Osmanlı Belgelerinde Dersim Tarihi_Ahmet Hezarfen

DERSİM-ZAZA ARŞİVİ
Verfügbare Informationen zu "Osmanlı Belgelerinde Dersim Tarihi_Ahmet Hezarfen"

  • Qualität des Beitrags: 0 Sterne
  • Beteiligte Poster: dersim
  • Forum: DERSİM-ZAZA ARŞİVİ
  • Forenbeschreibung: Dersim-Zaza Platformu
  • aus dem Unterforum: DERSİM TARİHİ, DERSİM DİRENİŞLERİ
  • Antworten: 30
  • Forum gestartet am: Dienstag 05.12.2006
  • Sprache: türkisch
  • Link zum Originaltopic: Osmanlı Belgelerinde Dersim Tarihi_Ahmet Hezarfen
  • Letzte Antwort: vor 15 Jahren, 10 Monaten, 7 Tagen, 20 Stunden, 2 Minuten
  • Alle Beiträge und Antworten zu "Osmanlı Belgelerinde Dersim Tarihi_Ahmet Hezarfen"

    Re: Osmanlı Belgelerinde Dersim Tarihi_Ahmet Hezarfen

    dersim -

    Osmanlı Belgelerinde Dersim Tarihi_Ahmet Hezarfen


    Osmanlı Belgelerinde Dersim Tarihi




    Giriş-Sunu | Şeyh Hasan Aşireti'nin büyükleri idam, çocukları sürgün edilsin denen şikayet dilekçesi | 18.yy ortalarında keban madeni için aşiretler arasında kavgalar | Keban Maden Emini'nin Zorla Besni Mütesellimi Eğinli Osman ve yandaşlarını yargılaması | Dersim Aşiretleri Hakkında | Şeyh Hasan Aşireti'nin idam edilmesi | Ergani Maden İşçilerine Gözdağı | Dersimli Şeyh Hasanlı Taifesinin Yola Getirilmesi | Çevre İlçelerin Dersim Hakkında Şikayetleri | Şeriata aykırı davranan Dersim Şeyh Hasan Aşiretinin hakkından gelinmesi | Dersimli ve Şeyh Hasanlıların madenlere sahip çıkmaması | Keban ve Ergani madenleri bölgesi ahalisine verilen serbestlik fermanı | Aşiretlerin Başka yerlere sürgün edilmek istenmesi | Aşiretlerin cezalandırılmaları istemi | Madenlere ilişkin bazı sorunların adaletle çözülmesi | Aşiretlerin cezalandırılmaları | Şeyh Hasanlılar Dersim'in güvenliğini sağlıyor | Keban ve Ergani madenlerinin daha verimli işletilmesi | Madenlerin Tokat'ta eritilmesine son verilmelidir | Ergani yöresinde eşkıya | Harput Yöresi Eşkıyaları | Keban madeni naibinin kölesi rum oğlan | Madenlere Saldırı | Arapkirli Bozguncu Hacı Mehmet'in sürgün edilmesi | Kürdistan Kadısı Kırımlı Ahmet Efendi | Diyarbekir yöresinde Sarılı aşireti | Vergiler Sorunu | Diyarbekir isyanında idam edilenler sürgün olanlar | Borçlu olarak ölen Ergani Maden Emini | Kuruçay Yöresinde Eşkıyalar
    .......................................................................................................


    AHMET HEZARFEN

    (Osmanlıca’dan Çeviri)

    CEMAL ŞENER

    (Yayına Hazırlayan)



    OSMANLI BELGELERİ’NDE

    DERSİM TARİHİ

    (Osmanlıca-Türkçe 50 Orjinal Belge)





    Mustafa Kemal Atatürk ve Diyab Ağa’nın dostluğuna saygılarımla...

    Ahmet Hezarfen



    “... Şayet hükümet hizmet ve sadakatimizden şüphe ederse âbâ vü ecdâdımızın eskiden Yukarı Türkistan, Horasan vilayetine bütün mensubini aşiretimizle hicret etmeğe himmet buyursun...” Seyit RIZA (1938 Dersim Olayı Öncesi)

    Askeri Tarih Str. Etüd Başk. Arşivi. Doç. Dr. Yaşar Kalafat

    Şark Meselesi ve Şeyh Sait Olayı s. 24-25. Doç. Dr. İbrahim Yılmazçelik, Dersim Sancağı s. 19)



    SUNU... Cemal ŞENER

    “Osmanlı Belgeleri’nde Dersim Tarihi” adlı kitap yaklaşık 50 adet Osmanlıcabelgenin Türkçe’ye çevrilmesinden oluşuyor. Belgeler 1720-1840 yılları arasında Osmanlı Arşivi’ndekiMühimmeDefterleri kararlarından alınmıştır. Adı geçen belgeler Türkçe’ye ilk defa kazandırıldı. Bölgenin tarihi açısından şüphesiz özel öneme sahip belgelerdir.

    Osmanlı Tarihi’nde Yavuz Sultan Selim - Safevi Şah İsmail arasında gerçekleşen Çaldıran Savaşı bölge açısından ve Türkmenler ile Osmanlı yönetimi açısından önemli bir kırılma noktasıdır. Adı geçen belgeler, Çaldıran’dan yaklaşık 200 yıl sonraki durumu tesbit ediyor.

    Yayınlanan belgelerin iyi anlaşılması için bölge tarihine kısaca bir göz atmakta yarar olur kanısındayım.

    Dersim yada bugünkü adı ile Tunceli; Doğu Anadolu Bölgesi’nde yer alıyor. Doğusunda Bingöl, Batısında Malatya, Kuzeyinde Erzincan, Kuzey-Doğusunda Erzurum, Güneyinde Elazığ bulunuyor. Toplam yüzölçümü 7774 kilometre karedir: Nüfusu yaklaşık 90 milyondur. (2003).

    Tarihçiler Dersim’i; 1) DoğuDersim; Mazgirt, Kığı, Çarsancak (Peri), Nazimiye vePülümür ile; 2) Batı Dersim; Hozat, Çemişgezek, Pertek, Ovacık ve Kemah diye ikiye bölerek anlatırlar.

    Osmanlı tahrir defterlerinde, Türkmanân Ekradı topluluğundan olduğu belirtilen Dersimli Aşireti adını bu bölgeye vermiş olabileceği gibi, Der ve Sim yani Gümüş Kapı tanımlamalarındanda bu bölge ismini almış olabilir.

    Tunceli halkının tarihi, Anadolu’nun Tarihi ile koşuttur. Tunceli Tarihi’ne bakıldığında; Kimmer Türklerinden, Saka-İskit Türkleri’nden, Hun Türkleri’nden (363-367) Ağaçeriler’den (466) izleri Dersim’de görmemek elbette olası değil. Selçuklu Devleti Anadolu’yu hakimiyeti altına aldığında bölgede; Saltuklular (Nazimiye), Mengücekler (Pertek, Hozat, Ovacık, Çemişgözek, Kemah) etki alanlarında kalır. 1231 yılında Moğollar’ın akımlarından kaçıp Dersim’e sığınan Celalettin Harzemşah’ı bugün bile yaşlı Dersim’lilerden dinlemek olasıdır. Celalettin Harzemşah’ın bir Şafi Kürt tarafından nasıl öldürüldüğünü ve o’nun mezarının bugün Tunceli’nin Munzur Baba ile birlikte en çok ziyaret edilen mekân olan Sultan Baba yadaDüzgün Baba (Tujik Baba) olduğunu yaşlı Tunceliler torunlarına anlatmaya devam ederler.

    Dersim’in Mogol hakimiyetini, İlhanlı hakimiyetini, Timur’lu zamanları, Karakoyunlu Hükümdarının yönetimindeki Erzincan, Erzurum veDersimi saymazsak tarihten önemli bir sayfa eksik kalır. Çaldıran’da Safevi Türkmen Şahı Şah İsmail’e yardım eden birçok Türkmen boyunu Osmanlı cezalandırınca kendilerini Dersim dağlarında bulurlar.

    Tarihçilerin tesbitlerine göre bazı Türkmen Aşiretleri bu tarihten sonra Türkçeyi veTürklüğü unuturlar ama daha sıkıca Aleviliğe sarılırlar.

    Bazı kaynaklar Dersim bölgesinin 1506 da Osmanlı hakimiyetine geçtiği belirtilsede belirtilen tarihin 1514 olma olasılığı daha yüksektir. Osmanlı bu yıllara dek Dersim’e girememiştir. Erzincan ve havalisi Valisi Nur AliBey’i Safevi Devleti göndermektedir. Osmanlı Veziri, Bıyıklı Mehmet Paşa Nur Ali Halife’yi Cemişgezek bölgesinden çıkarmak ister. Ama ondan önce Pir Hüseyin Bey bu işi gerçekleştirir.

    Tarihçi Bilal Aksoy, Dersim Tarihi kitabında “Bölgede Osmanlı hakimiyetinin tesis edilmesinden sonrada, aşiretler arası mücadelenin bütün Osmanlı tarihi boyunca devam ettiği görülmektedir;” diyor.

    Pir Hüseyin Bey’in vefatından sonra Dersim bölgesindeki durum yine karışmıştır. Osmanlı müdahale etmiştir. Dersim bölgesinin hakimiyeti sırası ile; Bayburt Sancağı’na, Diyarbakır Beylerbeyliği’ne, Erzurum Beylerbeyliği’ne bağlanmıştır. 1848 de Dersim, Sancak almaktan çıkmış, Hozat’tan idare edilen bir kaza olmuştur. Ama hakimiyet kurulamamıştır. Kitabımızdaki belgeler Dersim’in Diyarbakır’a bağlı olduğu döneme ilişkindir.

    1860’dan sonra Dersim’de sırasıyla, Şah Hüseyin, Gülabi, Mansur, Şeyh Süleyman gibi reisler idareden sorumlu olmuş. 1875’de Hüseyin Bey Pülümür’e, Gülabi Bey Mazgirt’e Kaymakam olmuş. Yani Tanzimat’la birlikte bölgede yönetime yöresel hakimlerden Ağa ve Şeyhler atanmıştır. Bu durum otoritesizliği devam ettirmiştir.

    Dersim’de devlet nüfuzu, 1880 de vilayet olunca kısmi olarak sağlanmış. Ancak “geliri giderine yetmediği için” 1888 de “İrade-i Şahane” ile tekrar sancak olmuştur. Elazığ’a bağlı olarak Osmanlı’nın sonuna kadar bu durum devam etmiştir.

    Kitaptaki belgelerde devletin maden işletilmesi ile başlayan bir dizi toplumsal olaya tanık olunuyor. Problemleri çözmek için sürdürülen yaklaşımda zaman zaman etnik ve müzhepsel farklarda devreye giriyor.

    Belgelerde; sıkca “Etrak” ve “Ekrat” kelimeleride geçiyor. Bu kavramlara açıklık getirmek gerekir. “Ekrat” kelimesi Osmanlı Arşiv belgelerinde “göçebe” manasında kullanılmaktadır. “Etrak” ise; “yerleşik” anlamında kullanılıyor. “Şöyleki ‘Boz Ulus Türkmanı’ derken, Boz Ulus Aşiretinin ‘yerleşik’ olanları, ‘Boz Ulus Ekradı’ derken de Boz Ulus Aşiretinin (göçebe) olanları kasdedilmektedir. Karakoyunlu Türkmanı, ‘Karakoyunlu Ekradı, CihanbeğlüTürkmanı, Cihanbeğlü Ekradı hep bu manada kullanılan terimler olup, bu aşiretlerin bir kısmının “Türk” bir kısmının ise ‘Kürt’ olduğuna dalalet etmez.” (Doç. Dr. İbrahim Yılmazçelik, Dersim Sancağı, S.8)

    Ekrat kelimesinin Kürt olarak anlamlandırmanın yanlış olduğunu bir başka araştırmacımız ise şöyle anlatıyor. “Araplar 7. yy.da ilk fetihler sırasında İran’da karşılaştıkları Kürt kavimleriniTürk’ün çoğulu olan “Ekrat” olarak tanımlamışlardır. Daha sonraki araştırmalar göstermiştirki, Araplar “Ekrat” kelimesini esas itibariyle ‘konar-göçer’ toplulukların tümü için kullanmışlardır.

