Forschungen über die Kurden und die iranischen Nordchäldaer

DERSİM-ZAZA ARŞİVİ
Verfügbare Informationen zu "Forschungen über die Kurden und die iranischen Nordchäldaer"

  • Qualität des Beitrags: 0 Sterne
  • Beteiligte Poster: dersim
  • Forum: DERSİM-ZAZA ARŞİVİ
  • Forenbeschreibung: Dersim-Zaza Platformu
  • aus dem Unterforum: ZONÊ MA ZAZAKİ: DİLİMİZ ZAZACA
  • Antworten: 2
  • Forum gestartet am: Dienstag 05.12.2006
  • Sprache: türkisch
  • Link zum Originaltopic: Forschungen über die Kurden und die iranischen Nordchäldaer
  • Letzte Antwort: vor 15 Jahren, 10 Monaten, 8 Tagen, 6 Stunden, 54 Minuten
  • Alle Beiträge und Antworten zu "Forschungen über die Kurden und die iranischen Nordchäldaer"

    Re: Forschungen über die Kurden und die iranischen Nordchäldaer

    dersim -

    Forschungen über die Kurden und die iranischen Nordchäldaer



    Forschungen über die Kurden und die iranischen Nordchäldaer

    PETER LERCH

    Peter Lerch'in kitaplarına ulaşmak için bu Linkleri tıklayınız:

    http://131.159.72.43/kmg/quellen/lerch/lerch01/index.htm

    http://www.karl-may-gesellschaft.de/kmg/quellen/lerch/lerch02/index.htm






    Re: Forschungen über die Kurden und die iranischen Nordchäldaer

    dersim -

    Savaş esiri Kürtler hakkında hazırlanan rapor-P. Lerch



    Savaş esiri Kürtler hakkında hazırlanan rapor - 1856-Roslow



    Krallık Bilim Akademisi tarih - Filoloji bölümünün verdiği görev üzerine Peter Lerch tarafından SMOLONSK vilayeti dâhilindeki ROSLOW da bulunan savaş esiri Kürtler hakkında hazırlanan Rapor

    (Rapor Tarihi: 20 Haziran - 2 Temmuz 1856)

    Bu yılın 28 Şubatında “Kürtler üzerine araştırmalar” adlı çalışmamın birinci bölümünün baskısının bitmesinden sonra St: Petersburg dan ayrıldım. 7 Mart da ROSLOW’a vardım. Valilik tarafından bana verilen resmi bir yazıyı oradaki yetkililer verdikten sonra onların yardımı ile aynı gün savaş esiri Kürtlerin bulundukları yere ulaştım. Böylece sizlerin tarafınızdan da bilindiği gibi daha önceki araştırmalarımdan dolayı kendimi hazırlıklı hissettiğim görevime başladım.


    Sizlerin bildiği gibi benim bu konu ile ilgili daha önceki çalışmalarımdan dolayı belli bir hazırlığım vardı. Kürsü tarafından bana verilen talimatta programımı gerçekleştireceğim şartlar ve zaman dikkate alınmıştı. Kürsü şimdiye kadar kürdoloji konusunda yapılan çalışmaları göz önüne aldığında, benim bu kadar kısa bir sürede bu kadar çok Kürtle konuşup bu kadar zengin materyal toplayabileceğimi tahmin etmemişti. Yolculuğumun amacı Kürtlerin kitlesel olarak yaşadıkları ve dolayısıyla araştırmacıya çok yönlü araştırma ve inceleme olanağı veren bir yere gitmek değildi. Yolculuk yaptığım yer bizim imparatorluğumuzun sınırları içinde çok az sayıda Kürdün gelip yaşamak zorunda kaldıkları bir yerdi. Kürsü bu şartları dikkate almadan benden nispeten kısa bir süre zarfında savaş esiri Kürtlerle kurduğum ilişki ile elde edeceğim materyaller ve İngiliz, Fransız, Alman, İtalyan ve Rus oryantalistlerinin seyahatnamelerinden veya derledikleri zengin materyalden oluşan makaleleri üzerine yapacağım çalışmalar sonucu eğer mümkün olursa önce Kürtçenin fonetiğine doğru bir göz atışı başarmamı ve ondan sonra Avrupalıların derledikleri kelimelerin, raporların ve bilgilerin en azından bir kısmını doğrulamamı bekliyordu. Ben kendimde aynı umutları taşıyordum ve mevcut şartlar altında mümkün olduğunca bunu gerçekleştirmeye çalışıyordum. Daha sonra kendi tecrübelerimden şimdiye kadar Kürtler hakkında bize bilgi sunan gezginlerin çoğunun bazen eksik bilimsel bilgi ve hazırlıktan bazen şartların olumsuzluğundan ya kendi kendileri ile çelişkiye düştüklerini yada yanlış anlaşılmalara meydan verdiklerini gördüm. Özellikle bugüne kadar Avrupalı dilbilimciler tarafından bize sunulan dil üzerine çalışmalar çok kısıtlı amaçlar için kullanılmışlardır. Son olarak kimse benden bir kaç Kürt ile konuşmak ile Kürtçenin niteliğini, şimdiye kadar yapılmış derlemelerin gerçek değerinin tespitini ve gramer kurallarını daha iyi ortaya çıkarmayı bekleyemezdi.‚ çünkü bu Kürtçe konuşmayı doğru kavramak ve onu şimdiye kadar olduğu gibi tam olarak yazıya dökebilmeye bağlıdır. Savaş esiri Kürtler arasında daha fazla kalarak Kürsünün diğer istemlerini yerine getirebilirdim. Asıl görevim yukarıda belirtilen şartlar altında Kürt dili üzerine araştırma yapmak olmasına rağmen, bana verilen bu kısa süre zarfında çok çeşitli açılardan Kürt halkı üzerine inceleme yapma fırsatı bulabildim izlenimin sonuçlarını ve derlediğim materyalleri kürsüye sunmayı görev addediyorum.‚ çünkü derlediğim materyalleri işlemem, böylece mevcut orijinallere göre Kürt kroniklerinin Farsça tekstlerinin yayını, beni üzün bir süre eserlerimin tam etnografik bölümleri üzerine çalışmaktan uzak tutabilirdi. Eşyanın doğası gereği şimdiye kadar Kürtler hakkında ulaşılabilinen kaynakların aydınlatılması ve ıslahı için çalışmamın yöntemini ve biçimini, eldeki bilgilere nasıl ulaştığımı ince detaylarına kadar vermeliyim.


