Galatasaray Taraftari!

Sibelim FM
Verfügbare Informationen zu "Galatasaray Taraftari!"

  • Qualität des Beitrags: 0 Sterne
  • Beteiligte Poster: arzum
  • Forum: Sibelim FM
  • Forenbeschreibung: Forum`a Hosgeldiniz
  • aus dem Unterforum: Spor
  • Antworten: 1
  • Forum gestartet am: Sonntag 16.10.2005
  • Sprache: türkisch
  • Link zum Originaltopic: Galatasaray Taraftari!
  • Letzte Antwort: vor 18 Jahren, 4 Monaten, 22 Tagen, 14 Stunden, 31 Minuten
  • Alle Beiträge und Antworten zu "Galatasaray Taraftari!"

    Re: Galatasaray Taraftari!

    arzum - 04.12.2005, 04:29

    Galatasaray Taraftari!
    BİR SLOGAN VE İLK AMİGOMUZ

    Halen kullandığımız ve bağırırken damarlarımızdaki kanın titrediğini hissettiğimiz RE RE RE RA RA RA GAASARAY GAASARAY CİM BOM BOM tezahüratı, Türk takımları içinde bir tezahüratla özdeşleşmiş tek klübün ve taraftarın Galatasaray olduğu gerçeğini de vurgular. İlk kullanıldığı senelerde RA RA RA şeklinde başlayan tezahürat daha sonraları yerini RE RE RE' ye bırakmıştır... Tribünün bu küçük değişikliği herhalde pek de önemli değildir.

    Galatasaraylı ilk taraftarların takımımızı teşvik etmek için kullandıkları ilk tezahürat ise DAYAN GALATASARAY'dır. Galatasaray Tarihçisi Sayın Süleyman Tekil, geçmişte, bugün olduğu anlamda amigoların olmamasına karşın bu görevi ifa etmeye çalışan gönüllülerin olduğunu söyler. Bunlardan görevini büyük bir keyfle yapanlardan birisinin Büyükelçilerimizden Galatasaraylı eski futbolcu Kemal Nejat KAVUR olduğunu da ekler. Sayın K.Nejat KAVUR'un, sonradan yer alacağı Galatasaray takımını Taksim Kışlasının Duhuliye kısmındaki tek akasya ağacanın üzerine çıkarak 'Dayan Galatasaray' diye bağırarak desteklediğini de iletir. Aslında Ruşen Eşref'in ortaya attığı bu slogan, daha sonra İhsan İpekçi tarafından sürdürülmek istenir, ancak 1924 senesinde yeni bir slogan yükselir tribünlerde: RA RA RA RE RE RE...
    Mektepliler ve Alaydan yetişme Galatasaraylılar, tribünlerde, Galatasaray'ın eski futbolcularından Sabit CİNOL'un İsviçre'nin Servette kulübünün bir sloganından esinlenerek Galatasaray'a çok sağlam aşıladığı bu muhteşem tezahüratı halen sürdürmektedirler

    Sayın Süleyman TEKİL'den naklettiğimiz aşağıda yazılı bulunan sloganlar, Mektebi Sultani öğrencilerinin Galatasarayımızı coşturmak için yaptıkları tezahüratlardır...

    ' Emin'lerin, Hasnun'ların, Celal'lerin ahfadıyız,
    Bu ülkede hem sporun,hem irfanın ecdadıyız...'
    ***
    'Haydi Aslan Nihat, haydi aslan, haydi Burhan, durma çullan,
    Ali kıran baş koparan, allak bullak, işte meydan...'
    ***
    'Par par yanar sırtımızda Sarı-Kırmızı şemadan,
    İşte Fener torbamızda,tenekeden bir şamdan...'
    ***
    'Ne Ali'yi, ne Ulvi'yi değişiriz dünyalara,
    Abdal Mehmet namı gitti,hanyalara konyalara...'
    ***
    'İsmet ister maç yapmak, etrafa afi çakmak,
    Aslan Nihat'ı görünce işi sahadan kaçmak...'