    Osmanlılar da ekrat tanımlamasını ‘konar-göçer’ aşiretler için kullanmışlardır. Yavuz Selim zamanında tutulmaya başlanan tahrir defterlerinde ekrat tabiri Türk olduğu kesin olan bir çok konar-göçer Türk aşireti için kullanılmıştır. Sadece birkaç örnek olmak üzere konar-göçer Kılıçlı, Döğer, Avşar, İğirmidörtlü aşiretleri sayılabilir.” (Doç.Dr. Ali Tayyar Önder, Türkiye’nin Etnik Yapısı S. 136)

    Konu ile ilgili olarak yazar Baki Öz, “Ekrat Taifesi Osmanlıca’da konar-göçer, henüz konar-göçerliği bırakmamış, Kürtleşmiş Türk boylarının adıdır,” der. (Aleviler’in Etnik Kimliği, s. 143.)

    Dersim tarihi ile ilgili olarak bazı kesimler iddialı tezler savunurlar. Ama bu tezlerini orjinal belgeler ile desteklemekte aynı ısrarlı çabaları görmek olanaklı değil. Biz bu kitapta 1720-1850 yılları arasında yani yaklaşık 130 yıllık bir tarihsel dönemde Osmanlı ile bölge arasındaki orjinal yazışmaların bir kısmını yeni kuşaklara sunuyoruz. Dersim tarihi açısından önemli sayılabilecek belgeler sayılırlar. Dersim’in toplumsal tarihini anlamada ve tanımlamada önemli işlevlerinin olacağı yadsınmamalıdır.

    Belgeleri yorumlamayı okuyucuya bırakarak, adeta iğne ile kuyu kazarak bu dökümanları günışığına çıkaran değerli çevirmen Ahmet Hezarfen’e ne kadar teşekkür edilse azdır. Bu belgeleri yayınlayarak sizlere ulaştıran Etik Yayınları’nında Ahmet Hezarfen gibi tarihi bir hizmet yaptıklarını bilmem söylemeye gerek var mı? Saygı ve Sevgilerimle…



    Mart 2003 İstanbul





    Kaynak: http://www.karacaahmet.com/Content.ASPX/17/31934/osmanl%C4%B1-belgelerinde-dersim-tarihi



    Re: Osmanlı Belgelerinde Dersim Tarihi_Ahmet Hezarfen

    dersim -

    Ş.HASAN AŞİRETİ'NİN BÜYÜKLERİ İDAM, ÇOCUKLARI SÜRGÜN EDİLSİN




    http://img114.imageshack.us/img114/9053/65930381up4.jpg



    “ŞEYH HASAN AŞİRETİ’NİN BÜYÜKLERİ İDAM,

    ÇOCUKLARI SÜRGÜN EDİLSİN” DENEN

    ŞİKÂYET DİLEKÇESİ


    Yazı:

    Gurre Şevval 1138 (Haziran 1726) yıl Padişah 3. Ahmet dönemi, Sadrâzam: Nevşehirli İbrahim Paşa, İran’da yönetimde ise Nadir Şâh’tır. Bu yıl, “LÂLEDEVRİ”nin en görkemli lâle sevgisi dönemiydi, bir lâle soğanı 100 kuruş (hatta Mahbub-ı zaman lâ soğanının değeri 1000 altındı).

    O yıllar, (1722-1727) Osmanlı-İran savaşı sürüp gidiyordu.

    Kimden:

    Çarsancak (Akpazar) ilçesi ahalisinden 31 kişinin imzalayıp birlikte sundukları dilekçe.

    Kime:

    Divân-ı Hümâyûn’a

    Konu:

    Çarsancak ilçesi ahalisi Divân-ı Hümâyûn’a sundukları toplu dilekçelerinde: O yörede bulunan ŞEYH HASANLI Aşireti’nin eşkiya ve kızılbaş oldukları, bunlardan can ve mal güvenliklerinin kalmadığı, üzerlerine gelen devlet güçlerinin bile onlarla başedemedikleri, Erzurum ve Diyarbekir illeri valileri askeri güçleri bunların hakkından gelmeleri, ferman ve mahkeme kararlarını tanımayan devlet yetkililerine karşı gelen daha önce bu gibi aşiretlere uygulandığı gibi, ileri gelenlerini idam, çoluk çocuğunu da genel sürgün etmeleri istenmektedir.



    BELGENİN ÇEVİRİSİ

    Atabe-i aliyye-i adâlet ünvân ve südde-i seniyye-i saadet nişânü-l-âzâl-i âliyyen ilâ yevmü-l- aşr ve-l-mîzân-ı türûbına;

    Çarsancak (Akpazar) kazâlarının mahzarıyle (toplu dilekçe) arz-ıhâleri budır ki: ŞEYH HASANLI EKRÂDI(1) eşkiyası envâ’-ı şekavetiyle (çeşitli hırsızlık) tuğyân ve isyân (azarak başkaldırma) üzere ol etraf eyâletler arz idüb (dilekçe sunma) Fermân-ı âlî ile mübâşir ta’y buyurulan Saadetlü âmme-i nâsa (tüm insanlara) merhametlü Sadrâzam velyü-n-niam Efendimiz hazretlerinin yeğeni kıdvetü-l-emsâl ve-l-ekârim (akrabaları arasında pek onurlu ve cömert) el-Hâc İBRAHİMBEY Hazretleri ser-asker ta’yînolunan RİŞVANOĞLUÖMERBEY’e gelüb yedinde (elinde) olan Fermân-ı celilü-ş şânı teblîğ ve feth-i kıraat (açıp okuma) ve mezmûnı münifi (içeriği) ma’lûm olub me’mur olan kimesnelere sûret-i fermân tarîr (yazılıp) olub gönderildikde RİŞVANOĞLUÖMERBEĞ dahi Malatya’dan kendi taraflarından iki bin mikdarı asker ile gelüb Çarsancak kazasına dahil oldıkda bunlar dahi cümlemiz bin kadar asker ile vardukda ve ŞAH SUVAROĞLU dahi bir mikdar adam ile gelüb ve PALU Beği dahi yüz kadar at ile gelüb iki gece meks (kalıp) idüb “Ben cenge döğüşmeye geledim” de firhar idüb giri gitdi ve DİYARBEKİR paşası mütesellimin (tahsildar) gönderilüb ve Bey hazretleri tarafından giden çukadarı (kapıcı) DİYARBEKİR bunda (yakınında) soyub uryan (çıplak) dönüb geldükde ve KIĞI voyvodası (iltizam vergisi toplayan) sûret-i emr-i âlî (yüce emir-ferman) gönderildikde gelmedüğinden maâdâ istimâ’ (işitildi) olındı ki ekrâd eşkiyasından bir mikdar mal alub gelmedi ve KEMAH dahi fermanda memur olmağla iki def’a kendülerine çukadar ile ferman sureti vardukda SAGIROĞLUİBRAHİMmarîz ve alîl (sakat ve hasta) saç ve sakalı dökülüb gözleri a’mâ olub gelmiye iktidarı olmayub karındaşı Halil ve oğulları itas fermân idüb gelmediler ve mezkûr SAĞIROĞLU İBRAHİM KEMAH kasabası cümle ihâlisi içinde bi-l-ittifak cevap itmiş: “Benim kardaşım Halil cümle Ekrad eşkiyasını KEMAH tarafına getürüb Ekrâd eşkiyasına muîn (yardımcı ve yatakdır ve cümlesi yanında ve kavlinde “deyû takrîr (konuşma) eylemişdir ve sair itâat-ı emri âlî idenleriyle eşkıyây-ı emzbûrlar (sözü edilen eşkiya) sakin oldukları mahalle karîb (yakın) OVACIK nâm mahalle varub eşkıyây-ı mezkûre suret-i ferman ve taraf-ı şer’-i şerîf (mahkenden mürâsele (resmi kaldı mektubu) ve ser-askerden re’y kâğıdı gönderilüp üç def’a göndürildikde itâat itmeyüb giden adamı katl idü bütün kalkul KEMAH toprağına SAĞIROĞLU HALİL’in yanına varub RİŞVANOĞLU’nun bir miktar adamları mezbûr eşkiyalar ki akablarınca (arkalarından) varub KEMAH tarafına vardıklarında eşkiyalar RİŞVANOĞLU’nun bir miktar adamını katl idüp askere haber geldükde umûmen asker cem’ olub KEMAH toprağına üzerlerine vadıklarında müceddeden ferman sureti göndürildükte ber-vechile itâat-ı ferman itmeyüb KIZILBAŞ-I BED- MAAŞ (davranışları kötü Kızılbaşlar) oldukları aslâ şübhe kalmadı ve üzerlerine varıldıkda cenge ve cidale (savaşa sürû’ (kalkışma) idüb ol şakiler bozulub münhezim olmak (bozguna uğramak) üzere iken SAĞIROĞLU HALİL’in dört beşyüz kadar adamı Meyvan Uşağı ve Gülâbi Uşağı nâmân (adlı) meşhur kuttâi-t-tarîk (yolkesen soyguncu ve muzîri-n-nâs (insanlara zararcılar) ile Ekrâd imdâdına gelüb iki gün ceng ü cidal (savaş) den sonra askerimizi bozub ÖMERBEL ve Çarsancak (Akpazar) askerinin iki yüz kırk bin nefer adamlarımızı idüb âlât-ı ceng (silâhlar) ve at ve pusat (at takımı) ve kılınc ve tür ve raht (yol eşyası) ve silâh ve cümle eşyaların zabt idüb bu şakillere muîn (yardımcı) olan SAĞIROĞLUHALİLve KARINDAŞI OĞLULARI ve KIĞI VOYVODASI kaç kimesneler ki başlarını kesmedikçe ol KIZILBAŞ ŞAKİLER’in haklarından gelinmez ve-l-hâsıl eşkiyay-ı mezbûrların (yukarıda adı geçen eşkiya) mûînleri (yardımcıları) olub sahib çıkub himâye idenler ki vecharzdan (yer yüzünden) vücudları ref’ (kaldırma) olub eşkıyây-ı mezbûrl’ın üzerine ERZURUM MÜTESSELLİMİ eyaletiyle ve DİYARBEKİR MÜTESELLİMİ eyletiyle üzerlerine gelüb bundan akdem (önce) şekavet ile meşhûr KOKOÇUŞAĞIgibi ve KREŞORLU eşkiyaları gibi nefy-i âmm (genel sügün) ile katl olınub ıyâlleri nefy-i ebedî (ÇOLUKÇOCUĞUNBİR DAHA DÖNMEMEK ÜZERE SÜRGÜN EDİLMELERİ) olmadukça ÇARSANCAK (Akpazar) EYÜZİCAN (ve etraf kazalarda şenlik kalmayub harâbe (yıkıntı) ve reâya (gayri müslim) fukarası perakende ve perişan olacağı emr-i muhakkaktır ve mezkûşakiller dahi şer’a (şeriata) ve fermana itâat itmeyüb ve iskânı kabul eylemek emr-i muhâldir (gerçekleştirmesi olanaksız emri) ve bu def’a askerlerin inhizâmına (bozulması) ÖMERBEĞ’in gurûriyeti sebebiyle olub fukaranın ahvali diğer gûn (bozuk) olmağla fukara kullarına merhamet ümidiyle veki’-i hâl alâ vuku’a birle pâd-şâhî a’lâya i’lâm olındı. Baki emr ü ferman der-adlindir. Tahrîren fî gurre şeyhr-i Şevvalü-l-mükerrem fi sene 1138