    ROSLOW`da birçok değişik Kürt aşiretine mensup 50 kişi ile karşılaştım. Onlar Türkiyenin Asya bölgesinin aşağıdaki yerlerinden geliyordular: Merdin,Cizire (Hakkari Eyaleti), Dersim, Muş, Diyarbekir (Kürdistan Eyaleti), Urfa, Birecik (Halep Eyaleti), Harput, Meletya, Maden, Arebgir, (Harput Eyaleti) veErzurum. Onlar Batı Kürdistan bölgesinin en büyük bölümü olan yukarı Fırat ve Dicle nehirleri arasındaki bölgeden idiler. Hepsi Kürtçenin dışında Türkçenin Anadolu diyalektini de konuşuyordular. Bazıları (Bir buçuk yılda ) Rusçayı da anlıyordular. Onlardan hiçbiri yazamıyordu ancak bazıları yavaş yavaş okuyabiliyordular ve sıkça Kurandan parçalar okuyordular‚ çünkü hemen hemen her esir güzel yazılmış ve ince katlanmış (Nuska) bir şey yanın da taşıyordu. Onlar Arapça-Farsça harfleri çizebiliyordular. Tabi ki onlardaki bu eğitim eksikliği bu dağ çocuklarına ilgisinden beni mahrum bıraktı ve onlarla yaptığım 11 haftalık (26 Mayısa Kadar ) heyecanlı yolculuk beni birçok gezgin tarafından Kürt aşiretlerinin özellikleri hakkında yazılan övücü anlatımların tamamıyla abartmalı olmadığına inandırdı(2). Ben onlarda sadece yemeklerdeki lezzeti, ölçülülüğü, canlılığı, yapılan iyiliklere karşı duyulan minettarlıgı, tevazuyu, dürüstlüğü, düşünüş tarzındaki ölçülülüğü izleme imkânı bulmadım; Özellikle onlardaki çabuk dost olma özelliği, canlı sohbet etme, çevrelerindeki herşeyi açık bir dikkatle algılama duygularının gelişkinliği dikkatimi çekti. İnsan çok seyrek bir kürdü şehir caddelerinde yalnız gezerken görüyordu. 8 veya 12 Kürt ve türkün birlikte kaldığı evlerde barış ve kardeşlik hakindi. Kürtler birbirlerini sık sık ziyaret ederlerdi ve bu ziyaretlerde bolca tütün içilirdi. Kürtler sayıca diğerlerinden fazlaydılar ve içlerinde bir tanede ozan vardı. Bu ozan sürekli ülkesinden türküler okurdu. Onlar İslamiyeti korumayı dikkate almadan bu dengbej ve ulusal kimlikleriyle gurur duyuyordular ve aşiretlerinden hayranlıkla söz ediyordular. Kendi aşiret önderlerinin iyiliklerini cesaretlerini ve diğer iyi özelliklerini övüyordular veya Türk paşalarının kötülük ve kalleşlikleriyle dolu trajik kaderlerini övgüyle anlatıyordular.

    Kürtlerin bana sık sık okudukları ve benim yazdığım türkülerin çoğu içerik olarak erotik ve kahramanlık temalarını işliyorlar.(3) Kürt türküleri ile ilgili Abowian`nin (4) da yazdığı gibi insan gayet haklı olarak diyebilir ki, bu türkülerde Kürtler basit olarak retorik ihtişam olmadan ülkelerinin dağlarını, ova ve derelerini, kahramanlarını, onların yaptıklarını ve silahlarını böylece onların duygularını ve düşüncellerini dile getiriyorlar. Dikkat ettiğim kadarıyla bu türkülerde mizah da eksik değil. Bu kahramanlık türküleri daha çok Kürtlerin sık sık Türk saldırılarına karşı yürüttükleri, Moltke’nin yazdığı gibi kadınlarında katıldığı bağımsızlık mücadeleleriyle ilgilidir. Benim topladığım ve Palulu zaza Hasanın sık sık okuduğu türkülerden biri Karsan - Dağı ayaklanması ile ilgili idi.

    O bu türküyü her okuduğunda, halkının gösterdiği kahramanlığı (5) ve çektiği acıları hatırladığından sakinleşmek için derin bir nefes alırdı ve türkü söylemeyi keserdi. Ben Hasana neden okumaya devam etmiyorsun diye sorduğumda "Dile min dişewite" içim yanıyor yanıtını veriyordu. Bazıları Kürt aşiretleri arasında meydana gelmiş ve kendisinin de katıldığı kavgaları anlatıyordu. O güçlü ve cesur olarak tarif ettiği ve sürgünle sonuçlanmış hayatini bana anlattığı tek gözlü Palu miri Abdullah bey den diğer aşiret önderlerinden olduğu gibi yeterince sıcaklıkla ve sevgiyle söz edemedi. Bu Hasan Roslowda karşılaştığım Kürtlerin en rahat ve duygulularındandı. Bazı Kürtler sadece türkü söylemeyi değil Folklor oynamayı da çok seviyordular.

    Kürlerde çok gözleme fırsatı bulduğum gibi(6) Türkler hiç hareketlilik ve canlılık göstermiyordular. Roslow da son bulunduğum seferde (7) Türkler 3 defa daha fazlaydılar fakat buna rağmen hiç oynadıklarını görmedim. Türkler Kürtlere göre çok daha az konuşuyordular. Kürtlerin birbirlerinin ellerini tutup uzun bir zincir oluşturdukları tek formlu oyunlarının dışında Türkler onları bir ziyaretimde beni sevindirmek için kılıç kalkan oyunu oynadılar. Anlaşılan bu iki aleti Roslow da bulamamışlardı. Onlar kılıç yerine Kaval ve Kalkan yerinede bir ağaç parçası kulandılar. Bu oyunda becerilerini fazla gösteremeyecekleri inkar edilemez Özellikle onların konuşmalarında Kürtlerin hareketlilikleri, hayata bağlılıkları, kararlılıkları ortaya çıkıyordu. Onlardan çoğu kendilerini akıllı olarak, zengin insan ilişkileri ile ilgili olduklarını ispatlıyordular. Kürtçe çalışmamdan zaman buldukça onlarla sadece onların ülkeleri ve davranışları üzerine değil, özellikle moral değerler konusunda da sohbet ediyorduk. Onlarla yaptığım ikinci kısım sohbetler kaba bir ağız kalabalığı değildi. Özellikle onların derin geleneksel duygularını aşağıdaki karakterleri gösterebilir. Kaderleri tehlikede olan Kürtlerin içinde birçok küçük hırsızlıkla suçlanan Musul yakınlarından iki tanede Arap vardı. Oraya vardığım ilk günlerde ilk tanıdığım iki Kürt hemen beni bu iki kişiyi kabul etmemem konusunda uyardılar. Bir gün birkaç Kürt arkadaşımı ararken bütün topluluğu bir heyecan içinde buldum. Onlar bu iki Arabi devlet hastanesinden kesilmiş odun çalarken yakalamıştılar. Bir kamu kuruluşunun malına bu tecavüz hakli olarak onların bu iki araba karşı çok sert davranma hislerini kamçılamıştı. Kürtler, Siverek’te yaşayan ve yazları 750 çadıra sahip olan Reşwan aşiretini ölmüş agasi Ali ağanın ikinci oğlu Mehmedin bizim Avrupalıların yaşam biçimine ilgisi vardı. O daha çok gençti, 25 yaşındaydı ve Türk ordusunda çavuştu. O sık sık bana düşünmeyi gerektiren anlamlı sorular sorardı, bu sorular daha çok bizim aile yaşamımız, dinimiz, sosyal ilişkilerimiz üzerineydiler. Rusça öğrenmeye de çok hevesi vardı, bu ona anlamlı bir şaka gibi geliyordu. Onlarla kaldığım sekiz haftalık süreden sonra beni her gün ziyaret eden Kürtlerle ve Mehmet’le yaptığım sohbetlerle Kurmanci veya kurmanci (8) konuşmayı başardım. Onlar bendeki bu ilerlemeyi fark edince ve kendi dilleriyle benimle konuşabilince beni iki kat daha sevmeye başladılar. Sözü edilen Mehmet, Diyarbakır da ki peşar aşiretinin bir kolunun lideri, Cemal ağanın yeğeni olan Hüseyin ve zengin Kürt aşiretlerin den olan diğer Kürtler gibi güzel Kurmanci konuşuyordular.