    Bir vakitler Galatasaraylıların genellikle Fenerbahçe maçına giderken söyledikleri bir şarkı da şuydu:

    Moda burnu önünde attık oltayı,
    Fener'e de taktık bizim zokayı,
    Aman aman çek mastor çek,
    çek mastor çek...

    Daha sonraları bu slogan tribünlerde geliştirilmiş ve şimdiki halini almıştır.

    Bayrağımız ne güzel sarı-kırmızı,
    Kotramızın adı Cihan Yıldızı,
    Moda koyu önünde attık oltayı,
    Fener'e de koyduk, bizim zokayı...

    75.YIL YÜRÜYÜŞÜ...
    Cumhuriyetimizin 75.Yılı dolayısı ile birçok sivil toplum örgütü,okullar,
    spor kulüpleri vs. Mecidiyeköy'den başlayıp Taksim'de bitecek olan bir yürüyüşe katılacaklardı...

    Galatasaraylı taraftarlar olarak bu muhteşem günde birşeyler yapmamız gerekiyordu.Bizim için işin engüzel yanı da yürüyüşün Ali Sami Yen Stadyumundan başlayacak olmasıydı. Elbetteki orada olmamız gerekiyordu , olduk da...Ve Cumhuriyetimizin 75.yılını gerçekten heyecan verici bir biçimde kutladık.Özellikle Galatasaraylı taraftarların tribün coşkusunu bu yürüyüşe taşımayı amaçlamıştık.Bunu da başardık...

    İzleyenler ve yürüyüşe katılan değişik gruplar tarafından çok büyük bir ilgi ile karşılandık.Hatta tüm kortej içinde enbüyük ilgiyi gören ve ençokalkışı alan grup bizdik dersem abartmış olmam.Çünkü,sarı-kırmızılı formalarımız ve bizi bir kamyonetin üzerinde sıralanmış olarak izleyen bandomuzla,yürüyüşe gerçekten çok büyük bir renk katmıştık.

    Çoluk çocuk , yaşlı genç binlerce insan Mecidiyeköy'den Taksim'e doğru sel gibi akarken , bizler de "10.Yıl" ve " Dağ Başını Duman Almış" marşlarını tribün volümünde ve formatında söyleyerek ilerliyorduk. Üzerimizdeki tek tip formalarımızla birlikte "Yaşasın Cumhuriyet " yazılı pankartımız da çok büyük ilgi görmüştü.Tüm kortej yani binlerce insan yürüyüşünü Taksim meydanında tamamlarken biz İstiklal caddesine girmeyi ve yürüyüşümüzü
    Galatasaray Lisesi önünde bitirmeyi planladık.

    Vay vay vay... İstiklal'e bir girişimiz vardı ki, görülmeye değerdi. Vatandaşların alkışları ve destekleri biz Türk Gençlerini oldukça duygulandırmıştı.

    Lise önüne geldiğimizde saygı duruşu ve ardından İstiklal Marşı'nı okumamız orada ki insanların da bize katılmasını sağladı.Törene son noktayı koyduğumuzda Cumhuriyete ve Atatürk ilkelerine bağlı her Türk vatandaşı gibi görevimizi yapmanın mutluluğu içndeydik. Elbette ki asıl görevi , bu vatan için canlarını veren büyük kahramanlar yapmışlardı.Bu bilinç içinde bir kez daha Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını şükranla andık.. Büyük vatanımız içindeki küçük vatanımız olan Galatasarayımız da bizim için kutsal değerler taşıdığından başta Ali Sami Yen olmak üzere , onun değerli arkadaşları ve kulübümüzün 2 numaralı kurucaları olan (Galatasaray Kulübünde 3 numaralı üyelik boştur...Daha doğrusu o sıraya 'Taraftarlar' yazılmıştır ) büyük Vatan Şairi Emin Bület Serdaroğlu ,Asım Tevfik Sonumut ve diğerlerini hayırla andık...