    BENDE-i BENDE- İ BENDE-İ BENDE-İ BENDE-İ BENDE-İ

    Ahmed el-Hâc Ömer Mustafa Hamzar Halil Ebu-l-Hayr

    MÜHÜR MÜHÜR MÜHÜR MÜHÜR MÜHÜR MÜHÜR



    BENDE-İ BENDE-İ BENDE-İ BENDE-İ BENDE-İ BENDE-İ

    EL-Hac Osman Osman Hasan Hüseyin Ömer Süleyman

    MÜHÜR MÜHÜR MÜHÜR MÜHÜR MÜHÜR MÜHÜR



    BENDE-İ BENDE-İ BENDE-İ BENDE-İ BENDE-İ

    Ahmed Mehmed Ali Mustafa Ahmed

    MÜHÜR MÜHÜR MÜHÜR MÜHÜR MÜHÜR



    BENDE-İ BENDE-İ BENDE-İ BENDE-İ BENDE-İ

    Ebu-l-Hayr Veli Hüseyin Osman Süleyman

    MÜHÜR MÜHÜR MÜHÜR MÜHÜR MÜHÜR



    BENDE-İ BENDE-İ BENDE-İ BENDE-İ BENDE-İ

    Ebu Bekir Mehmed İsmail Halil Bekir

    MÜHÜR MÜHÜR MÜHÜR MÜHÜR MÜHÜR



    BENDE-İ BENDE-İ BENDE-İ

    Hüseyin Abdullah Hasan

    MÜHÜR MÜHÜR MÜHÜR

    Belge:

    BOA – Cevdet Dahiliye, No 14257




    http://www.karacaahmet.com/Content.ASPX/17/32145/şeyh-hasan-aşireti-nin-büyükleri-idam--çocukları-sürgün-edilsin-denen-şikayet-dilekçesi



    Re: Osmanlı Belgelerinde Dersim Tarihi_Ahmet Hezarfen

    dersim -

    18.YY ORTALARINDA KEBAN MADENİ İÇİN AŞİRETLER ARASINDA KAVGA



    http://img397.imageshack.us/img397/1581/14cs9.jpg




    18. YY ORTALARINDA KEBAN MADENİ İÇİN AŞİRETLER ARASINDA KAVGALAR

    (ÖLÜ VEYA DİRİ ELE GEÇİRİLMESİ)



    Yazı:

    8 Zî-l-hicce 1140 (Temmuz 1728) yılı, Padişah 3. Ahmet dönemi, Sadrâzam: Nevşehirli İbrahim Paşa, İran’da da Yönetimde Nadir Şâh vardır. Avusturya ve Venedikliler’le yapılan Pasarofça Antlaşmasından (21 Haziran 1718) sonra İran savaşı bir tarafa bırakılır. Ggenellikle ülkede barış ve rahatlatıcı bir dönem vardır. Padişah ve yakınları bu dönemi zevk ve eğlence haline getirdi, sonradan tarihçiler buna “LÂLE DEVRİ” dediler. Dönemin şairi Nedirin sevgilisine: “Biraz bağa gel, bülbül dinle, gül seyret, açıl cânâ, ki, Sen henüz açılmamış bir gonçe-i... diye seslenir, bu eğlencelere, coşku üstüne coşku katarken ülkemizde İstanbul’dan uzak Anadolu ve Rumeli insanları yaşam savaşı veriyordu. Gerçi o yıllar yararlı işler de yapılırdı: 1727’de İbrahim Müteferrika tarafından ilk defaMATBAAaçıldı.

    O yıllar, (1727-1736) Osmanlı - İran savaşı oldu, 1728’den sonra Türk kuvvetleri 3 Ağustos 1729’da Tebriz’le Sufiyan arasındaki Süheylân’da İranlılara yenildi.

    Kimden:

    Padişah 3. Ahmet’ten

    Kime:

    Eğin (Kemaliye) Kadısı’na HÜKÜM,

    Konu:

    Eğin (Kemaliye) ilçesi dağlık bölgede bulunduğundan diğer ilçelere bakarak geliri az, ahalisi geçim sıkıntısı çektiği, bu ilçeden sürekli ulaklar hele ma’denciler Keban’a gidip gelirken Eğin’e mutlaka uğramaktadır, bu nedenle buraya bir MENZİL oluşturup işletilmesi çok yerinde olacağı gibi ahalisine de geçim sağlayacağı...



    I. BELGENİN ÇEVİRİSİ

    Eğin (Kemaliye) Kadısı’na HÜKÜMKİ,

    Kaza-i mezbûre (yukarıda adı geçen) Kadısı Mevlâna Hüseyin zîde faluhu (erdemi artsın) dîvân-ı hümâyûnıma arz gönderüb kazâ-i mezbûr ahalileri meclis-i şer’a (mahkemeye) varub “Kazamız sengistan (dağlık) mahalde oldığından maadâ sair kazâ misillü (gibi) karyesi (köyü) olmayub iki üç seneden berû şark sefiri (İran savaşı) vuku’undan gayri kazamızda zuhur iden Keban ma’deni takrîbiyle (nedeniyle) lâ-yenkati’ (ardı kesilmeksizin) ulaklar (Devlet tarafından biryerde bir yere yollanan hızlı haberciler) mürûr u ubûr (gelip geçip) idüb ziyade usret (zahmet) çekilmemekle kasabamıza taraf-ı mîriden (silik) olub istid’ây-ı inâyet (iyilik isteme) eylediklerini arz ve i’lâm eyledü ki, hazîne-i âmire mümtâz (diğerlerinden farklı) olan mevkufâtta (her hangi harcama ve ödenekten artarak devlet hazinesine geçen para) defterlerine (silik) kasaba-i mezbûrede taraf-i mirîden muayyen menzil (or ve kervanın konakladığı yer) olmayub kadîm (silik) hâlâ muayyen menzil olmayan kazâlara umûr-ı mühimme ile (önemli işler) giden vâki’ oldukları te’hîr ü mekslerine (gecikme, oyalanma) bâıs olmamak içün in’âm-ı menzi (menzil meydana getirme) fermanları olduğı halde dahi yine ferman üzer saat başına onar sağ akçe (ayarı ve ağırlığı doğru, hilesiz) acretleri verilmek menzil bargirleri (at) tedarik idüb virmeleri içün emr-i şerîf virilü gelmekle umûr-ı mühimme (önemli işler) ile gelür gider ulaklara ücreti ile bargir virilüb bundan maâdâ kendü umurları içün gelüb gidenlere min-ba’d (bundan sonra) bargir virilmemek üzere emr-i şerif virildü ki, mestûr-ı mukayyed (yazılmış) bulunmağın imdi derkenarı mûcibce HÜKÜM deyû fermân-ı âlî tarafımızdan meşrûtiyle emr-i şerif yazılmağa tezkere virildi.

    Fî 8 Zî-l-hicce 1140 (Temmuz 1728) yılı

    (MÜHÜR - es-Seyyid Mehmed) yazılmışdır

    Belge:

    BOA – A.E. Dahiliye No 3120



    2. BELGENİN ÇEVİRİSİ:

    Yazı:

    5 Rebiyü-l-evvel 1176 (Eylül 1762) yılı, Padişah 3. Mustafa dönemi, Sadrâzama KocaRagıp Paşa’dır. 3. Mustafa’nın saltanatının ilk beş yılı bilgin ve şair bir kişi olan KocaRagıp Paşa’nın sadrâzamlığı sayesinde barış ve sükün içinde geçti, O’nun ölümünden sonra Ruslar’la yapılan savaçların çoğu kaybedildi.

    Kimden:

    Keban Ma’den Emîni Hacı Hasan Ağa’nın Raporu

    Kime:

    Dîvân-ı Hümâyûn’a

    Konu:

    Keban Ma’deni yöresinde bulunan HERDİ Aşireti (Diyarbakır ve Musul illerinde yaşarlar) eşkiyasından el-Hâc Mehmed ma’dende çalışanlara ve yöre halisine soygunculuk yaparak zarar verdiği, bunun iyilikle yola getirip kötülük yapmasına engel olunması buyurulmaktadır.



    2. BELGENİN ÇEVİRİSİ

    Keban Madeni Emini Hâcı Hasan Ağa: ma’den işletmesine ve madende çalışanlara soygunculuk yapıp zarar veren Herdi Aşireti (Diyarbekir resinde yaşayan) eşkiyasından El-Hâc Mehmed’in iyilikle yola getirilip kötülük ve yağmacılığına engel olunması için İrade-i Seniyye (Padişah emri) olduğu, bu hususta her yöntemin uygulandığı halde yukarıda adı geçen eşkiyanın bir türlü yola gelmediği gibi işi azıtarak çevreye zarar verdiği, kendi aşiretinden HacıHamzayı öldürüp haksız yere suçsuz insanı öldürerek mallarını yağma ettiği, bu eşkiyanın iyilikle yola gelmiyeceği, bunun ölü veya diri ele geçirilmesi için bölgede âsayişin sağlanması için Sivas valisine, Malatya mütesellimi (kaymakam Arabkir Voyvodasına, İrade-yi Seniyye (Padişah emri) verilmesi istemektedir. Bunun üzerine Dîvân-ı Mümâyûn’dan:

    EMİN MUMAİLEYHİN TAHRİRİ ÜZERE ŞAKİY-İ MEZBURUN Bİ-BEYİ HALHAS VE MEYYİTEN AHZI İÇÜN MÜŞHÂR MÛMÂİLEYHİME HİTÂBEN EMR-İ ŞERİF TAHRİRİ IMAZIBUYURULDI. Buyurularak eşkiyanın ölü veya diri yakalanması yukarıda adı geçen ilgililere yazıyla bildirilmektedir.




    http://www.karacaahmet.com/Content.ASPX/17/32146/18-yy-ortalarında-keban-madeni-için-aşiretler-arasında-kavgalar



    Re: Osmanlı Belgelerinde Dersim Tarihi_Ahmet Hezarfen

    dersim -

    EĞİNLİ OSMAN ve YANDAŞLARINI TUTUKLATTIRARAK YARGILATMASI



    http://img397.imageshack.us/img397/3271/20ru1.jpg



    http://img397.imageshack.us/img397/9093/21yi4.jpg



    KEBAN MA’DEN EMİNİ’NİN ZORBA BESNİ

    MÜTESELLİMİ EĞİNLİ OSMAN ve

    YANDAŞLARINI

    TUTUKLATTIRARAK YARGILATMASI



    Yazı:

    Evasıt-ı (11-26) Cemaziye-l-âhir 1142 (Aralık 1726) yılı, Padişah, O yıl, İran hükümdarı Nadir Şâh tarafından MustafaPaşa emrindeki Osmanlı kuvvetleri Tebriz ile Sufiyan arasındaki Süheylân’da 3 Ağustos’ta yenildiler.

    Lâle Devri: 1718-1730 yılları arasındadır. 3. Ahmet bundan 9 ay sonra Patrona Halil’in isyanı sonucu tahttan indirildi.

    Kimden:

    Padişah’tan - Hatt-ı Hümâyûn

    Kime:

    Ve (boşbırakılmış) Kadısı’na ve KEBAN MA’DENİEmini Sa’dullah ve MALATYA sancağı Mütesselimi ve A’ya vilâyet zîde kadrühüm (i’tibarları artsın) HÜKÜM

    Konu:

    Besni ilçesi ahalisi toplu olarak Dîva’nı Hümâyûna sundukları dilekçelerinde Besni’de Mütesellim kaymakam olan Eğinli Osman yanına ünlü eşkiya ve birtakım soyguncuları toparlayıp kasabadaki müftü, müderris, bilgin ve ileri gelenleri tutuklayarak günlerce aç susuz tuttuğu, birçok kimselerden ceza olarak zorla para topladığı, yiyecek ekmeği olmayanlardan bile yüzer kuruş topladığı, bu zorbalığın önlenmesi istenmektedir.