    -3-

    Diğer az sayıdaki Kültürlü ve kendilerini geliştirmiş Kürtler, bu kısa süre zarfında izleyebildiğim kadarıyla bulanık bir telaffuzla ve takıları yutarak konuşuyordular. Sadece bütün bu kısa konuşmalarla da olsa, Kürtlerin bu moral özelliklerini izleme fırsatı bulabildikten sonra, onlar için dışardan yapılmış zorlayıcı tanımlamalara geliyorum. Onlar görünüşlerine esir Türklerden daha çok önem veriyordular. Yukarıda sözü edilen Hüseyin sadece bir tane beyaz elbiseye sahip olmasına rağmen ve bunu derede kendisi yıkadığı halde her güzel Mayıs günü bu beyaz elbisesini giyerdi. Dar bağlanmış önü açık beyaz ceketin altında gümüş ve kırmızı ipekle işlenmiş bir yelek giyiyordu. ve ona şık bir görünüm veren kaba askeri ceketinin altına soğuk kış günlerinde bunları giymekten vazgeçmiyordu. Haniden Dami (Demi) aşiretinden olan arkadaşı Ali de daima temizdi ve süslü (9) giyinirdi. Mehmet kırmızı bir fes üstüne bir Avrupalı gibi giyinirdi.

    Simaları vasıtasıyla Kürtler türklerden ve Roslow da ki diğer esirlerden ayırt edilebiliniyordular. Oranın yerlileri onların zarif yetişmelerine hayrandılar. Yüzleri genellikle canlıydı ve sert gerilim taşımıyordu. Köyün çoğu daima siyah saçları çoğu zaman kıvrımlıydı yada omuzlarına dökülüyordu. Yüzleri ovaldi, gözlerinde zengin Hind - Avrupa alametleri vardı, siyahtılar ve çoğu zaman parlıyordular. Onların içinde bir kartal burunlu görmedim. çoğunun burunlarının güzel bir formu vardı ve eski yunanlılara benziyordular. Ama bazılarında olağandışı kalın burun ve dudaklar vardı.

    Fizyolojik olarak Rischenin (Narative of a residence in Koordistan vol 1 sayfa 85 ) de mevcut bir Yezidi çiftinin resimlerindeki gibi Kürtlerle ben kendim de karşılaştım. Bunların hemen hepsi Şafi mezhebindendiler. Yalnız Omeriyan aşiretinden bir göçebe Hanefi mezhebindendi.

    Roslow da bulunan Kürtlerin sahip oldukları eğitim derecelerinden, onlardan eski zamanlara ait bilgiler beklenemezdi. Dil dışında sadece şimdiki yaşamları, Ülkeleri Üzerine sorular sorabilirdim. Burada onların daha çok yer isimlerini bildiklerinin belirtmeliyim. Sadece kendilerine komşu aşiretlerin isimlerini değil uzaklardaki yerleşim yerlerinin isimlerini de biliyorlardı. Böylece Hasan bana kendi aşireti olan SÜVAN aşiretine ait 34 köy ismi verdi. Buna benzer bilgileri diğer Kürt şahsiyetlerinden de aldım.

    Onların bana anlattıklarına göre aşiret önderliği babadan oğul’a geçmiyor ölen kardeşten sonra gelen küçük kardeşine geçiyor. Eğer ölenin hayata başka kardeşi yoksa, önderlik büyük kardeşin büyük oğluna geçer. Bu Kürtlerdeki bir önderlik biçimidir.

    Kürtler kendi sülaleleri için iyi bir bilgiye sahipler. Onların kendilerinden önceki jenerasyonu iyi tanıyorlar. Örneğin Hasan kendinden önceki 18 babaya kadar isimleri biliyordu.

    Kendilerinin ifadelerine göre Fırat’ın batısındaki göçebe Kürtler, yerleşik Kürtlerden kendilerini ayırmak için kendilerini Karaça dır olarak adlandırıyorlar. Benim bilgilerime göre Fırat’ın doğusunda ve Musul’un kuzeyinde göçebe aşiretler için Koçer terimi kullanılıyor. Göçmenlerin çadırları genellikle siyah renkli olur ve malzemesi de keçi kılından yapılmış keçedir.

    -4-

    Tabi ki ateş açık havada yakılır. Üzerinde kazan olan ocak üçayaklıdır. Ekmek yuvarlak saçsan meydana gelen (sac) ve ocağın üstüne konan bir alet ile pişirilir. Roslow daki Kürtler bana birçok Kürtçe ay ismi söylediler. Ben bunlardan üç tane farklı bölgelerde söylenen isimleri topladım.

