EY NEFSIM!!

AUF WWW.ANSARYFORUM.DE.VU UMGESTELLT
Verfügbare Informationen zu "EY NEFSIM!!"

  • Qualität des Beitrags: 0 Sterne
  • Beteiligte Poster: burningsufi
  • Forum: AUF WWW.ANSARYFORUM.DE.VU UMGESTELLT
  • Forenbeschreibung: AUF WWW.ANSARYFORUM.DE.VU GEHTS WEITER
  • aus dem Unterforum: Andere Sprachen
  • Antworten: 1
  • Forum gestartet am: Donnerstag 02.12.2004
  • Sprache: deutsch
  • Link zum Originaltopic: EY NEFSIM!!
  • Letzte Antwort: vor 19 Jahren, 3 Monaten, 9 Tagen, 16 Stunden, 20 Minuten
  • Alle Beiträge und Antworten zu "EY NEFSIM!!"

    Re: EY NEFSIM!!

    burningsufi - 15.01.2005, 22:36

    EY NEFSIM!!
    Selamun Aleykum

    Kendi Nefsimise bir konsuma:

    EY NEFSİM!

    Ey nefsim!
    Sen kendini genç ve güzel addediyorsun. Gençliğine güvenip güzelliğinle de övünüyorsun. Lakin görmezmisin ki gençliğin gidecektir ve gençliğinle birlikte güzelliğin de sönüp çözülecektir. Dün çocuktun, bu günse yetişkin bir gençsin; yarın gelecek yaşlı olacaksın. Nasılki çocukluk çağın yerini gençliğe bıraktı, aynen öyle de bu kuvvet çağın yerini zillet yaşına bırakacak. Bilirken bilmez, bu gün etrafina hükmederken yarın kendi bedenine dahi sözünü geçiremez olacaksın. Güzelliğini de beş kuruşa sayma; zira 30 sene evvelki dillere destan güzeller, şimdi ya kabirdeler, ya da yüzleri buruşmuş, kamburları altında iki büklüm olmuş birer harâbeler.

    Ey nefsim!
    Sen kendini seviyor; ama sadece kendini seviyorsun. Kerameti kendinden menkul şeyhler gibi, kendi zatında cazibeli haller bulup kendi kendine aşık oluyorsun. Öyle ki başkalarını sevdiğinde, hatta hizmet deyip, hayır deyip başkalarının yardımına koştuğunda dahi kendi menfaatin uğruna çalışıyor, sinsi sinsi kendi payına ne düşer diye hesap edip, dolaylı yoldan yine kendine varıyorsun. Kendini destanlara sığmayan bir Leylâ görüyor, kendi zatına aşık oluyorsun. Ama böyle yapmakla aşka zulmediyor, dünyadaki en güzel duygu sevgiye cevr ediyorsun. Bilmez misin, aşk denince bir aşık, bir de ona mukabil gelen maşuk olur. Sevgiden bahsedeceksen onda bir seven, bir de sevilen bulunur. Hem sevenin, hem de sevilenin aynı olması duyulmuş şey; aşığın, ayn-ı maşuk olduğu görüldük iş değildir. Gel bu kara sevdadan vazgeç; sevdanın karasını değil, ak olanını tercih et! Kendinde sevgiye layık gördüğün ne güzelliğin varsa hepsi Rabb’indendir; sen Rabb’ini sev! Aynaya değil, güzele; gölgeye değil, asla aşık ol!

    Ey nefsim!
    Sen kendinde hiç kusur bulmuyorsun. Kendini hep haklı biliyor, eksiği kusuru semtine dahi yanaştırmıyorsun. Kendini savunmada o denli maharetlisin ki, alenî hatalarını dahi doğru gösteriyor, kimi zaman beni bile haklılığına ikna ediyorsun; zalimken mazlum, hainken ihanete uğramış gözüküyorsun. Kendini mükemmel bilmişsin; zinhar hatayı kabul etmiyorsun. Halbuki bilmezmisin tek kusursuz olan Allah’tır. O’nun haricinde ne varsa, her şey kusurludur, hatalıdır. Şöyle bir bakıver kendine: Yaratılmış olmak, kusura mahkum olmak değil midir? Yere basmak zorunda olmak, hem yere basan, hem de havada uçan kuşlara nispetle bir eksiklik değil midir? Yazın güneşinde yanmak, kışın soğuğunda donmak; geceleyin uyuya kalmak, hafızana kaydettiğin şeyleri bir zaman sonra unutmak, birer nakîse değil midir? Ey benim gafil nefsim! Kusurunu kabul etmemekle en büyük hatayı işleyen kusurlu nefsim! Gel, geri dön! Yolun çıkmaz yoldur, kendini bil!