    BELGENİN ÇEVİRİSİ:

    HATT-IHÜMÂYÛN: SÂHH

    MUCİBİNCE RAKK’YA (Suriye’de) İHZÂR VE RAKKA BEĞLERBEĞİSİ TA’YÎN OLUNAN MÜBAŞİR İBRAHİM MA’RİFETİYLE RAKKA’DA ŞER’LE GÖRÜLMESİ İÇÜN HÜKÜM BUYURULDU

    Ve (boşbırakılmış) kadısı’na ve KEBANMA’DENİ Emini SA’DULLAH veMALATYASancağı Mütesellimi (kaymakam) ve A’yan-ı Vilâyet zîde kadrühüme HÜKÜMKİ,

    Behesni (Besni-Adıyaman ilinde) Kazâsı ahalisi südde-i saadeti mahzar (birçok kişi tarafından sunulan dilekçe) gönderüb hâlâ Bahesni de mütesellim olan EĞİNLİOSMANREŞVANOĞLU Ömer Paşa’nın bölükbaşılarından olub kasabada PAŞALI OĞLU KÖR OSMAN ve BULGURUCU OĞLU DELİ İBRAHİM ve İBRAHİM ve FINDIK HALİL ve HALİL AĞA dimekle ma’rûf LEMBER OĞLU HÜSEYİN ve TAVRAHÂNOĞLUHALİL ve AHMETKAYA ve sair hevâlarına tabi’ sâbıka kal(a-bend ve iskân olunan (hapis ve başka yere yerleştirilmesi: CEVGİRİ ekrâdların başına cem’ idüb derûn-ı kasabadan müfti ve müderris ve sâir ulemâ ve sulehâ ve fukarânın beşyüz mikdarı habsidüb bir nice müddet aç ve susuz koduktan sonra bin yüz otuz (113 1717- padişah 3. Ahmet döneminden) senesinden berû kiminde bin guruş ve kiminde beş yüz guruş ve kiminde üç yüz guruş ve ba’z-ı nâna (yiyecek ekmek) muhtac olan fakirden yüz kuruş tecrîm (para cezası) idüb ve tarada olan fukara ve ahali ırzları üzerlerine varub malların yağma ırzların pây-mâl (çiğneme) idüb ve bundan maadâ ol muhîn-i fukara (yoksullara ihânet eden) ve muhil (hileci) ve mekkâr (düzenbez) ve mürt (rüşvetçi) ve gadar ve sâî bi-l-fesâd (ortalığı birbirine katan) ol haram-zade mezbûr OSMAN ba’z-ı eşirrây-ı (edepsizleri) tahrîk ve tasl (saldırtma) idüb fukaranın ırzını hetk (kirletme) ve hilâf-ı şer’a isnâd ile iftâ (şeriata aykırı feva ile) idüb her birin dürlü dürlü rencide ve şakı-i mezburların (yukarıda adları geçen eşkiyaların) taraflarında onlan haram-zâdeler kâh şer’ ile (mahkeme ile) kâh cebr (zorla üzere fukarânın taşra çıkanların katl (öldürüp) ve emvâl ve eşyaları ahz (alıp) idüb fukara bu kadar zarar ve zülme takat getürmeyüb bu âna gelinceye dekkin beşyüzden mütecaviz hâne sahibleri ıyâllerin (çocuğu) alub diyâr-ı hahire (başka yerlere) firâr itmeleriyle bu bâbda istidây-ı inâyet eyledikleri acilden derûn-ı mahzarda olan VOYVODA OSMAN ve sair mesthurü-l-İslâmi (adları yazılı) olanlar Sen ki, KEBAN Emini mûmâileyhsin mübâşir ta’yin olan (boş bırakılmış) a’rifetiyle ve MALATYA Mütesellimi ve a’yân ve ahali iânet (yardımı) ve itifaklar (birlik olmaları) ile ahz (yakalayıp zincire vurularak) ve KEBAN Ma’deni’ne ihzâr (mahkemeye çıkarma) ve Senin huzurında şer’le (yargılama) murâfaa (duruşma yapıp) ve sübût bulan (meydana çıkma) hukuk-ı fukara şer’le (mahkemeyle) tahsil ve eshabına red olındıkda mezburları keyfiyyetleri hakk ve adl üzere tafahhus (inceden inceye araştırma) ve istihbâr olınub nefs-i şekavette isrârları (direnmeleri) sâb ve zâhir olur ise ahz (yakalayıp zincire vurarak) habs ve mukaddemâ (önceleri) müteahhid oldukları tahsil ve ukubât-ı meşru’dan (kanuna göre vergi ve cezaları) gelen cezâları icrâ olınmak içün arz ve i’lâm olınmak bâbında ferman-ı âlî-şânım sâdır olmuştu deyu yazılmışdır.

    Fî Evasıt-ı (11-20) Cemaziye-l-âhir 1142 (Aralık 1729)

    Belge:

    BOA – Cevdet Zabtiye, No 1983



    http://www.karacaahmet.com/Content.ASPX/17/32147/keban-maden-emini-nin-zorla-besni-mütesellimi-eğinli-osman-ve-yandaşlarını-yargılaması

    ------------------------------------------------------------------------------------------------



    Re: Osmanlı Belgelerinde Dersim Tarihi_Ahmet Hezarfen

    dersim -

    DERSİM AŞİRETLERİ HAKKINDA ŞİKÂYETLER



    http://img114.imageshack.us/img114/1114/26dd5.jpg


    DERSİM AŞİRETLERİ HAKKINDA

    ŞİKÂYETLER





    Yazı:

    Evahir-i (1-10) Zi-l-hicce 1144 (Mayıs 1732) yıl Padişah 1. Mahmut dönemi, Sadrâzam: Hekimoğlu Ali Paşa’dır. Ali Paşa bir yıl önce(15 Eylül) İran Şâhı 1. Tahmasb’ı Kuzican’da mağdur ederek Hemedan, Tebriz ve Ürmiye’yi ele geçirdi. O yıl (16 Ocak) İranlılar ile Aras nehri kuzeyindeki toprakların Türklere bırakıdığına ilişkin barış antlaşması imzalandı.

    Kimden:

    Padişah’tan - HATT-IHÜMÂYÛN

    Kime:

    Harah Aşireti İhtiyarları’na HÜKÜM

    Konu:

    KEBANMADEN bölgesi voyvodası el-Hâc Osman Ağa padişaha sunduğu dilekçede bu yöredeki ŞEYH HASANLI ve DERSİM aşiretlerinin yöredeki ahaliye rahat vermedikleri, onların malına, canına musallat oldukları, bunların zarar ve ziyanlarının önüne geçilmesi istenmektedir. Bu yazıya ilişkin verilen ferman gereğince bölgenin asayişinin sağlanmasıyle el-Hâc Osman Ağa’nın oğlu Mustafa’nın görevlendirildiği, ona yardım edilmesi buyurulmaktadır.



    BELGENİN MEÂLİ

    HATT-IHÜMÂYÛN: SÂHH BUYURULDU

    Harah Aşireti İhtiyarları’na HÜKÜMKİ,

    Çarsancak (Akpazar) kazâsı sükkânından (oturanlar) KARAÇORLUELHÂCOSMAN südde-i saadetime (saraya) arz-ıhâl idüb kazâ-i mezbhurda vâki ŞEYH HASANLI ve DERSİMLİ (Dersimli) EŞKİYALARI öteden beri o havalinin ahali ve reâyâ ve sükkân (oturanlar) ve berâyasına (halk) musallat olub fukara ve zuâfânın (yoksullar) emval (malları) ve erzakların nehb garet (yağma, çapul) ve ehl-i ıyâllerin (çoluk çocuk) sirkat (çalmak) ve esîr itmek âdet-i müstemirreleri (sürekli yaptıkları) olmağla leyh ünehâr (gece gündüz) sevâkin (oturanlar ve ahalinin eşkıyây-ı mezbûrenin nizâmlarîyçün emr-i şerîfim sudûriyle (ferman verilme) temsiyetine (yoluna koyma) mübâşret oluncaya dek ol havâlinin ahali ve fükarâsını ve kendisinin ehl ve ıyalini tâife-i mezbûrenin (sözü edilen güruh) şerr ü mazarrat ve keyd ü mefsedetlerinden (zarar, ziyan hile ve kötülük) haf ve hırâset (koruma) içün mûmâ - ileyhin (el-Hâc Osman’ın) oğlu Mustafa ta’yîn ve sizler dahi ma’iyyetine me’mûr kılınmanız içün emr-i şerîfim sudûrı bâbında istid’ây-ı inâyet itmekle vech-i meşrûh (gereği) üzere oğlu merkum Mustafa bu husûsa ta’yîn ve sizler dahi def’-i mazarrat eşkiya (eşkiyanın zararlarını önlemek) hıfz ve hırâset-i sükkân (oraların korunması) ve reâyâ ve berâya ve ehl-i ve ıyâlinin vikayet (sahip çıkma) ve muhâfazasında vâki olan hidemâtda re’yin üzere amel ve hareket eylemeniz şartıyla maiyyetine me’mûr kılınmışsınızdır imdî iş bu emr-i şerîfim (boş bırakılmış) ile vusûlinde Siz ki, AŞİRET-İmezbu ihtiyarları mûmâ- İleyhimsiz zikr olunan eşkıyânın nizâmlaîyçün (yola getirme) sâdır olacak emr-i şerîfimle tanzîm-ı ahvâllerine mübaşeret (ile girişme) oluncaya dek ol havâlinin ahali ve reâya ve sükkân ve berâyası ve mûmâ-ileyh el-Hâc Osman’ın ehl ve ıyalini hıfz ve hırâset ile tâfe-i merkûme (Şeyh Hasanlı ve Dersimliler)nin melhûz (muhtemel) olan şer ve mazarratlarını ibâdüllah (Tanrının kulları) üzerinden def’ü memûr olan mezbûr Mustafa’nın Fermânım oldığı vechile maiyyetinde meva bulunub vâki’ olan hıdamâtda re’yin üzere amel ve hareket ve ıbâdullah şerü mazarrat ve keyd ü gezend-i (zarar ziyan, hile ve kötülük) eşkiyâda hıfz ve hırâsete ziyada ihtimâma ve dikkat ve bezl-i vüs ve kudret (güç takat) idüb lâkin bu takrîb ile fukarâ ve zuâfâ ve ahali ve reâyâ zerre kadar teâddî ve tecâvüz (düşmanlık saldırı) ve rencîde ve remîdeden (incitme ve korkutma) ziyade hazer ve mücânebet (sakınıp çekinme) eylemeniz babında Fermân-ı âlî-şanım sâdır olmuşdır BUYURULDU.

    Fî Evêil-i (-10)Zi-l-hicce 1144 (Mayıs 1732)



    SÂHH BUYURULDU

    Bir sureti: Mumâ-ileyh KARAÇORLUEL-HÂCOSMAN’ın oğlu MUSTAFA’nın vechmeşrûh (gereği gibi) üzere bu husûsa me’mûriyyeti içün.

    Belge:

    BOA – Cevdet Zabtiye No 1697



    2. BELGE

    Yazı:

    19 Şa’ban 1148 (Aralık 1735) yılı, Padişah 1. Mahmut dönemi, Sadrâzam: İsmail Paşa, İran’da Nadir Şâh’tır.

    O yıllar, Osmanlı- İran, Rusya ve Avusturyalılar’la savaş süre gitmektedir. 1. Mahmut döneminde Avrupa tarzında ordu yetiştirilimi başladı, Fransız dönmesi olan Ahmet Paşa (Kont dö Boneval) humracı ocağının ıslahına memur edildi, humbaracı erlerine düzenle gitim, harb oyunları yaptırdığı gibi topçu subaylarına matematik dersi vermiştir. Bu ileride kurulacak mühendishanelere temel oluşturdu.

    Kimden:

    Keban Ma’den Emini Osman’dan

    Kime:

    Divân-ı Hümâyûn’a

    Konu:

    Çarsancak (Akpazar) Voyvodası el-Hâc Osman Ağa ve oğulları KEBAN ma’denlerini işletenlere zorluk çıkardıkları şikâyeti üzere bunların Arberut’a sürgün edilmesi emir edilmişken Keban’da vekil Abdullah Efendi’nin girişimiyle maden fırınlarında yakılacak kömür ve odun tedarik etmeleri üzerine af edildikleri bildirilmektedir.