    DİYARBAKIR - ZAZACA, PALU - BOTAN ve Mardin ve Nuseybin arasi

    Adar Adar Adar
    Nisan Nisan Nisan
    Gulan Gulan Gulan
    Gaziran Gaziran Gaziran
    Temuz Temuz Temuz
    Tebag Tebag Tebag
    Elul Elul Elun
    çıleye Peşin Aşme payiza veryen Tişrin
    çıleye paşin Aşme payiza peyen Tişrina paşin
    Kanuni peşin Aşme kanuna veryen çile
    Kanuna paşin Aşme kanuna peyen Kanun:
    Subat Sebat Tibat

    Burada görüldügü gibi Garzoni (s.56) nin verdigi bilgilerle arada farklar var. Tabi ki burada Suruyeli, yahudi ve diger halklarin ay isimleri ile bir karşilaştirma yapmaktan kaçinmaliyim.(14) Ayin uzunlugunu sadece Mardin ile Nuseybin arasindan bir kürt soyleyebildi. Ona göre kürtler bir ayi 30 gün olarak hesapliyorlar. Onun soyledigine göre sene sonunda 6 gün ekleniyor ve bir takvim yili tamamlaniyor. Bazi yildiz adlari ögrendim ama hepsinin anlamlarini ögrenemedim.

    KURMANCi ZAZACA

    Heft bira (yedi kardeş) (15) şineki (Küçük ayi)
    Kalîbî seri (16) Kafasiz ihtiyar. ( Büyük ayi)
    Mezin (Terazi)
    Kevrin keran Camus Kiran
    ( kişin parlak bir yildiz.)
    Kumuki siviyan (17) Palan
    Astare aşme(18) veya
    Hevalî Hivi Astare roci Venus
    Pewir
    Reya Kadizan (19) Rayeri pira smerine
    veya Gawo qoçan sut yolu
    Zoncik (2Yıldız)

    Kürtlerin bazı yıldızlarda belirtirleri gördükleri gibi, onların batıl inançlarında bazı hayvan temsilcilerinin de insan yaşamıyla yakın ilişkileri getiriliyor. Guguk kuşunun daha önce insan olduğu düşüncesi Kürtler arasında çok yaygındır.

    Hüseyinle yaptığımız gezinti esnasında Guguk kuşunun sesini duyunca bana bu kuşun (O pepuk diyordu) (Keko) kardeşini çağırdığını söyledi. Onun anlattığına göre bu kuş önceden bir insanmış, o kardeşini öldürmüş dolayısıyla

    -5-

    Allah tarafından kuş yapılmış. Ondan dolayı o sürekli kardeş, kardeş diye ötüyor. Botan bölgesinden başka bir Kürt bana onun sürekli ki kuşt, ki kuşt (Kim vurdu), mi kuşt , mi kuşt (ben vurdum) diye öttüğünü ve pişmanlık duyar bir tonla sürekli bunu tekrarladığını anlatmıştı. Ozan Hasan bana bu hikayenin hepsini Zazaca anlattı. Ona göre bu kuş(Gohin, baykuş olabilir)önceden bir kızmış kardeşinin üvey annesi tarafından öldürülmesinden sonra 'Allaha kendisini kuş yapması için yalvarmış.

    Legleg (20) birçok halkta olduğu gibi Kürtlerde de kutsal sayılıyor. Onlar leyleğin güzün Mekke ve Medine’ye gittiğine inanıyorlar, bunun için hacı leylek diyorlar. onların ifadelerine göre leylekler buradan gidince bir sarayda kalıyorlar, burada yaşlılar ölüyorlar. Gençler ise tekrar doğup büyüdükleri yuvalarına dönüyorlar. Onlar beyaz bir horozun içinde namaza çağıran bir çalar saat, onun içinde bir beyaz kuş görüyordular. Fakat ben konuşmayı sürekli buraya çekmeye çalıştığım halde ona dikkat etmedim.

    Eğer insan Müslümanlarla ilişkide ise eski mitolojilerin kalıntıları üzerine inceleme yapmak çok zordur, hemen hemen imkânsızdır. Bu Kürtler içinde geçerliydi. Hemen hemen hepsi Kuran’ın içeriğini biliyorlar ve her şeyi kapsadığını söylüyorlar. Bunun için başka kitapların ileri sürdükleri görüşleri ileri sürmek kolay değil. Birgün Kürtlere yeryüzündeki her şeyin nasıl taşındığını sordum. Tabı ki bazılarının yerküresi kavramı hakkında bilgileri yoktu. Biri bana dünyayı Camus taşıyor dedi. Bunu bana açıklamalarını istediğimde konuşmayı kestiler. ülmuhal kitabından konuştuğumuzda birçok sefer bu konuya geri döndüm, ama onlardan hiç bir şey öğrenemedim. Biri babasının ilmuhali okuduğunu söyledi.

    Roslowda bulunan Kürtlerden onların putperest milletdaşları yezidiler üzerine fazla bir şey öğrenemedim.. Onlarda gezginlerin anlattıkları alışılmış şeylerle hemfikirdiler. İlgililer için aşağıdaki çıra söndürme üzerine anlatılanlar ilginç olabilir. Bu Malatya’nın kuzey batısında, Hasan Bedrik, Hekimhan, Alacahan, Deliktaş v.s köylerde de oluyormuş. Onlar Âliyi Allah olarak kabul ediyorlar, Kızılbaş Müslüman olarak adlandırılıyorlarmış. Bana anlatıldığına göre onlar ön tarafı yüzün üzerine gelen kırmızı kahverengi bir başlık takıyorlar. Bu başlık iki cins içinde aynıdır. Onlar baştan aşağıya kadar giden yeşil bir elbise giyiyorlar. Erkekler saçlarına kesiyorlar fakat sakala bıçak ve jilet dokunmuyor. Kadınlar saçlarına 9 – 10 örgü atıyorlar ve mercanlarla süslüyorlar. Burada dikkat çekici şey büyük evlerde yapılan toplantılarda, yezidiler dede olduğu gibi horoz önemli bir rol oynuyor. En yüksek dereceli din adamının altında dua okuduğu ışığın altına bir Horoz bağlanıyor. Dua sona erince Horoza bir sopayla vuruluyor. Tabiî ki bu esnada Horoz sesiz durmuyor, özellikle kendini kurtarmak için çırpınıyor; lambayi deviriyor ve söndürüyor. Bu çıra söndürme uydurması bu olaya dayanmalı.-Relata refero- . Bunların hangi aşiretten olduklarını öğrenemedim.

    Roslowda değişik Kürt kişilerle karşılaştıktan sonra, yukarıda da zikrettiğim gibi onların ana dillerini öğrenmek için çırpındım. Kısa bir surede onların arasında iki farklı lehçenin konuşulduğunu öğrendim. Bunlardan birine Kurmanca diğerine zaza diyordular.

    -6-

    Burada Roslow seyahatimde Kürtçe öğrenmemin ne kadar uzun sürdüğünü belirtmeliyim.

    Kullanabildiğim materyal genel olarak çoğu belirsiz, eksik, bazen yanlış transkripe olmuş Kürtçe kelimelerden oluşan sözlükler idi. Öyle ki ancak İran dilleri tarihini iyi bilen bir araştırmacı bu materyalden çok az bir miktarda yararlanabilirdi. Gramatigi tam olarak anlayabilmek için kaynaklar eksikti. Her şeyden önce böyle bir anlama için gerekli yazılı tekstlerden yoksunduk.