    Böylece Türk olmaktan,Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmaktan ve Galatasaraylı olmaktan duyduğumuz gururla bu güzelgünü noktaladık.. Aslında o günlerde bir "Juventus " macerası tüm yurdu kaplamıştı...Uzun zamandır birbirimizi yemeye çalışmaktan başka birşey yapmamıştık...Ama İtalya'nın PKK 'ya verdiği desteğin ayyuka çıkmasıyla kırılan ulusal onurumuzu tamir için, milletimizin taraflı tarafsız Galatasarayımıza İtalyanlar karşısında verdiği destek sebebiyle oldukça mutlu olmuştuk.
    Zaten o günlerdeki pislikler içinden çıkan enbüyük güzellik de bu olmuştu galiba...

    Basketbolumuzun efsane adı Galatasarayımızın Antrenörü Aydan Siyavuş Hoca'yı 11 Ocak 1998 gecesi bir kalp krizi yüzünden kaybetmiştik.Henüz 51 yaşındaydı. Ölümüne inanamamıştık...Ama son aylarda 15 kilo birden vermişti. Zaten sağlık sorunları da vardı. Galatasaray antrenörü Tolga Tuğsavul'un ayrılmasından sonra takımın başına getirilmişti...Sanırım yorgun kalbi, bu heyecan ve gerilimi kaldıramamıştı. Siyavuş ile ilgili muhteşem bir anısı vardır Galatasaray taraftarının...

    85-86 sezonuydu, Galatasaray Siyavuş'un çalıştırdığı Efes Pilsen'i eski Spor ve Sergi Sarayında yenip şampiyon olmuştu. Hadi bunu benden değil, spor yazarı Ali Sami ALKIŞ' tan okuyun...

    "Kıpır kıpır kimsenin içi içine sığmadığı bir şampiyonluk günü yaşandı.
    Dudaklar öpülecek yanak aradı.yanaklar kendisini öpecek dudaklara uzandı... Kucaklar kendisine açılan kucaklarla buluştu...
    Gözlerde yaş,gönüllerde coşku,tribünlerde karnaval vardı.
    Bir de dalgın,düşünceli,birilerini birşey için bekleyen mahzun bir
    adam vardı..; AYDAN SİYAVUŞ

    Galatasaray teknik adamlarını tebrik etmek için omuzlardan inmesini beklerken; sarı-kırmızılı taraftarları alkışlamaya başladı... Tribünler de centilmenliği elden bırakmıyor ve o coşkusu arasında "AYDAN...AYDAN..." diye onun gönlünü alıyorlardı. Bu arada Yalçın Granit , Efes antrenörünün yanına gelerek el sıkışıyor ve karşılıklı birbirlerini alkışlıyorlardı. Galatasaray şampiyon...Taraftar şampiyon...Dostluk şampiyon...Yenilen Efes bile şampiyon... Salonda Galatasaray'ın tüm futbolcuları da vardı... Sanıyorum taraftarın ne demek olduğunu dün ilk defa anladılar. Sarı-kırmızı renklere bogulan Spor Sarayında , kendilerine gönül veren insanların , bir takımı nasıl alıp sürüklediğini gözleriyle gördüler.

    Bu sevgiye ve coşkuya karşı, her zaman şükran borçlu olduklarını, hiçbir zaman ama hiçbir zaman unutmamalıdırlar. Dün basketçileriniz şampiyon olurken kupalarını aldılar. Şimdi izin verirseniz yaratıcı ve espri gücünü dün küfürsüz bir parlaklıkla saatlerce ayakta tutan seyircilere bir liyakat satırı yazmak istiyorum:
    Evet aynen böyle yazıyordu Ali Sami Alkış...Gerçi seneler sonra bu satırları yazan spor yazarı Alkış'tan Galatasaray taraftarı nefret edecekti. Çünkü, O "Galatasaray, Manchester United karşısında ezilir..." türünden birşeyler söyleyerek hem Galatasaray takımını, hem de Türk futbolunu küçümsemiş ama Galatasarayımız M.United'i İngiltere' de 3-3 'lük bir skor ile karanlıklara gömdükten sonra, Ali Sami Alkış için pek de iyi şeyler düşünülmemişti...