    BELGENİN ÇEVİRİSİ

    Keban madeni fırınlarında yakılmak için Çarsancak (Akpazar yöresindeki dağlardan odun kesilmesine o bölge voyvodası (iltizama verilen yerin vergilerini toplamakla görevli kişi) el-Hâc Osman ve oğulları tarafından engellendiği, bu nedenle sözü edilen madenler birkaç yıldır iletilmediği bu yüzden ma’denler muattal (kullanılmaz hale geldiği) devletin zarar ettiği, bunun için ma’den işlerini yönetenler bu olayı saraya şikâyet ettikeri, Divân-ı Hümâyûn tarafından verilen yüce emir (Ferman) gereğince el-Hâc Osmanile çoluk çocuğu hemen o yöreyi terk edip Herberut yerleşmesi buyurulmaktadır. 19 Şa’ban 1148 sene Der-i Devlet-i Mekîne Arz-ı Dâ-î Kemîne budır ki, (Hiç bir değeri olmayan ben kulunuzun dileğidir ki,)

    Sâbıka Çarsancak (Akpazar) Voyvodası KARAÇORLUOSMANAĞA ve OĞULLARI KEBAN MA’DENİ’nin cümle-i lâzimesi olan kömür tedarikinde ihmâl ve tekâsüli (ilgisizlik) sebebiyle bundan akdem kendü evlâd-i itbâ’ı ile Harberda ikamet içün Fermân olınub lâkin mûmâ-ileyh OSMANAĞA ve OĞULLARI yine hanelerinde ikamet ve KEBAN MA’DENİ’ne kömür tedarikinde hâb ve rahatı (uyku uyumayan) terkde ve rızây-ı hazreât-ı evliyây,ı naimî-i tahsîl-i (işbaşında olanları hoşnut etmek için) birle bezl-i makdûr (elden geldiği kadar) itmek üzere KEBAN’da vekilimiz ABDULLAH EFENDİ kulları dahi istiây-ı inâyet (iyilik isteyen) ricâ ider fi-l-hakika (gerçekten) merkum Osman Ağa ve oğulları hanelerinde oldukça dahi ziyade kömür tedarikinde sa’y ve takayyüdleri (gayretle cabalama) taraf-ı mîriye hayırlu olmağla merâhim-i aliyyelerinden mercûdır ki (siz merhametle Padişahtan dileriz mukaddem (önceleri) sâdır olan Fermân-ı âlî-şânın mahalli terkin (yeri değiştirilsin) ve kemâ fi-l-evvel (eskisi gibi) hânelerinde sâkin olub leü nehhar (gecegündüz)terk-i hâb ve rahat ile (uyku ve dinlence demeden KEBAN MA’DENİ’ne kömür tedarikinde ve nakli içün bezl-i iktidâr (güç yettiği kadar gayret gösterme) itmek şartiyle sebilleri tahliye (af edilmek içün Fermân-ı celîlü-ş-şân ihsân buyurulmak bâbında emr ü Fermân dergâh adâlet ünvânındır. SÂHH MÛCİBİNCE ŞURÛT–I MEZKÛREÜZEREESEBİLLERİLİYE OLINMAK İÇÜN HÜKÜM BENDE-İ BUYURULDU

    19. Ş. 1148 Keban Ma’den Emini Osman (İMZA)

    Belge:

    BOA – Cevdet Zabtiye, No 2739



    NOT:

    (X) DERSİM - Osmanlı İmparatorluğu DERSİM’i anlayamamış, ona lâyık olduğu önemi vermemiş ve bu yüzden medeniyet âlemine kapıları daima kapalı kalmıştır. Dolayısıyle de devlet otoritesi bu kapılardan içeriye girememiştir. Cahil halk derebeylerinin hakimiyeti altında fena yollara sürüklenmiştir. Yüzyıllarca bu şekilde yönetilen DERSİM devlet nüfuzunu biraz hisedince cebhe almıştır. Feridun Fazıl Tülbentçi “Vatan gazetesi Tunceli İlavesi, 18.2.1953, s. 11

    DERSİMLİ’ler kendilerini Ahmet Yesevî (1103-1166)nin torunları Horosandan geldiklerini söylerler. Yesevî’nin oğullarından Şeyh Hasan ve Şeyh Ali ailelerini alarak buraya gelmişlerdir.

    DERSİM’İN ÜNLÜ KİŞİLERİ: Diyab Ağa (Yıldırım) (1852-1932) Dersim Dersim 1. TBMM milletvekilidir. Kendisi Ferhat Uşağı Aşireti reîsi.

    Hasan Hayri Bey (1880-1925) TBMM Dersim mebusu Hozat Abbasoğlu Aşiret-i reîsi, süvari binbaşısı. Hozat Şeyh Hasanlı Aşireti reislerinden 1925’te Kürt isyanında idam edildi.

    Mustafa Zeki Saltuk (1881-1969) TBMM mebusu süvari yüzbaşısı Dersim Sarı Sultan evlâtlarından.

    Ramiz Tan (1884-1928) ilk TBMM Dersim milletvekili Kara Halli Aşireti reîsi. Dersim’de Türk boylarından: Yıva, Ağaçeri, Çavundur, Döğer Çepni, Eymirler vardır. “Milliyet gazetesi Türkiye İller Ansiklopedisi.”



    http://www.karacaahmet.com/Content.ASPX/17/32148/dersim-aşiretleri-hakkında
    --------------------------------------------------------------------------------





    Re: Osmanlı Belgelerinde Dersim Tarihi_Ahmet Hezarfen

    dersim -

    DERSİM ŞEYH HASAN AŞİRETİ'NİN İDAM EDİLMESİ


    http://img53.imageshack.us/img53/6653/34ci4.jpg
    http://img53.imageshack.us/img53/2963/35yl5.jpg
    http://img53.imageshack.us/img53/1158/36cp1.jpg



    RAFİZİ MEZHEBİNDEN OLAN DERSİM ŞEYH HASAN AŞİRETİ’NİN İDAM EDİLMESİ



    Yazı:

    Evasıt-ı (10-20) Rebiyü-l -ahîr sene 1146 (Eylül 1733), Padişah 1. Mahmut dönemi, Sadrâzam: Hekimoğlu Ali Paşa İran’da Yönetimde Nasreddin Şah’tır.

    O yıl, Venedikliler’le Pasarofça Barışı’nın bazı maddeleri yenilendi, Bağdad’ı kuşatan Nadir Şah’ı Topal Osman Paşa kesin yenilgiye uğratarak şehri kurtardı.

    Padişah 1. Mahmut, sürekli Güney Kafkasya ve Azerbaycan’ın alınıp buraların yerleşik Türk yönetiminde kalmasını istiyordu.

    Kimden:

    Padişah’tan

    Kime:

    Diyarbekir Valisi’ne HÜKÜM

    Konu:

    Elazığ-Çarsancak (Akpazar) yöresi Dersim veŞeyh Hasanlı taifesi inanç bakımından İran’daki Şîa mehebindekilere benzedikleri, kendi inancında olmayan yöredek ahaliye saldırarak ellerinde olan nesi varsa yağma ettikleri bazı kişileri de öldürdüklerinden, şeyhülislâm bunların idam edilmelerine ilişkin fetva verdiği bunların hakkında gelmesi için Diyarbekir ilinde olan yöneticilere emir verilmek.