    Pater Garzoni (23) ve Prof. Beresin (24) bize ilettikleri konuşmalardan çok az yararlanabiliyorduk. Bunun dışında Kürtçenin gramatik formları üzerine bize ilettikleri. Eğer insanın kendisi aynı dilin fonetiği üzerine çalışma yapmazsa ki oda henüz söz konusu değildi; Kürtçenin gramatik formları üzerine bu iki yazarın bize ilettikleri ile acil durumlarda Kürtlerle onların ana dilerinde onlarla anlaşmak bile mümkün değildi. Bunun dışında bu iki yazarın bize ilettiklerinin bazıları doğru değildi ve güvenilmezdi, bazıları da çelişkiliydi.(25)

    Önce tek tek Türkçe kelimelerin yardımıyla her iki diyalekti öğrenmeye çalıştım. .Böyle bir şey kısa zamanda onların lehçelerinden onlarla sohbet etme imkânı sağlayabilirdi. Bu derlemeler özellikle önceden planladığım Avrupalı muhabirlerin derledikleri kelimelere göre Kürtçe kelimelerden bir sözlük düzenlememi kolaylaştırdı. Bu derlemelerde daha çok yaygın lehçe olan kurmanciyi tercih etmeyi daha çok göz önüne aldım, .ilk başta tam olarak tek tek Kürtçenin sekiz sesi vardı bende ve bunları yazı vasıtasıyla kâğıda dökmeye çalıştım. Uygun bir alfabe seçiminde daha yolculuğumdan önce güvenilir bulduğum ölmüş bir akademiker olan Sjögren Oşetische gramatigi bana kolaylık sağladı. Ayrıca bu eseri daha önceden de tanıyordum. Çünkü sadece bununla birlikte bir Irani dil ele alınmıyordu, özellikle bana henüz hiç işlenmemiş bir dilin, halkın ağzından onun konuşmasından nasıl alınıp işlenebileceği konusunda belirli bir giriş bilgisi veriyordu. Ben Rus alfabesi temel alınarak Sjögren tarafından düzenlenmiş Osetlerin alfabesini seçtim, çünkü Kürtler tarafından kullanılan Arapça- Farsça harfler tek tek Kürtçedeki sesleri, vokalleri tamamen vermeye yetmiyordular. Bu alfabenin seçimiyle böylece Trans kafkaslarda yaşayan çoğu Rusça alfabeyi tanıyan(26) 10000 kadar Kürt içinde daha az sapmalar yapabildim. Ben sadece mümkün olan doğru imla kurallarından bir dilin taninabilmesi için önemli kurallarının bulunması düşüncesinden yola çıktım. Bunun için her basit bir ses ve harf için karşılık bulunmalıydı. Sjögrenin alfabesi benim bu istemimi karşılıyordu.

    Belirli sayıda Kürtçe kelime tanıdıktan ve önemli gramatik kuralları imkanlar dahilinde ortaya çıkardıktan sonra, (27)daha önce bu amaçla önce Türkçeye çevirdiğim ve daha sonra her iki diyalekten karşılıklarını bulduğum konuşmaların bildiğim gramatik kuralara göre incelemelerini yaptım. En akili ve Kendi diyalektlerini en temiz konuşan bu Kürtlerle tekrar tekrar ele aldığım bu çalışma ile dili daha yakından tanıdım. Şimdi sohbetleri Kürtçe yapmayı ve büyük tekstleri incelemeyi deneyebilirdim. Bunun için ilk önce Fr. Dieterici Chrestomathie Ottomanne Berl. 1854 (gggvıi ve 163 Ş. 8) S. 31- 38 de yer alan yukarıda sözünü ettiğim Huseyinle birlikte kurmanciye çevirdiğimiz Nasreddin Hoca’nın 7 değişik fıkrasını seçtim.

    -7-

    Onunla A.V. Letellier Choig de Fables, traduites en Turk. Paris 1826. 8. den 18 tane Türkçe fıkra çevirdik. Bunun dışında ayni Kürt bana kuşların kralı (Süleyman) ile ilgili bir efsane olan kartal, Tilki ve Kurt mizahi fıkrasını de anlattı. Bu uzun masalda birçok kahraman bulunuyordu. Bu anlatımları yazmamazlık yapamadım..Aynı diyalektteki diğer tekstleri yukarıda sözünü ettiğim Hasan’ın ağzından aldım.O Şivan aşiretinin, Palu ya yakin Kaşan köyünden ( Kiepert de Kaşan) gerçek bir zazaydı. Hasan kurmanci de biliyordu ve epeyce de türkü biliyordu. Onun zahmetli anlatımına göre kurmanci diyalektinden Palu miri Abdullah Bey ve Harput paşası arasındaki kavgayı ve Römi aşiretinin başkanının kızının romantik - trajik kaderi gibi Abdullah beyin Rumeline ilk sürgününden sonraki durumunu yazdım.

    Zazaca diyalekti ile ilgili ana bilgi kaynağım bu Hasan’dı. O bana kendisinin de katıldığı Kürtlerin 3 tane şiddetli savaşını, 2 masal ve Go`in kuşunun efsanesini anlattı.

    Ayrıca bu iki diyalektin birkaç tane şivelerini daha kaydettim.

    Halk türküleri için 3 Kürt ten yararlandım. Birincisi sıkça sözünü ettiğim bu Hasan’dı. Hasan sürekli Zazaca fazla Türkü olmadığını iddia ediyordu, fakat kendisi bana 8 tane Zazaca Türkü verdi.

    Türküler için başka bir zengin kaynağımda bana 15 türkü okuyan ve yazdırtan Samsatlı Tatlı dilli Mehmet idi. iki tane türküde Demi aşiretinden olan Ali’den aldım.

    Bana verilen bilgilere göre zazaca Muş çevresinde, Palu’da çok sayıda Tuzık aşiretleri arasında ve Dumbeli(28) aşiretinde konuşuluyor. Hemen hemen her zaza kurmanci de biliyor. Bu durum bütün Batı kürdistanda, yani Musul’dan Küçük Asya’ya kadar görülüyor. (29) Benim öğrendiğim Kurmancinin P. Garzoni ve Prof. Beresin tarafından tanımlanan Kürtçe lehçeleri ile uygunluk gösterdiğini farkettim: Belki Kürt dilinin beş bölüme ayrıldığı kabul edilebilinir. Bunlar aslında Pıerefganin belirttiği 4 lehçe ve zazacadır. Bu bana osetlerle bazı benzerlikler sunuyor ve beni Sjögrensin gramatigini Roslow daki araştırmamda kullanmaya sevk etti. Anadan doğma Kürtçe konuşanlarda farklı şehirlerden gelenler arasında tek tek kelimelerde ve konuşma formlarında bazı farklılıklar dikkatimi çekti, aslında bu farklılık daha çok Fırat’ın kuzeyi ve güneyi arasındaki Aşiretler arasındaydı. Fakat bu farklılık insanların birbirleriyle anlaşamayacakları kadar büyük değildi. Fakat zazaca da kurmanciden farklı kelimeler vardı.