    Seni sevmeyen ölsün!

    Galatasaray tribünleri futbolun ilk yıllarından beri, tezahürat konusunda öncülük yapmıştır. Fenerbahçeli ve Beşiktaşlı taraftarların da tezahürat kültürüne yapmış oldukları katkılar elbette ki gayet fazladır,hatta zaman zaman çok espritüel ve şahane tezahüratlar geliştirmişlerdir. Ancak Galatasaraylılar'ın bu işi ilk başlatanlar olduğu gerçeği de su götürmez..
    Taa 1920'li yıllara kadar gitmeye gerek görmüyorum.Çünkü, daha önceki bölümlerde o zamanki büyüklerimizin kullandıkları sloganları yazmıştım. Biraz daha yakına, 70-80 ve 90'lı yıllara gelelim.

    70'li yıllarda, genellikle siyasi içerikli sloganların tribünleri kapladığını görüyoruz. Özellikle Beşiktaş tribününün ağırlıklı olarak solcuların elinde bulunması sebebiyle, bu tip tezahüratların Siyah--beyazlı tribünlerden yükseldiği görülüyordu.

    Galatasaray tribünlerinin sol ağırlıklı marşlara fazla itibar etmediğini, ama özellikle "Başın öne eğilmesin, aldırma Cim-Bom aldırma" şarkısını büyük bir iştahla söylediğini biliyoruz.Çünkü, 70'lerin sonuna doğru şampiyonluk özlemi yürekleri dağlamaya başlamıştı...

    Fenerbahçe tribünlerinde ise o zamanlar keyifler gayet yerinde olduğundan onlar sadece dalga geçebilecekleri sloganlar üretmeye bayılıyorlardı. "Fincanı taştan oyarlar..." gibi.

    80'li yıllarda, 12 Eylül'ün sıkı yumruğu tribünleri de etkilemişti. Siyasi sloganlar yerini arabesk, fantezi türündeki şarkılara terketmişti... 80'lerin başında Galatasaray'da antrenör olarak Brian Birch vardı. Birch'in sağ yumruğu havada sahaya çıktığını bilen Fenerbahçe tribünleri, bunu kınayan bir şarkı üretiyorlar ve bir F.Bahçe-Galatasaray maçında, kapalı tribünde şöyle bağırıyorlardı: "Ulan İ.ne Brian Birch! Ulan İ.ne Brian Birch! Bize kalkan yumruğunu... Sokacağız.. G.tüne..."

    Onlar öyle bağırıyordu ama iki dakikada yapılan söz değişiklikleri sarı-lacivertli tribünlere şöyle cevap veriyordu: "Brian Birch'in kalkan yumruğu ... Girsin Rausch'un g.tüne... Biz adamı s.ke s.ke... Göndeririz evine..."

    Gerçekten de o maçta Galatasaray Fenerbahçe'yi yeniyor ve Fenerbahçe antrenörü Friedel Rausch da ülkesi Almanya'nın yolunu tutuyordu...
    Bir de Galatasaray'ın kapalı ve açık tribünlerinin karşılıklı yaptığı " Sarı... Kırmızı..." tezahüratları pek itibar görecek ve Beşikaşlılar tarafından bu slogan İnönü stadının dört bir tarafına yayılacaktı. Eski açık "Siyahhh!" numaralı "Beyaz!" Yeni açık "En büyük!" kapalı "Beşiktaşşş!" diye bağıracaktı. Hem de durmaksızın...
    Sonraları yine Galatasaray tribünleri bu tip tezahüratı şarkıya dönüştürecek, açık ve kapalı tribün karşılıklı olarak "14 senelik bu çile... Bitsin artık bu sene... Sen şampiyon olacaksın... Seni sevmeyen ölsün..." diye yırtınacaktı...