    BELGENİNMEÂLİ

    HATT-IHÜMÂYÛN SÂHH BUYURULDU

    DİYARBEKİR VALİSİ’NE HÜKÜM Kİ,

    Çarsancak ve Kıği taraflarında sâkin (oturan) eşkiyay-ı bed-nihâddan (aslı bozuk) Dersimlü ve Şeyhhasanlu râfızîyü-l-mezheb (Haz. Ebu Bekir ve Ömer’in halifeliğini kabul etmiyenler) olduklarından ifk-i (iftira) Sıddıka Bint-i Sıddık (Hz. Aişe’ye) iftira etmek) ve sebb-i şeyhayn (Haz. Ebu Bekir ve Ömer’in halifeliğin kabul etmeyen) ve ba’z-ı eshâb-ı güzîn (Haz. Muhammed’in yakınlarına sövdükleri) idüb ve bunın emsâli küfri mûcib revâfız-ı Acem (İran Şîa mezhebinden) oldıklarını itikadâtı (inanç) ile mu’tekid (inanan) ve nisvanları (kadınları) dahi zikr olınan i’tikadât-ı batıla (sapık inançlı) ile mu’tekadât (inanılan hususlar) olub ve ehl-i islâmdan nice kimselerin ıyâllerini (kadınlar) ahz (yakalayıp) ve es üzere râfız-ı Acem’e (sapık inançlı İranlılar’a) virüb ke ve nehb-i emvâl-i müslimîn (müslümanların mallarını çalma) müstemirreleri (sürekli yaptıkları) olmağla ohavâliler aha mal ve can ve ıyhal ve nisvânlarından (çoluk çocuk, kadınlar ile emn (güvenli olarak) ve rahatları kalmayub eşkıyây-ı me (yukarıda sözü edilen Dersimlü ve Şeyh Hasanlu) ibadulerine tasallut ve istîlâları (sataşıp, bir yeri güç kullanarak çirme) müzdâd (çoğalma) olduğı mukaddemâ (önceden) der-devlet (padişaha) ihbâr olındıkda husûs-ı mezbûr (yukarıda sözü edi a’lemü-l-ulêmâ mütebahhirîn (bilginlerin en geniş bilgilisi) efdâllâi-l -müteverri’în (erdemlilerin en erdemlisi, dinin şeylere sımsıkı bağlı) bahr-ı zehhâr (coşkun deniz gibi) ulûm-ı (çeşitli bilimler) ve yenbû ‘u-l-enhâr-i (birçok bilgi kaynağı sorunları çözen) ve fetvâ ve Habis-i libâs-ı verâ’ü takvâ hâlâ Şeyhü-l-islâm ve müfti-l-enâm (şeyhislâm) olan Mevlâr HAYRAHMED idâme Allahü teâlâ fazâiluhûdan (Tanrı erdemini artırsın)istiftâ’ (fevâ isteme) olındıkda: “Sebb-i Şey Ebu Bekir ve Ömer’i halife tanımayan) ve onlara küfür edenler) ber-vechile halâs (hiç bir surette kurtuluş) olmayub bila-âmKATLOLUNURLAR” deyû iftâ (vetvâ verme) itmeleriyle mevlânâ rün-ileyhin (yukarıda adı geçen Şeyhülislâm) fetvây-ı şerîfe cibince tavâif-i merkûmenin şer’an haklarında iktizâ iden ahkâm-ı şer’iyyenin (şeriata göre) tertîb ve uygulanarak) melanet ve fezaâtlarından (hakaret ve edepsizlik (yöre) ve ve ibâdın (insanların) te’mîn ve irâhası (güvenli hatları) içün bundan akdem evâmir-i şerîfemle ol taraf ve havâllan vülât (valiler) ve hükkâm (yargıçlar) ve zâbitân ve sâirref sudûr bulan evâmir-i şerîfemle (fermanlar) me’mûr ta’yînler iken Şark Seferleri 1731’de başlayan Osmanlı-İran savaş takrîbi (yaklaşması) ile te’dîb güşmalleri (kulaklarını çalmak) sâikına ta’vîk (geçikme) ve te’hîrde kalmağla eşkı merkume itdikleri fazahâtın (edepsizliğin) cezâsını bulmadıklarından tekrâr şimdi cibiliyet-i habis-i âlûdlarından (yaradılışlarında bulunan) olan şekavet ve melanetlerin îka’a (hırsızlıkve hainlik yapmaya) tasaddi (kalkışma) ve Çarsancak (Akpazar) nevâhisinden (bucak) Şakakı () nâhiyesin vakt-ı zuhr (öğle zamanı) da zikr olan şakilerden altı yüz nefer eşkiya basub on bir nefer adamı ve on yedi nefer adamı mecrûh ve nice sıbyanı (çocukları) atları ayak altında helâk ve ahali-i nahiyenin bi-l-cümle nukuh (parası) ve emlâk ve eşya ve haliyyisâ (kadınları) ve on bir bin yedi yüz aded koyun ve keçilerin ve üç yüz otuz re’s (baş) katır ve iki yüz elli re’s beygir ve yüz otuz merkeb ve altı yüz elli karasığır ve sâir mameleklerin (nesi varsa) nehb-i garet (yağma edip çalma) eylediklerinden ma-adâMazgirt kasabası kurbında (yakınında) vâki’ (bulunan) Haran nâm karyeyi dahi basub beş nefer adamı katl ve altı adamı dahi meruh (yaralama) ve mâ-meleklerin (neleri varsa) bi-l-cümle ihtilâs (kapıp kaçma) ve intihabât (yağma talan etme) ve bu gûne teaddî ve fesâdlarından (düşmanlık ve kötülüklerinden) ekser ahali perâkende ve perişan (öte beriye dağılma) ve bakilerinin dahi ber-vechile temekkün (yaklaşma) ve istikrâra (iyice bir yere yerleşme) mecalları kalmadığı nümâyân (belli olma)oldığın Çemişgezek Kadısı Seyyid Ahmet ve Sağman’ın Kadısı el Hâc Ömer ve Mazgird Nâibi Seyyid Hüseyin ve Pertek Nâibi Seyyid Ahmet zîde fazluhum (erdemleri artsın) başka başka arzitmeleriyle eşkiyây-ı sâlifü-l-beyânın bundan böyle kat’a (kesinlikle âmân ve zaman virilmeksizin umûmen ahz ü istîsâlleri (yakalayıp tepelemeleri) farîza-i uhde-i dîn ve devlet (üzerinde Tanrı’nın buyruğu olduğu) ve vâcibe-i zimmet-i saltanat-ı ebed-müddetimden (sonu olmayan hükümdarlığın üzerinde yapılması vacip derecesinde gerekli) olub muktezây-ı şer’i kavîm (güçlü şeriat gereği) ve levâzım-ı kıstâs-ı müstakim (ölçülü hak yol) üzere cezây-ı mâ- yılıklarının (uygun) icrâ ve tertibi aksây-ı murâr-ı hümâyûn- hüsrev-ânem (bunların cezalandırımalarını son derece arzu etmekteyim) olduğu ecilden bu emr-i mühim -idiniyyenin sizinle haberleşüb re’y-i rezîn (ihtiyatlı) üzere amel ve harekete kıyâma mübâderet (işe girişme) itmen içün Palu ve Eğin (Kemaliye) Hâkimleri ve Kiği ve Kuzcan () Beğleri dâme izzihi (büyüklükleri devam etsin) ve Çarsancak (Akpazar) Voyvodası Osman ve Kâhli (Kâhta) Sağıroğlu ve Kuruçaylı Şehsüvâr Oğlu ve Kâhi (Kâhta) voyvodası zîde kadrühüm (Onuru çoğalsın) kapuları (yanında hizmet edenler) halkı ile maiyyetine me’mûruvillen ve Çarsancak (Akpazar) ve Kâh (Kâhta) ve Kuruçay’ın (Ilıç) darb ve harbe kadi (vuruşma ve savaşma) il erleri ve Çihanbeğlü Mîr Aşireti halkı ile ma’iyyetine me’mûr ve bi emr-i müteattimin (zorunlu emir) itmâm ve esından (emri yerine getirmek) matlûb-ı hümâyûnım (padişahın isteği) olmağın imdi işbu Emr-i şerîfim (ferman) (boş bırakılmış) ile ve sûlinde (ulaşınca) Sen ki, Vizîr-i Müşharün-ileyhsin (Diyarbekir Valisi) mûmâ-ileyhim (yukarıda adları geçen yöneticiler) haberleşüb bir vat-i saat ta’yîn ve muayyen olan vakitde ale-l-gafle (bir dalgınlı getirerek) üzerlerine iki tarafdan varılmak iktizâ ider bu vechile mübşeret olınmak işi görilür ise o vechile hareket iderek eşkıyây-ı merkumenin (Dersimlü ve Şeyh Hhasanlı’lar) her ne mahalde bulunurlar ise ale-l-ittifak (hep birlikte) üzerlerine varub eğer muhârebeye tesaddî (kalkışırlarsa) liderlerse siz dahi muhârebe ve mukatele ile mukaddem (önceden) virilen fetvây-ı şerîfe mûcibinde haklarında şer’le (mahkeme lâzım gelen ahkâm-ı şer’iyyeyi (İslâm hukukı üzere) tertîb ve icrâ veşerr ü mazarratların bilâd ve ibâd (yöre ve insanlar) üzerinden def’ ve ref’e (sapık inançlı) (kaldırma) saly-ı mâlâ - (okunamadı) eyliyesin tâife-i merkume rave ilhhad üzere mahbûl bağlı bir kavm-ı leîm (aşağılık insan topluluğu oldıkları vâzıh ve zâhir (apaçık meydanda) olub bunların şer’an İ’dâmları lâzım geldüğine mukaddemâ (önce) fevây-ı şerîfe virildiğinden başka katl-i nüfus (insan öldürme) nehb-i emvâl (mal çalma, yağma etme ile sâ’î bi-l-fesâd (ortalığı birbirine katan) ve muzır-ı ibâd (insanlara zararlı) oldıkları dahi âşikâr ve bâhir (meydanda) olub vücûhle istîsâlleri (kökünü kurutma) lâzım gelmekle kahr ve tedmîrleri (yol edip tepeleme) mesûbât-ı dünyeviyye-i ve uhreviyyesi müstelzim (tarafı tarafından verilen mükâfat) olmağın bu bâbda icrây-ı levâzım dîn-i mübîn (İslâm dini) ve ihkâm-ı ahkâm (hüküm ve emirlere bağlılık) Seyyidi-l-mürseline (Peygamber) ittidâr (acele) ile ber-muktezây-ı şir’-i kavîm (güçlü şeriat gereği) haklarından îcâb iden ahkâm-ı şer yenin icrâ ve edesınâ sa’yi belîg (gereği gibi çalışma) idüb lâkin eşkıyây-ı merkumeder olmayan bî-günân (suçsuz) olanlara taarruzdan ve celb-i mâlden (rüşvet alma) be-gayet tehâşi (sakınca) ve ihtirâz olınmak (çekenme) olınmak bâbında fermân-ı âlî-şânın sâdır olmışdır BUYURULDU HÜKÜM.

    Fî evâsıt-ı (10-20) rebiyü-l-ahhir

    sene 1146 (Eylül 1733)



    SÂHH

    BUYURULDU

    BİR SÛRETİ: Palu Hâkimine

    BUYURULDU

    BİRSÛRETİ: Eğin (Kemaliye) Hâkimine

    BUYURULDU

    BİR SÛRETİ: Kığı Sancakbeyi’ne

    BUYURULDU

    BİR SÛRETİ: Çarsancak (Akpazar) Voyvodası Osman zîde meduhû (şan şerefi çoğalsın) Çarsancağın darb ve harbe kadir il eshâbiyle.

    BUYURULDU

    BİRSÛRETİ: Kâhlı (Kâhta)Sağır Oğluna, Kâhın harb ve da kadir il eshâbiyle

    BUYURULDU

    BİR SÛRETİ: Kuruçaylı () Şehsüvar Zade’ye Kuruçay’ darb ve harbe kadir il eshâbiyle

    BUYURULDU

    BİR SÛRETİ: Kâh (Kâhta) Voyvodası’na

    SÂHH BUYURULDU: Cihanbeğli Mir Aşiretine, aşireti halkı ile

    BİR SÛRETİ: Erzincan Serdarına.

    Belge:

    BOA – Cevdet Dahiliye, No 16543


    http://www.karacaahmet.com/Content.ASPX/17/32149/şeyh-hasan-aşireti-nin-idam-edilmesi

    --------------------------------------------------------------------------------




    Re: Osmanlı Belgelerinde Dersim Tarihi_Ahmet Hezarfen

    dersim -

    ERGANİ MADENİ İŞÇİLERİNE GÖZDAĞI



    http://img53.imageshack.us/img53/4991/44ow6.jpg


    ERGANİ MADENİ İŞÇİLERİNE GÖZDAĞI


    Yazı:

    Evail-i (1-10) Zi-l-hicce 1155 (Ocak 1743) yı Padişah 1. Mahmud dönemi, sadrâzam: Seyit Hasan Paşa, İran’da Yönetimde Nadir’dir. O yıl, Musul önlerine kadar gelen Nadir Şah ordusu şehrin kumandanı Ahmet Paşa tarafından kovalandı. İran savaşı 1746 yılına kadar sürdü. 1. Mahmud döneminde kapitülasyonlar genişletilince bizim zararımıza oldu, şimdiki IMFgibi.

    Kimden:

    Padişah’tan-Hatt-ı Hümâyûn

    Kime:

    Diyarbekir Valisi Vezir Ali Paşa’ya ve Eğil Hâkimi Hüseyin’e HÜKÜMKİ,

    Konu:

    Diyarbekir’de bazı kişiler Ergani madeninde çalışan işçiler arasına girerek, madende iş ve düzenin aksaması onların köylerine varıp gelirken bazı güçlükler çıkarıp onların cezalanmalarına neden oldukları, yetkililere böyle bozguncuları neden işlerine karıştırmamaları, işçilerin de bunlara kanmamaları, takdirde cezalanacakları bildirilmektedir.

    1. BELGENİNÇEVİRİSİ:

    SÂHH BUYURULDU

    Diyarbekir Valisi Vezir Ali Paşa’ya HÜKÜMKİ,

    Diyarbekirli ŞEYHANLI OĞLU ile sâbıka Çavuşlar kethüdâsı olan kimene ve Devlet-i Aliyyemin irâd-ı cesîminden (büyük gelir) olan ERGANİ Ma’deni’ne müteallık olan kazâ ve kurâlara (köyler) müdâhele ve taaruz ve Diyarbekir’e iyâb ü zehâb (gidip gelme) iden ma’denciyan fukarasını ednâ bahane ile tecrîm ve ihtilâl-i nizâm-ı ma’dene bâıs-ı (En önemsiz bahane ile cezalanma ma’den düzenini karıştırmaya neden alacağı ma edenci fukarasının iltimaslarıyla (arka çıkmak)ERGANİMaden Emini MEHMED dâme mecduhhu (ululuğu artsın) i’lâm ve fima ba’d (bundan sonra) bu misillü vaz’ ve hareketler zuhûr iderse te’dîb ve güşmâl (cezalama ve kulak büküleceği) olunacakları kendülere i’lân ve ber-vech-i muharrer (yazıldığı gibi /umûr-ı ma’dene (ma’den işlerine dahl üttaarruz (karışma) iderlerse keyfiyyetleri der-i devlet-medârı i’lâm olınmak bahabında emr-i şerîfim sudûrını ma’denciyân fukarâsı iltemâs ve istirhâm itmeleriyle vech-i meşrûh üzere amel ve hareket olunmak fermanım olmağın imdi Sen ki, Vezir-i müşârün ileyhsin mezbûrlar Fi-mâba’d dahi bu misillü vaz’ ve harekete cesâret iderler ise bilâ-inhâl (geçiktirmeden) te’dîb ve güşmâl (cezalama ve kulakları büküleceği olunacaklarını kendülere tefhîm ve i’lâm ve eğer bedezîn (bundan sor ber-vech-i muharrer ma’dene taarruz ve müdâhle (karışmak) idecek olurlarsa ol vakit kefiyyetlerini devlet-medârıma i’lâm ve ba’de haklarda vârid olacak emr-i şerîfim mezmununı icrâya ihtimâm (uygulamaya özen göstermek) eylemen bâbında Fermân-ı âlî-şânım sârın olmışdır Buyur dı. HÜKÜMfî Evâil-i (1-10) Zi-l-hicce sene 1155 (Ocak 1743)

    2. BELGENİN ÇEVİRİSİ:

    SÂHH BUYURULDU

    Sâbıka EĞİLHâkimi olan Hüseyin dame ulüvvühü (büyüklüğü devam etsin)ye HÜKÜM Kİ, Sen ki, Hâkim-i mûmâileyhsin zâtında işgüzâr ve hidmet uhdesinden gelmeğe hâsıl iktidar oldığın mesmu olmak (duyulma hasebiyle derdevlet-i medharımdan karîben hâsıllı bir mansıb (sürek)Sana tevcih ve ihsânım oluncaya dek kalkub varub ERZURUM Ser-askeri Vezirim Ahmed Paşa’nın yanında meks ve ikamet (durup bekleme) eylemen babında Fermanım olmağın işbu emr-i şerîfim ısdâr ve (boşbırakılmış ile irsâl olunmuştur imdi vusûlde (ulaşınca) kalkub Serasker müşârün iliyhin (Vezir Ahmet Paşa) yanına varub ber-vech-i meşruh (uzun uzadıya anlatıldığı gibi) Dersaadet’imden (İstanbul) kâriben hâsıll bir mansıb (devlet hizmeti) tevcih olunmaya dek müşharün ileyhin yanında ikamet ve devam-ı ömr-i devlet im ediyesine müdâvemet eylemen bâbında fermân-ı âlî-şânım sâdır olmuşdur buyuruldı HÜKÜM.