    Kürtlerin Perslerden kopmaları tabiî ki büyük bölümü ile Kürtlerin daha önceden İranlı ana aşiretlerle farklılıklarını derinleştıremıştır.

    Kurmanci lehçesindeki kelimeleri 37 sese ayırıyorum. : 9 sesli ( bunlardan 5 i kısa ve uzun 4 i sadece uzun.) ve 28 sessiz. Zaza diyalektin de 2 ses fazladır. Böylece zazaca da 39 ses vardır. : 9 tanesi sesli ve 30 tanesi sessizdir. Bu 39 sesi Lepsius(30) un linguistik alfabesine göre aşağıdaki tablo şeklinde veriyorum.



    -8-

    A ) Sesliler:
    Kısa a e i ı o ö u ü

    (Uzunlar a e e i o u

    B ) Sessizler

    egplosivce od. dividuce fricativce od. continuce ancpiteed

    fortis lenis nasalis fortis lenis scmivocallisÿ .1. Faucales, h hÿ q

    II. Gutturales kk gg n g y

    III.Palatales t d n y s z

    IV.Dentales t dd n r l s z

    V.Labiales p b m f v w

    Prof Pottt’un (Yarınlar Ülkesinin müşterileri dördüncü Band sayfa 1 – 42, 259 – 280, Band v. s. 57 – 83 ve Band VII. S. 91 – 167 yayınlanan " Kürtçe ve diğer Batı Asya dillerinin doğal tarihi " adlı makalesinde doğal Kürt isimlerini diğer ön Asya dillerindeki doğal isimlerle birlikte inceleyen değerli bir çalışma yapıyor. Bu çalışma benim seyahatimde Kürt isimlerini üstün bir şekilde göz önüne getirmemi sağladı. Daha sonra Zetterquistin şimdilik sekiz dilde yayınlanmış Fin yazısının nesir şeklindeki tercümesini Reşwan aşiretinden olan Mehmed’in tavsiyesi ile Kürtçe vermeyi denedim.

    Böylece inanıyorum ki sadece genel olarakta olsa görevimin önemli bir bölümünü yerine getirdim. Eğer Kürtler arasında daha çok kalsaydım çalışmam daha verimli sonuçlar verirdi. Kürtlerin arasında ne kadar fazla kalsaydım o kadar daha çok onların dillerini anlardım ve daha çok kelime toplardım. Umarım bana görev veren değerli Kürsü üyeleri benim çalışmamı değerlendirirken sadece Kürtlerin arasındaki çalışma koşullarımı ve zamanın kısalığını değil, özellikle üstesinden geldiğim çok çeşitli zorlukları da göz önüne alır. Ciddi bir şekilde iddia edebilirim ki krallık akademisinin bana verdiği görev dolayısıyla Kürtler arasında geçirdiğim zaman zarfında kendi çabamla yaptığım incelemeler ve derlemeler daha sonraki kürdoloji çalışmalarımda çok yararlı oldular. Ben sadece elimdeki bilgilerin büyük bölümünün bir yayınlanmasını değil, özellikle şimdi gördüğüm gibi ayni çalışmaları çok önemli noktalarda büyük bir emniyetle devam ettirebilirim. ‚çünkü Kürtlerle olan kişisel dostluklarımdan ve çoğu Kürt bölgelerinde oturan işçilerden dolayı Kürtlerin yaşamları ile ilgili görüş açısına sahibim. Ve ben Kürtler ve onların dili üzerine yolculuk raporu için tam bir bilgiye ve doğru bir yargıya sahibim.

    Yazan: PETER LERCH

    Almancadan çeviren: SEYÎDXAN KURIJ

    ______________________________________________________

    DİPNOTLAR


    1) Burada R. Lepsiusun linguistik alfabesine göre Kürtçe kelimelerin transkripsiyonunu veriyorum.


    2) Özellikle Cl. J.Rich, J.B.Fraser, B.Poujoulat; A.H.Layard, J.Perkins, EH.Southgate’nin gezilerinde makalelerinde görülüyor.


    -9-


    1855 No. 283 ( Petersburg gazetesindeki tercumede 1856 No. 13 ve 14 ve "Le Nord" de 18 Nisan 1856),Benim ( Irani Kürtler ve onların öncülleri kuzeyli keldaniler üzerine araştırmalar. Kitap I. St. Petersburg. 1856. 8). S. 28- 32. olduğu gibi.


    3) Şimdiye kadarki Kürt halk türkülerinin orijinalleri 12 satırdan fazla değildir.(Wegnersin pers ve Kürtlerin ülkesine yolculuk. Band. II(leipzig 1852 8) s. 258 ve Layard in Of the prov. of Khuzistan im Journ. of the Roy. IGeograph. Soc. Vol. GVI. partI. Sayfa 83 ve 84 ) anlatımından biliniyor. Tercümeler Wagnerde yukarıda sözü edilen kitabin sayfa 256 – 258 de: Jolowicz Polyglottenin oryantalist manzumesinde mevcuttur.


    4 ) S. 1848. No. 47. S. 188


    5 ) Kürtlerin Türkler üzerine cesaret hususunu telaffuz etmeleri karakteristiktir.
    Dılî Tırkan tune (Türklerin kalbi yoktur) dedi bana O


    6 ) Kürtlerde, Festlerde yarı çıplak olarak sahneye çıkanlara Pelwan denir.
    Bu kelime Farsçadır.


    7 ) Mayısta 300 tane daha Kars tarafından olan ve çoğu topçu olan Türk orada bulunan Sultanin tebaasının kendi ülkelerine geri iadelerini sağlamak için Roslow daki esir kampına geldiler. Bunların arasında yukarıda saydığım bölgeler "doğumlu olan 30 tanede Kürt vardı.


    8 ) iki form da kullanışlıdır. Kendisinin kurmanci dinlemeye alışkın olduğunu iddia eden biri benim tarafımdan iyi bilinen ve öğrenilmiş formu düzeltmem gerektiği tavsiyesi dikkatimi çekiyor.


    9 ) Kuzeyden olan yukarıdaki 2. Dipnottaki dolayısıyla tasdik ediliyor. Kleidernin makelesinde yazılan Kürtlerin Roslow da yaptıkları söyleniyor.