    Ve Galatasaray şampiyon olup hasrete son verecekti... Şampiyonluk kutlamalarında sevgili başkanımız Ali Tanrıyar da tv ekranlarına bu şarkının son mısrasını söyleyince yer yerinden oynayacaktı...

    "Nedenmiş efendim, Galatasaray'ı sevmeyen ölsünmüş..."
    - Yahu bunu tribünler aylardır söylüyor.
    - Yok efendim, onlar söyler, koskaca başkan söyleyemez...
    - E peki özür, Galatasaray'ı sevmeyen de yaşasın...
    - Yook olmaz... Nasıl bir başkan böyle söyler?
    - Hadi lan ordan!

    Sırada doksanlı seneler vardır... Üst paragrafta bu lafları kınayanlar bir başkanlarının Kocaeli Belediye Başkanı ve Kocaelispor Kulübü Başkanına maç esnasında söylediği, "Bu maç için kaç para aldınız?" cümlesini hiç duymayacaklardı bile.

    90'lı yılların ortalarına doğru "Yükselen Milliyetçilik" değerleri tribünlerde de boy göstermeye başlamıştı. Özellikle Galatasaray'ın üstüste aldığı Avrupa başarıları, sarı-kırmızılı tribünlerde Ay-Yılsdızlı ,Üç Hilalli ve Bozkurtlu bayrakların bol miktarda dalgalanmasına yol açıyordu...
    (Bu durumu Milliyetçi Hareket Partisinin bilinçli ve örgütlü bir şekilde planladığı tarzında düşünceler hatta iddialar vardı, ama biz tribündekiler bunun kesinlikle böyle olmadığını iyi biliyorduk. Bu tamamen kendiliğinden ortaya çıkmış ve insanların münrferit hareketlerinden oluşan bir durumdu...)

    Tribünler, "Avrupa Avrupa duy sesimizi, bu gelen Türklerin ayak sesleri" diye bağırıyordu... Ardından da İngilizce tezahüratlar yapıyorlardı. Bu durum da bazılarınca tezat olarak görüldü, ama aşagı satırlarda okuyacaklarınız gayet doğaldı onlar için:

    Galatasaray Avrupa maçlarında bol bol başarı sağlıyordu ama bu bazılarına batmaya başlamıştı.Daha birkaç sene önce tek tük alınan Avrupa başarılarında kol kola gezen taraftarlar birbirine düşmüştü,düşürülmüştü. Hele Fenerbahçe tribünleri (ki o zamanlar Güven Sazak gibi milliyetçi-maneviyatçı bir başkana sahip oldukları halde) statlarına "İngiliz bayrağı" asıyor, "Barcelona seni seviyoruz.." vs. tarzında pankartlar taşıyorlardı. Ama yine de milliyetçi söylemleri elden bırakmıyorlardı! Örneğin Vatanı, Kurtuluş Savaşında Fenerbehçelilerin kurtarmış olduğu ve Atatürk' ün Fenerbahçeli olduğu gibi...(Acaba UluÖnder yaşasa ve yıllarca mücedele ettiği İngilzlerin bayrağını o tribünlerde görse ne yapardı..? )
    TEZAHÜRATA DEVAM

    1905'te doğdu aşkımız...

    Her tribünün kendine özgü tezahürat biçimleri var muhakkak, ama bunun yeterli olduğunu söyleyemeyiz doğrusu. Çünkü, birisi bir güfte yapar, hemen X bir takımın maçında bunu kendilerine uyarlanmış bir şekilde söylediklerini duyarsınız...

    Halbuki her takımın taraftarı yaratıcılık güçlerini kullanarak, sadece ve sadece kendilerini ilgilendiren şarkılar söyleyebilirlerdi.Örneğin, 1998-99 sezonunda Galatasaray tribünlerinin söylediği:
    "Kalplerde yıldız gönüllerde ay... Şampiyonsun Galatasaray..."
    Veya:
    "Yıl 1905'te doğdu aşkımız... Sarı-Kırmızı akar bizim kanımız... Cimbombom feda olsun sana canımız...Ölene kadar hep senin yanındayız..." gibi.
    Ama bizde en iyi ihtimalle bu tip şarkılar, hemen küfürlü bir şekle dönüştürülerek rakip alçaltılmaya çalışılır.