    Fî evâil-i (1-10) Zi-l-Hicce sene 1155 (ocak 1743)

    Belge:

    BOA – Cevdet Dahiliye, no 16193

    http://www.karacaahmet.com/Content.ASPX/17/32150/ergani-maden-işçilerine-gözdağı

    --------------------------------------------------------------------------------




    Re: Osmanlı Belgelerinde Dersim Tarihi_Ahmet Hezarfen

    dersim -

    DERSİMLİ ŞEYH HASANLI TAİFESİNİN YOLA GETİRİLMESİ


    http://img179.imageshack.us/img179/2685/48yi8.jpg
    http://img397.imageshack.us/img397/8025/481ok3.jpg


    DERSİMLİ ŞEYH HASANLI TAİFESİNİN

    YOLA GETİRİLMESİ



    Yazı:

    Evasıt-ı (10-20) Receb sene 1158) (Temmuz 1745), Padişah 1. Mahmut dönemi. Sadrâzam Seyyit Hasan Paşa’dır o yıl, Ağustos- Eylül 1744-45) Erivan (Ermenistan’da) İranlılar’la savaş devam etmektedir.

    Padişah 1. Mahmut sürekli olarak Güney Kafkasya ve Azerbaycan’ın Türk topraklarına katılması amacındaydı. Padişah ilk defa Avrupa tarzında ordu yetiştirmeyi ele almıştı.

    Kimden:

    Padişah’tan

    Kime:

    Çarsancak (Akpazar) Voyvodası Kara Çorlu Mustafa’ya HÜKÜM

    Konu:

    Keban madenlerinin işletilmesinde çevredeki ŞEYH HASANLI ve DERSİMLİTAİFESİ’nden bazı eşkiyanın madencilere engel olduğu gibi oradan geçen müslüman hacıların, gelip geçen yolcuların da parasını, malını zorla aldıkları gibi bazılarını öldürdükleri, bunların yola getirilmesi için ilgililere gerekli önlem almaları buyurulmaktadır.



    BELGENİNMEÂLİ

    1. BELGENİN ÇEVİRİSİ: HATT-IHÜMÂYÛN

    MUKADDEMÂ VERİLENAHKÂMINKAYDLARIBUYURULDU

    Çarsancak (Akpazar Voyvodası Karaborlu Mustafa Zade mecduhûya (ululuğu çoğalsın) HÜKÜMKİ,

    Fi-l-hasıl Kıği kazâsı reayâsından ŞEYH HASANLU ve DERSİMLİ dimekli ma’rûf (tanınmış) ekrad eşkiyası Onadezir (?) ve Hüsne ve Moğuş ve Avare ve Behre (?) nâm mahalleri kat (yolları kesme) ve hüccâc-ı müslîminin (müslümün hacılar) ve sâir ebnâ-i sebîlin (yolcular) ve ma’denciyânın (ma’denciler) yollarına inüb katl-i nüfus (insan öldürme) ve nehb ü garet-i emvâl (mal yağma etme) âdet-i müstemirreleri (sürekli yaptıkları bulındığından nâşi eşkıyây-ı merkumenin (Şeyh Hasanlı ve Dersimli’ler bilâd ve ıbâd (yöre ve ahali) üzerinden def’ -i şerr ve mazarratlarîyçi Kâh köprüsünden Çarsancak (Akpazar) hudûdına varınca ve Kosna Beldimekle meşhûr muhrik ve muhâtaraları (zarar ziyan korkulu) olan mahallerin muhâfaza ve mumâr eselerine (koruma) ihtimâm (gayret etme olınmağa muhtâc olduğı bundan akdem (önce) Dereliyye’me (İstanbul’a) i’lâm ve inhâ (bildirme) olındıkda Sen ki mûmâ-ileyhsin (Çarsancak Voyvodası harbi savaşçı ve bahadır olub bu makule umûrın temsiyet (işleri yoluna koyma) senden hidemât-ı mebrûre (beğenilecek hizmet) izhârı (göstern me’mül-ı tab’-ı safâ-makrûn-ı hüsrev-ânem (Ben, hükümdarı sevindiren) oldığına binâen KEBANMA’DENİtarafına uhde-i iltizâmında (devlete gelir getiren) bulunan umûr-ı mîri fâizinden olmak üzere beher mâh (her ay)ikişer buçuk guruş (2.5 kuruş) taâmiyye (yemeklik) ve ikişer buçuk guruş ulûfe (3) ayda bir verilen maaş) ile yüz nefer levend tertîb ve tichhiz (donatma) ve bundan başka hıfz ve hırâset-i memleket (ülkeyi koramak) için beher mâh (her ay) olmikdar tamiye (yemeklik) ve yevmiyye (gündelik) ile dahi PALUkazâsı tarafına tedârik ve tekmîl itdirüb ve hîn-i iktizhada cümlesini yanına istisshâb (birlikte olma) ile Ruz-ı Hızır’dan Rûz-ı Kasım’a dek sâlifü-z-zikr (yukarıda sözü edilen tehlikeli yerler) Kâh köprüsünden Çarsancak (Akpazar) hudûdına varınca vâki olan turuk (yollar) ve mesalik (geçitler) ve husûsan KOSNABELİ nâm mahall hatar-nâkin (tehlikeli eşkiya tâifesinden muhâfaza muhâresesine kıyâm ve mübâderet (kalkıp işe girişin ve eşkıyây-ı merkumeden (yukarıda sözü edilen Şeyh Hasanlı ve Dersimliler) ahz ve el getirenlerin (yakalanıp zincire vurulanlar) ma’rifet-i şer’le (mahkeme ederek) cezâların terthib ile ebnha-i sebîl (yolcular) ve sair ibâdullahı (Allahın kullarını) şekavet ve mazarratlarından (soygun ve zarar ziyanlarından) ve te’mî terfîhe (rahata kavuşturmaya) mezîd ihtimâm (çok gayret gösterme) eylemek husûsı meşruh emr-i şerîf-i âlî-şânımla tarafına tenbih ve tekîd-i hümâyûn-ı hüsrev-âne (gene uyarıldığı) olmuş iken Sen ki, mâ-ileyhsin (Çarsancak Voyvodası) bu bâbda ba’z-ı i’tizâr (özür dileme) eşkiyay-ı merkumenin def’-i ref’-i mefâsid ve mekîdetleri (kötülük ve hilekârlıklarını ortadan kaldırma) izhârı, tereddüd (ikircimli gösterme) ve tekâsülliğe (ilgisizlik) zikr olınan şekavet-pîşeler (işi gücü soygunculuk yapma) ferce (fırsat) bulub sâbıkü-z-zikr (yukarıda sözü edilen) turuk ve misâliki (tutulan yollar) kol kol bende (kapayıp) mübhaderet ve hüccâc-ı müslimîn (müslüman hacıla ve sair ebnâ-i sebil (yolcular) ve ibhadullahın tarhiklerin kat’ (insanların yolları kesilir) âdet-i müstemirrelerini (kendilerine huy edindikleri) olan katl-i nüfus (insan öldürme) ve nehb-i garet-i emvâ müslimîne (müslümanların mallarını yağma etmeye) cesâret ve EĞİN(Kemaliye) kasabasında vâki (bulunan) BOŞLARI nahiyesi ahalilerinin emvâl ve eşyaların nehb ü garet (mallarını yağma) etdiklerinden maâdâ nüfus ve avrâzlarına (namuslarına) dahi taarruz ile envâ’-ı haşîn ve makderetlerinden (kaba güç kullandıkları) nâşi ahali-i merkume (Eğin yöresi halkı) evtan-ı kadîmelerin (eski vatanlarını) terk ile perâkende ve perişân olmak üzere oldukları bu def’a Dersaadet’im (İstanbul) i’lâm ve ihbâr olınmağla husûs-ı merkumın temşiyet ve te’diyesinde (meydana gelmesi) rizây-ı hümâyûn-ı hüsrev-haneme (padişah razılığı) mugayir (aykırı) şeref-sudûr (şerefle verilen)olan emr-i şerîf itaât-ı mugayir zuhûr eden tehâvün ve tekâsüllerin (önemsemme, ilgisizlik) bâıs-ı heyecân-ı gazab-ı mülük-ânem (padişahı çok öfkelendireceği) olub bilâ-âmân (acımadan) tertib-i cezâna mübâderet iktizâ (ceza vermeye girişileceği - Çarsancak Voyvodası’na) etmişken fîmâ-ba’d (bundan sonra) bu babda mikdar-ı zerre rehâvet (uyukluk) ve kusûr izhâr itmeksizin şeref-bahş-ı sudûr olan emr-i şerifim sdâr ve bırakılmış) ile irsâl (yollama) olmışdır imdi vusûlinde San ki mûmâ ileyhsin (çarsancak Voyvodasısın) keyfiyyet ma’lûmın ve hâb-ı gaflet (gaflet uykusundan) ikaz içün (uyanıp) ve bundan böyle muktezây-ı me’mûriyyetini (görevin gereği) icrâ anâ göre hareket ve ve mukaddem ve hâlâ Fermânım olındığı üzere be-he-me-hâl ol mikdar ulûfe ve taâmi eyliyesin yüz nefer tahrîr ve yüz nefer Palu kazâsına tedarik ve teal itdürüb der-akab Kâh köprüsünden Çarsancak hudûdına varınca ol valilerin hıfz ve hariâseti emrine kemer-bend (işe hazır ol!) eylemeni Bir Sûreti: Palu Hâkimine, bir sûreti: Sivas Beğlerbeğisi Zaralızâde...