    10 ) Kurmanci de Pêşin, Zazaki de Veryen = ilk.


    11 ) Kurmancide Paşin , Zazaki de Peyen = sonuncu.


    12) Zazaca = Aşma, Kurm. = Meh ; Gökteki ay; zazaca da = Aşma, Kurm. = Hiw


    13 ) Payiz zazaca ve kurmancide = sonbahar,


    14 )Kürtçe ay isimlerinde Th. Benfey ve M.A. Sternin çalışmalarından yararlanıldı: Bazı eski halkların ay isimleri üzerine Berlin 1836, 8, özellikle LS.19-21( E.Burnoufun Journ . da S.1837. S. 265–280 ve 321 – 33,yanında ama MPottun (Halleschen) Genel edebiyat gazete 1839, ek sayı. No 46- 50 de ki daha üstündür.


    15 ) Bu yıldız isimlerini bilmeyen Urfalı bir Kürt bana bir yıldızın adını Heft histerikan (yedi yıldız) olarak söyledi. Onlar kendilerini bir aile olarak görüyorlar.


    16 ) Bizdeki yıldız resminde yedi kardeşlerin(veya arabanın) arkasından sönen dört yıldıza Kürtlerde Yaşlı deniyor. Onların iddialarına göre onun kafası sağda duruyor ve onlarda komike sivian deniyor. Bu kafa yıldız kümeleri içinde kendini saklıyor. Yedi kız kardeşin kuyruğunu (Arabanın okunu ) meydana getiren 3 yıldıza onlarda " iki kardeş eskilerin kör annesi" deniyor.


    17 ) Daha önceki dipnot.


    18 ) Astare, Zazaca ; Husterıg, hister, isterik, sterik, Kurmanci = Yıldız.


    19 ) L. RIdelar Yıldız isimlerinin kökeni ve anlamı üzerine araştırmalar. Berl. 1809. 8. S. 78 ve 307


    -10


    20 ) Bizim güneydeki valimizin elinde bulunanlar ve yeni yunanca ile kiyaslama digeri için Pottun f. d..d.org. ..31 dergisindeki makelesine bak.


    21 ) Ben Türklerin Doğu sorunu hakkında karar verilmesi için Roslow da sergiledikleri iddia edilen Horoz dövüşü üzerine 1885 yılında Nordische Biene nin 152 . sayısında anlatılanların gerçeklikleri konusunda şüpheliyim. Ve iddia ediyorum ki 1855 yılında Moskova’da bu dövüşün sergilenmesi için sergilenen 3 ağaç kabartmalar ve benim doğu savaşları üzerine Rusça yazı ve resimleri ihtiva eden bazılarını Akademiker Kunikin zengin özel koleksiyonundan temin ettiğim materyalerler sadece zengin bir fantazidir. Roslow da bulunan Kürtlerden ve Türklerden kimse böyle bir kavga hakkında bir şey bilmiyordu. Ayrıca orada oturanlar da onlara gelen ilk müşterinin ancak Nordische Biene vasıtasıyla gelebileceği konusunda emindiler. Böyle bir haber gönderenin tanındığına inanılıyordu ve o şakacı kuş olarak adlandırılıyordu.


    22 ) Burada gramatik formlar arasındaki farklılıklardan haberi olmayan insanlarla bu konu ile kurulan ilişkilerin zorluklarına dikat çekmek istiyorum. En basit gramatik belirtilere ve anlamformlarına ancak 3 haftalık bir çalışmadan sonra ulaşabildim. Bu gibi insanlar aracılıgı ile onların dillerini anlaşılır kılabılmenini tek yolu onlarla birlikte kendilerinin anlatıklarını yazıya dökmek ve
    bu tekstleri tek tek insanla kontrol etmektir.


    28 ) Dımililer Palu’nun doğusunda yaşıyorlar. Abowian ( okunmadı, 1848, No. 46, S.164) Zaza’ların dağılımı konusunda benimle hemfikirdir.


    29 ) Süleymaniye Kürtlerinin konuştuğu dil Rich tarafından derlenen kelimelere göre Kurmancidir. Kürdistan konusunda geniş bilgiye sahip insanlardan biri olan ve neyazık ki erken ölen H. Beresin’nın (Kendi seyahatnamesinde) Rich’ın derlemelerini eksik ve süpheli olarak değerlendirmesini tamamen haksızlık olarak görüyorum. Ayrıca (Narrat of e resid. 1, S. 394 - 395) Rich Dilbilimci olmamasına göre 4 şiveye(ağız) göre kendi seyahatnamesinde doğal (cansız) şeylerin Kürtçe isimlerini çok zengin bir biçimde ve birçok kere tekrarlayarak veriyor.


    30 ) 1857’nın Kopyası. 1856 yılında Bültende ve “Melanges Asiatigues” de basıldığı gibi Yukarıda parantez içine alınan yerde rapor aşağıda sunuluyor:


    İki dialekteki (Kurmanci ve Zazaki) sesler aşağıdaki tabela da verildiği gibidirler; bazıları kısa bazıları uzun olmak üzere 15 sesli ve 29 sessiz harf vardır, Kurmanci de 2 sessiz harf eksiktir. Ben bana gerekli görünen çok az bir değişiklikle Sjögrens`ın her iki Osetçe ders notlarında kullandığı Oset Alfabesini kullandım. Onun Osetçe üzerine yaptığı araştırmaları için uyarladığı Latin alfabesine göre Osetçe için kullandığı, aynı zamanda Zend - ve yeni Farsça alfabesi için de Farsça Gramatik ve Vullers`Ünstituones linguae persicea içinde yedek olarak kullanılan Transkiripsiyon metodunu ilerdeki sesler üzerine yapacağım çalışmalar için koruyorum.


    Dilbilimi tarihi (Historico - Philologigue)’nın GIV bandına ve benim bazı orijinal raporlarımın yayınlandığı Melanges Asiatigues’ın II, bandına baktığımda orada verilen Kürtçe sesler tabelasında yarım ses olan W sesini görmediğimi fark ettim. Osetçe - Rusça Alfabeyi Kürtçe için kullandığımda bu sesi y(u) ile göstermiştim fakat Zend ve Farsça üzerine yaptığım araştırmalar ve dillerdeki seslerin psikolojik yanlarına tam bir göz attığımda böyle bir yazım biçiminin doğru olmadığına ikna oldum. Bundan dolayı daha önce söylediğim aksine Kürtçede 30 tane sesiz harf vardır.