    Ah nefsim, gafil nefsim!
    Hayırlar işledim, başarılar elde ettim; görmedin mi nice ümranlar inşa ettim; hele bak bir akranlarıma, onların beceremediği ne işler hallettim diyorsun. Lakin böyle demekle kendine yazıklar ediyorsun! Bilmezmisin ki hayır vücudidir; iyilik ancak bir varlığın üzerine müesses olabilir. Sense vucudî değil ademîsin; varlığa değil yokluğa yakınsın. Şöyle bir bak kendine: Şu benim bedenim, benden bir parça diye tuttuğun elin senin midir?! Konuşuyorum dediğin dilin, bizatihi kendi başına elde ettiğin bir sermaye midir?! Sana Allah’ın ihsan ettiği nimetleri sahibine ver de, şöyle kendi varlığınla bir ortaya çık desem, ne cevap verirsin?! Var olabilmek için ne yaptın, kendini varlık alemine çıkarmak için ne harcadın desem, ne diyebilirsin?! Allah sana bu eli vermeseydi tutamayacak, bu dili ihsan etmeseydi konuşamayacaktın. Allah seni yaratmasaydı sen olmayacaktın. Şimdi nasıl olur da elinle tuttuğun hayrı, dilinle konuştuğun başarıyı kendin yaptın sayarsın. Ne cesaretle kalkar bunca hayrım var deyip, kendini hayırlı sayarsın! Sen hayırlı değil zararlısın! Sen hayrın sahibi değil, bilakis hırsızısın!

    Ey nefsim, sen bir mürâisin! Öyleki başkaları tarafından bilinmek için canını bile verirsin. Bu gösteriş zaafı, bu bilinme arzusu, bu tanınma düşkünlüğü, bu konuşulma sevdası sende öyle bir dereceye vardı ki, artık dem ile damar, et ile tırnak gibi oldu. Riya, sana ait bir san’at oldu. Bazen riyanı öyle kılıflıyor, öyle bir pazarlıyorsun ki, beni bile kandırıyor, o muhlisane hallerin altındaki zifiri riyayı bana dahi sezdirmiyorsun. Elde ettiğin bir hayrı, ya insanları teşviktir anlatmalıyım diyerek, yada sinsi bir kombinasyonla başkalarına söylettirerek herkese ilan ediyor ve bütün bunların arkasında bir şirk-i hafîyi hemen her gün işliyorsun. Ey nefsim! Müslümanlığını satma! Sevdana yalan karıştırma!

    Ey nefsim!
    Ben farklıyım diyorsun. Giyimimle farklıyım, kuşamımla farklıyım; başarılarımla farklıyım, zekâm ile farklıyım; sözümle farklıyım, sohpetimle farklıyım; kısacası ben herkesten ayrıyım diyorsun. İnsanlar içinde insanlardan bir insan olmayı zinhar kabul etmiyorsun. Nevar ki Hz. Adem’den bu güne dek, gelmiş-geçmiş onca insan tekinden biri de sensin, bunu farkedemiyorsun. Kendini saraylara mahsus, tek başına sergilenen kaşıkçı elması biliyorsun, halbuki bir cam küreye doldurulmuş misketlerden birisin, göremiyorsun. Hem bu farklı olma telaşesi de ne! Farklı olmanın meziyet olduğunu sana kim öğretti! Görmez misin Allah’ın yarattığı varlıklar içerisinde farklı olanlar, ya çift başlı hayvanlar, ya da gördüğünde içini kaldıran bir kısım hilkat garibesi mahluklardır. Onun haricinde mahlukatta ıttırad vardır; bidüziyelik vardır. Yaratılmışlarda asıl olan farklı olmak değil, birbirine benzer olmaktır. Onun için sen sen ol, başkalarına benzer olmaktan gocunma! Hem gocunsan da para etmez, zira hilkattaki ıttırad, sen istedin diye değişmez!