    Şimdi burada bunları yazmaya kalksam, herhalde 500 sayfa daha ilave etmem gerekir ama bu türün müptezel örneklerinden birkaçını sıralamamak da doğru olmayacak:

    "Ayva çiçek açmış yazmı gelecek..? X ,Y' yi de burda s.kecek..."
    "Oynatmaya az kaldı...X 'im nerde..? Koyamazsam o g.te...Çıldıracağım..."
    ***
    70'li senelerin sonuydu... Bir gün Amigo Varol ağabeyimiz tribüne çıktığında (kendisi Bestekar Varol diye de anılırdı. Aslında Güftekar demek daha doğru olurdu ama nedense tribünde zamanın ,revaçta şarkılarının üzerine söz yazanlara 'bestekar' deniliyordu) bizlere söyle sesleniyordu:
    "Arkadaşlar, yeni bir beste yaptım. Bakalım, beğenecek misiniz?"
    Bir alkış tufanı kopmuştu. Ardından Varol ağabey bestesini ! okumaya başlamıştı...

    "Cimbombom'sun sen, bizim canımız... Sarı-Kırmızı akar kanımız...
    Seviyoruz seni canı gönülden... Cimbombom'sun sen bizim canımız..."
    Sonradan buna şöyle de bir ek yapılmıştı:
    "Kaleleri sen gollerle doldur... Bizim kuşkumuz herzaman boştur...
    Seviyoruz seni canı canı gönülden... Cimbombom'sun sen bizim canİmİz..."
    Bir de Yunanistan'la yaptığımız basket maçı vardı ki, Allaaahhh, savaş gibi! 80'lerin başı... Tezahürat şu ;
    "Kurtuluş Savaşında...Ondan sonra Kıbrıs'ta...
    Şimdi de bu sahada... Koyacağız Yunan'a..."
    Maçı galip bitirdikten sonra da;
    "Kurtulu Savaşında... Ondan sonra Kıbrıs'ta...
    Şimdi de bu sahada.... Koyduk İ.ne Yunan'a..."
    Artık eskiler mi daha güzeldi? Yoksa şimdi pop şarkıları ağırlıklı olanlar mı daha güzel..? Orasını bizden sonra gelecek kuşaklar belirleyecek. Çünkü biz iki arada bir derede kaldık...



    Mit folgendem Code, können Sie den Beitrag ganz bequem auf ihrer Homepage verlinken



    Weitere Beiträge aus dem Forum Sibelim FM



    Ähnliche Beiträge wie "Galatasaray Taraftari!"

    REAL BETIS SEVILLA fordert GALATASARAY ISTANBUL - H3S (Freitag 04.08.2006)
    FENERBAHCE GALATASARAY DERBiSiNDE YASANAN OLAYLAR - Germersheim (Dienstag 22.05.2007)
    Galatasaray Istanbul - Ronaldinho (Samstag 23.06.2007)
    Galatasaray_Hagi - Galatasaray_Hagi (Dienstag 07.11.2006)
    Galatasaray ist Tabellenführer...:-( - Osman (Mittwoch 31.01.2007)
    Galatasaray Istanbul - thaiyoo (Sonntag 08.07.2007)
    VESTEL MANiSA 2 GALATASARAY 2 - XXXXX (Samstag 19.08.2006)
    Die großen Sportduelle - Fenerbahçe/Galatasaray - Kalle (Sonntag 22.07.2007)
    1. Spieltag Galatasaray fordert ebenfalls Porto auf! - fighter9 (Samstag 29.07.2006)
    Galatasaray Bilder - lokman (Samstag 06.05.2006)