    Erzurum Akademisinden aldığım bazı Kurmanci tekslerin (Yukarıda V de görülüyor) beklentilerimi aştığını burada belirtmeyi bir sorumluluk addediyorum.
    Bunlar bir Kürt tarafından yazılmışlar fakat Türkçeden ve Farsçadan tercüme oldukları göz önüne alınmamış. Bu tercümeler benim Kurmanci’nin Üdiomları üzerine yapacağım çalışmalarda yardımcı olacaklar.


    Değerli konsolos bunları Fransızcanın ağzına göre Latince harflere transkiripe etmekle ciddi bir iş yaptı. O akademiker bay v. Dorn’a yazdığı bir yazıda Kürt tanıdıklarını notlarındaki Kürtçe teksler üzerine çalışmalarını sürdürmeleri için teşvik edeceğine söz veriyor.


    Kendi antolojimi preseye vermek için uğraştığımda kendi kendime epey düşündükten sonra aşağıdaki nedenlerden dolayı Osetçe - Rusça alfabeyi bırakmayı uygun gördüm . Ben Rusya’nın dışında yaşayan Kürtlerin kullandığı iki şiveyi öğrendim. Bazıları gezgin olarak ve bazıları da misyoner olarak Turkiye ve Üran da oturan Kürtler arsında dolaşıp bu şiveler üzerine araştırmalar yapanlarla aynı sonuçlara ulaşmam bekleniyordu; böylece çalışmanın amacı Latin alfabesi temelleri üzerine Kürtçenin bir Transkiripsiyonunu önermekti. benim de hazır bulunma şerefine nail olduğum 19 Kasım 1855 tarihli Kralık bilim Akademisinin Tarih - Filoloji Kürsüsünün bir çok üyesinin katıldığı özel bir toplantıda oy birliği ile Dilbilimindeki otografik karışıklıkları yeni bir alfabe ile çoğaltmaktansa İngiliz ve Alman dilbilimcilerin yardımı ile Akademiker bayLepsius tarafından geliştirilen Linguistik Alfabesini yada standart-Alfabeyi Kürtçe için de kullanmak kararlaştırıldı. S. Bulletin de la Claşe des Sciences historigues de I’Academie Imperiale des Scienes de St. - Petersburg. T. GIV
    5 Aralık 1856 nın 15. Protokolü.


    Hangi nedenlerle bu biçim araştırmalar için sözü edilen Standart - Alfabenin seçildiğini burada anlatmak gereksiz olurdu. S. Genel Linguistik Alfabesi. Yabancı bir yazım çeşidinin ve şimdiye kadar yazılmamış bir dilin Avrupa harflerine geçirmenin temel koşulları. R. Lepsius dan Berlin 1855. Ñ Standart - Alfabet for reducing unşritten languages and foreign graphic systems to a uniform orthography in european letters, By Dr. R. Lepsius . reeommended for Adaption by the Church Mişionary Society. London 1855. (IG u. 73 pp.) 8¡. Ñ Berlin Bilim Akademisinin aylık raporu. 1853 yılı , pag. 746; 1755 yılı,p.109, 784Ñ 787; Algemeine Zeitun`ın 13 Ocak 1855 tarihli baskısı ile karşılaştırma. Profosor Bay Lepsius bazılarında sorunun psikolojik yanının üzerinde durduğu bu çalışmaları için çok ciddi hazırlıklar yaptı.

    Linguistik Alfabenin tek tek diller için kullanılması bir gerçek oldu. ‘Standart-Alfabe’ birçok büyük misyonerlik topluluğunun giriş formulasyonu oldular: bunlar Church Misionary Society, Þesleyan Mişionary Society, Moravian Mişion, Rhenische Mişiongesellschaft, Calver-Verlags- Verein, Evangelische Mişiongesellschaft zu Basel, American Board of foreign MişionÒ Standart - Alfabenin harfleri ile Londra ve Berlin’de şu anda Misyoner topluluklarının bir çok yazıları basılıyor. daha önce bu harflerle aşağıdaki eserler basılmıştı: Gramer of the Bornu or Kanuri language, by Rev S. Ş. Koelle. London Church Mişionary House 1854. 8. African Native Literatur, or Proverbs, Tales. Fables and Historical Fragments in the Kanuri or Bornu language, to şhich are added a translation of the above and a Kanuri-Englisch vocabulary. London. 1854. 8.

    Not -1 : Bu makale “KÜRTLER VE İRANİ KUZEY KELDANİLER ÜZERİNE ARAŞTIRMALAR” adlı kitaptan alınmıştır.
    Baskı: APA - ACADEMİC PUBLİSHERS ASOCIATIE
    —AMSTERDAM Yeni baskı 1979
    ______________________________________________________


    http://www.bydigi.net/hikayeler-denemeler/44754-savas-esiri-kurtler-hakkinda-hazirlanan-rapor.html

    http://www.hepsilegal.com/ilginc-konular/7665-savas-esiri-kurtler-hakkinda-hazirlanan-rapor-1856-roslow.html





    Mit folgendem Code, können Sie den Beitrag ganz bequem auf ihrer Homepage verlinken



    Weitere Beiträge aus dem Forum DERSİM-ZAZA ARŞİVİ

    AIHM'in Içyer Karari ve Köye Dönüs Sorunu... Hüseyin AYGÜN - gepostet von dersim am Sonntag 17.06.2007
    MEMO BOM KAMO ? - gepostet von dersim am Dienstag 05.12.2006
    Öcalan da Ergenekon'un adamı ve bu Görevi sürüyor!" - gepostet von dersim am Samstag 16.02.2008
    VILIKE_ÇIGDEM_KROKUS_(lat. Crocus, Mz. Krokusse) - gepostet von dersim am Samstag 26.05.2007
    ZAZA DİLİNİN İRAN DİLLERİ SİSTEMİNDEKİ YERİ_G.S. Asatrian - gepostet von dersim am Dienstag 13.05.2008



    Ähnliche Beiträge wie "Forschungen über die Kurden und die iranischen Nordchäldaer"

    Bilder aus dem Urlaub - OzzKaa (Montag 05.03.2007)
    753 rom kroch aus dem ei - donald (Montag 21.08.2006)
    Aus dem All - r3cord (Sonntag 02.04.2006)
    grüße aus berlin - thedoji (Montag 14.05.2007)
    Aus diesen Gründen kann ich gekickt werden !!! - Toffy (Sonntag 17.07.2005)
    09.06.2007 The Sweet Voice Club - Funatic (Donnerstag 07.06.2007)
    Fight like a girl club - Berserker (Samstag 18.03.2006)
    So sehen Sieger aus ! - attams (Sonntag 24.06.2007)
    Aus dem Gefecht genommen :( - Thomy (Donnerstag 07.06.2007)
    Die Ärzte aus Debil mach Devil - Flo (Dienstag 25.10.2005)