    Ey nefsim!
    Yine gizli gizli hesapçılığa başladın. Sağına soluna göz atıp etrafındakilerden hareketle kendine galibiyetler biçiyorsun. Falancaya göre daha güzelim, filancadan daha zekiyim, bizim muhitte en çok sevilen benim diyorsun. Eşini dostunu, arkadaşını komşunu kendine rakip bilip onlarla boy ölçüşüyorsun. Kendi başına gizli gizli zaferler kazanıyorsun. Bilirmisin bu halinle neye benziyorsun? Değnekler üzerine yaslanarak ayakta kalan sakat bir bedene. Aman dikkat et! Değneklerini altından çeken olmasın!

    Benim gafil nefsim!
    Talihinde hep güzellikler, iyilikler olsun istiyorsun. Sana ait herşeyin güzel olduğunu düşünüyorsun. Yaptığın hiç bir işte yanlış görmüyor, hele ufak bir kusur bulunsa, onu muhakkak başkalarından biliyorsun. Hep doğruyu bulduğunu, apaçık yanlışın dahi sana uğradığında bir şekilde bir hayır ve güzellik taşıdığını düşünüyorsun. Ey nefsim gel, kendini kandırma! Yanlış yanlıştır boşuna uzatma! Kendini daha fazla savunup ta maskara olma! Mert ol! İzzetli ol! Yanlışını itiraf edip doğruyu bul! Karaya ak demekle bir şey değişmiyor; yanlış senden zuhur edince doğru olmuyor! Günahı işleyen sen olunca, ona sevap denmiyor!

    Ey kendini bilmez nefsim!
    Sen bütün insanlığın merkezinde kendin var zannediyorsun. Bütün alem seni kâbe bilmiş te herkes seni tavaf ediyor sanıyorsun. İçinde sen olmadın mı hiç bir iş olmaz; sana iltifat edilmedi mi hayra ulaşılmaz; seni yüceltmeyen ağızlar bereket bulmaz; sana sorulmadan mümkünü yok netice alınmaz diyorsun. Kendini bütün insanlığın kalbi kabul ediyorsun. Lakin bu ne iştir ki, şu an dünya üzerinde yaşayan milyarlarca insanın böyle bir kalpten haberi dahi bulunmuyor! Bir dünya dolusu insan, sen var mısın, yok musun; aç mısın, tok musun hiç bilmeksizin hayatlarını sürdürüp gidiyor, ve hiç kimse de böyle bir cehaletten rahatsızlık duymuyor.

    Ey cahil nefsim!
    Kendini allâme sanıyorsun. Hayat serüveninde kader rahlesinden ders almışım diyorsun. Konuştuğun zaman gerdanını büke büke hikmet akçelerini etrafına saçıyorsun. Eh bunca ilim ve tecrübeden sonra da kimi dinlersem dinleyeyim, önce aklımla tartar, tecrübelerimle hesaba vurur öyle kabul ederim diyorsun. Ey cahil nefsim! Bu sözü sana söyleten ilmin değil, cehaletindir; aklın değil enaniyetindir; tecrübelerin değil toyluğundur. Ey nefsim! Hafizta şey’en ve gâbet anke eşya’: Bir şeyi ezberinde tuttun, lakin bu tarafta nice şeyler senden kayboldu!

    Ey nefsim!
    Yeter üzerime gelme diyorsun! Hayatımı zindan ettin, deyip bağırıyorsun! Bu kadarı da ağır geldi; kaldıramam diyorsun. Artık ben de bırakıyorum.. seninle uğraşmaktan ben de yoruldum.

    Süleyman ERİŞ



    Mit folgendem Code, können Sie den Beitrag ganz bequem auf ihrer Homepage verlinken



    Weitere Beiträge aus dem Forum AUF WWW.ANSARYFORUM.DE.VU UMGESTELLT

    Pray, pray, pray... oder ein paar Aspekte zum Gebet - gepostet von Aysha am Sonntag 08.05.2005



    Ähnliche Beiträge wie "EY NEFSIM!!"