    Belge:

    BOA – Cevdet Zabtiye, No 2047

    SÂHH MÛCİBİNCE BAŞKA BAŞKA EMİRLERİ KAYD OLA

    HÜKÜM BUYURULDU

    Ma’rûz-ı Kulları Budır ki,

    Keban ma’deninin idâresine medâr-ı küllî (çok katkı olan ancak KÖMÜR MADDESİ olub ve kömürün dahi tedarik ve ihzâr (hazırma) olınacak mahalli Çarsancak (Akpazar) kazalarında vâki’ cibâl (dağlar) olmağla Çarsancak kazâları ahalileri olan fukarây-ı raiyyet (halk) mezâlim ve teaddiyâtdan (haksızlık, düşmanlık) himâyet ve sıyânet (korunma) olınmaları kazâyây-ı mütehattimeden (ilçenin önlem alması gerekli olduğu) olub öteden berû şekavete ve mu’tâd (ev kıyalık yapmaya alışkın olan) ŞEYH HASANLU ve DERSİMLÜTAİFESİ’nin def’-i mazarratlarîyçün (zarar ve ziyanlarından kurtulmak için) müteaddid (bir çok) evâmir-i aliyye (ferman) sâd (verilmiş) olmışiken yine memnû’ ve mütenebbih (vaz geçip uslanma) olmamalariyle bu def’a şekavet ve tuğyânları (eşkiyalık ve taşkınlık) dahi ziyade olub zikr olınan Çarsancak kurâsından (köyler) on üç karye ahalisinin emvâl ve eşyaların tâife-i merkume (Şeyh Hasanlı ve Dersim nehb-i garet (çalıp yağma etme) ve kurây-ı merkumeyi (sözü edilen köyleri) bi-l-külliyye (baştan başa) virân ve harâb (yıkma) ve me’vâybûm ve gurâb (yurtlarında baykuş ve kargaların öttüğü) itmeleriyle tâife-i merkumenin def’–i mazarratları (zarar ve ziyanlarını yok etme) fukarây-ı raiyyetden (halk) nehb ü gasb (yağma çapul) eyledikleri emvâl (mallar) ve eşyanın ma’rifet-i şer’le (yargı yoluyle) tahsili (ellerinden alma) içün Çarsancak (Akpazar) voyvodasına hitaben emr-i şerîf-i âlî-şân (ferman) ısdârı (verilmesi) hâlâ Keban Ma’den Emini kulleri arz ve iltimâs (aracı olub dilekçe sunduğu) idüb yi husûs-ı mezbûr içün Palu hâkimine ve Kemah voyvodasına ve Erzincan A’yanından Beşirzâde İbrahim Ağa’ya Kıği Beyi Hüseyin Bey’le ve Yazıcı Oğlu Hasan Bey’e iânetleri (yardım) içün kezalik bir kıt’a başka emr-i âlî-şân (yüce emir-ferman) ısdârını (verilmesi) emîn-i mumâileyh (Keban Ma’den Emini) kulları ve voyvoda-i (tahsildar) merkumenin (Çarsancak Voyvodası) ma-rifetiyle emvâl-i magzûbenin (çalınan malların) tahsili ve tâife-i merkumenin def’-i mazarratları (zarar ziyanlarını önleme) kabil olmadığı sûretdeDiyarbekir (Diyarbakır) valisi hazretleri taraflarından dahi iânet olınmak üzere bir kıt’a başka emr-i şerîf-i âlî-şân ısdârı bâbında Fermân Devletlü inâyetli Merhametlü Sultanım Hazretlerinindir.

    Fî 10 Rebiyyü-l-evvel sene 1164 (Ocak 1751)

    BENDE-İ

    Matbaa-i Amire Nâzırı Necmi Abdullah

    http://www.karacaahmet.com/Content.ASPX/17/32151/dersimli-şeyh-hasanlı-taifesinin-yola-getirilmesi

    --------------------------------------------------------------------------------



    Re: Osmanlı Belgelerinde Dersim Tarihi_Ahmet Hezarfen

    dersim -

    ÇEVRE İLÇELERİN DERSİM HAKKINDA ŞİKÂYETLERİ



    ÇEVRE İLÇELERİN DERSİM HAKKINDA

    ŞİKÂYETLERİ




    Yazı:

    29 Safer 1196 (Ocak 1782) yılı, Padişah 1. Abdülhamit dönemi, Sardâzam: İzzet Mehmet Paşa’dır.

    O yıl, Osmanlı Devleti İspanya ile ticaret ve tarafsızlık antlaşması imzaladı (14 Eylül), Ruslar Osmanlıya saldırmak için neden arıyordu.

    1. Abdülhamit döneminde yapılan işler: Çoktan beri kapatılan Müteferrika matbaası yeniden işe başladı. Padişah çok dindardı, Şeyhülislâmı dinleyerek Bursa’daki Kadiri Dergâhı Şeyhini İstanbul’a getirterek onun kerametinden yardım umup ülkenin selameti için çok dua ettirmiş ise de bu duaların kıl kadar yararı olmamış ülke hep zarardan zarara, Anadolu ve Rumeli’de çekirge sürüsü gibi türeyen soyguncuların elinde halk inim inim inlemiştir.

    Kimden:

    Padişah’tan

    Kime:

    Erzurum Valisi Vezir MustafaPaşa’ya, KURUÇAY Kadısı’na HÜKÜMKİ.

    Konu:

    KURUÇAY (Ilıç), KIĞİ, KIZUCAN ilçeleri ahalisi topluca mahkemelere gelerek ŞEYH HASANLI, DERSİMLİ, GÜVENLİ Aşiretlerinin köylerini basarak mal ve cana zarar verdikleri:

    BELGENİN ÇEVİRİSİ

    ERZURUM Valisi Vezir Mustafa Paşa’ya ve KURUÇAY Kadîsıne HÜKÜM: Sen ki Vezir-i müşarün ileyhsin bu def’a tarafından Deraliyye’me (İstanbul’a) vürûd iden tahrîratın (gelen yazı) hulâsa-i mefhûmunda akdem Dîvân-ı Hümâyûn tarafından ısdâr kılınan emr-i âlî-şânın (ferman) dergâh-ı muallâm kapucı başılarından el-Hâc Halil dâme merduhu (ululuğu sürüp gitsin) yediyle lede-l-vusûl (ulaşınca) ne zâmına me’mûr olmağla Ekrâd eşkiyasının ahz (yakalama) ve İ’DAMLARI husûsunda ih-timâm-ı (özen gösterme) tâm ki ibtinâ’ (sıkı tutma) Kuruçay kazasında vâki’ kurâda (köyler) sâkin ulemâ ve sulehâ ve eimme ve hutebâ ve sâdât-ı kirâm ve umûm ahali ve reâyâ cemm-i gafîr ve cemm-i kesîr (bilgiler yetkililer imamlar, hatipler, seyyidler, tüm ahali, gayrimüslimler kalabalık olarak) meclis-i şer’-i mahkemeye) şerîfte herbirleri takrîr-i kalânlarında isâr ile DÜÇEKve ETRİK ve OVACIK ta ‘bîr olunur mahallerinin sâkin ŞEYH HASANLU ve DESİMLÜ ve GÜVANLU ve anlere tâbi’ emr-i âlî-şânımda mestûrü-l-esâmi (fermanda yazılı adlar) Eşkiyalarının indifâ’-ı şerr ü mazarratları (Yer yer başgösteren kötülük ve zararları) zımnında tarafınızdan asker ile babuş nasb ve ta’yîn olunak Silâhdarın Mustafa zîde kadruhu (itibarı çoğalsın) ve mübâşir-ı mûmâileyh) (yukarıda adı geçen görevli) ekrâdı mezkûreden adem-i itâat (boyun eğmeyen, söz dinlemeyen) idenlerinden ele getirenlerin (yakalananların) cezalarını tertîb ve firâr ve gıybet (kaçak ve gizlenen) idenlerinin sâkin bulundukları mahallerini hedim ve ihrâk (yıkıp yakma) ve bu vechile kaza-i mezbûrı (Kuruçay ilçesi) Ekrâd-ı bed-nihâdlardan Tahlîs ve şerr ü mazarratları (kötülük ve zararları) def’ü ref’ (savma kaldırma) olunduktan sonra fî-mâba’d (bundan sonra) ol makule şekâvet-pîşelirin (işi gücü soygun yapmak olan bu gibiler) kurâ-i merkume (yukarıda adı geçen köylere) duhûline (girmelerine) ruhsat verilmemek ve ferd-i vahidi (tekbir kişiye) istishâb (sahip çıkma) ve masken ihdâs (ev yapma) itdirmem ve ele getirilenlerinin cezaları tertîb olunmak şartıyle nizâm-ı kavîy (sağlam bir düzene) rabt (bağlama) ve birbirlerine taahhüd ve tekeffül (birbirlerine kefil olma) ve hilâf-ı muâhede (andlaşmaya aykırı) hareketleri zuhur iderse cânib-i mîriye (devlet hazinesine) on beş bin guruş (15 000 krş) nezri (birini korkutmak için borçlandırma) kabul etdiklerini müşîr kadî-i mûmâleyhin virdikleri hüccet-i şer’iyeyi Deraliyyeme (İstanbul’a) irsâl elemen ile hüccet-i mezkûre hazine-i âmirende başmuhasebe defterlerine sebt ü kayd olmağlai’lâm-ı hâli mutazammır işbu emr-i âlî-şânım ısdâr ve (boş bırakılmış) irsâl olınmışdır. İmdi vusûlinde hüccet-i mezkûre hazine-i âmirem defterlerine kayd ü sebt olunduğunu cümleye i’lân ve işâat (duyurma) ve daimâ taahhüdlerine (verdikleri söze) müsâraat (acele edip) idüb maazallahü teâlâ (Allah göstermesin) hilâf-ı taahhüd (sözlerinde durmama) hareketleri zuhurunda nezirlerinin (zamlı) tahsili ile iktifâ olunmayub haklarından gelineceklerini tefekkür ve mülâhaza iderek (iyice düşünmeleri) bundan böyle taahhüdlerinin hilâfından teâşî (verdikleri sözden dönmekten korkma) müchanebet (sakınma) eylemlerîyçün gereği gibi iktizâ idenlere teni ve te’kîd -i bezl-i cell-i himmet (gene uyarma, ok gayret gösterme ve sarf-ı külli miknet (çok güç harcama) ile Sen ve Sen ki Kadî-i mûmâ ileyhsin işbu emr-i şerîfimi sicill-i mahfûza ba’de-l-kayd sen dahi muhasbile amel e hareket eylemen bâbında Fermân-ı Alî-şânım sadır olmuş.

    Yine DÜÇEK, ETRİK ve OVACIK ta’bîr olunan mahallerde sâkin ru-z-zikr ŞEYH HASANLI ve DERSİMLİ ve GÜVANLU ve anlere tâbi’ eşkiyâ ekrâdın fî-mâba’d KIĞI kazasına ve kurâsına (köylerine) duhûl (girme eylememek ber -takrîb ele girenlerinin cezaları tertîb olunmak üzere kazâ-i merkumın bi-l-cümle ulema ve sulehâ ve e’imme ve hutebâ ve ahalisi Meclis-i şer’de (mahkemede) taahhüd ve birbirlerine tekeffül hilâf-ı taahhüd hareketleri zuhûr iderse cânib-i mîriye (hazineye) Yirmi beşbin guruş (25 000 kş) nezri kabul itdiklerini müş’ir KIĞI Kadîs r virdüği hüccet-i şer’iyye Dersaadet’e (İstanbul) ve mahalline kayd olunmağla i’lâm-ı hâl içan Vezir-i Müşâr (gösterilen) ve Kadî-i mûmâ ileyhümâya hitâben siyâk-ı meşrûha üzere başka emr-i şerîf yazılmak.

    Ve yine mahall-i mezkûrede sâkin ŞEYH HASANLI Ekrâdının mezbû KIZUÇAN kazâsı ve kurâsına duhûl (girmemek) eylememek ve ber takrîb ele girenlerinin cezâları tertîb olunmak üzere kazâ-i merkumın bi-l-cüm ulemâ ve sulehâ ve i’imme ve hutebâ ve ahalisi meclis-i şer’de (mahkemede) taahhüd ve birbirlerine tekeffül ve hilâfı taahhüd hareketleri zuhur iderse cânib-i mîriye (hazineye) yirmi beşbin guruş (25 000 kş) kabul etdiklerini müş’ir KIZUÇAN Kadîsının virdüği hüccet-i şer’iye Dersaadet’e (İstanbul’a) irsal ve mahalline kayd olunmağla i’lham-ı hâl Vezîr-i müşâr ve Kadî-i mûmâ-ileyhümâya hitâben siyâk-ı meşrhuha üzere başka emr-i şerîf yazılmak.

    Fî 29 Safer 1196 (Ocak 1782) sene

    Belge:

    BOA – Cevdet zabtiye, no 1094

    http://www.karacaahmet.com/Content.ASPX/17/32152/çevre-ilçelerin-dersim-hakkında-şikayetleri

    --------------------------------------------------------------------------------



    Re: Osmanlı Belgelerinde Dersim Tarihi_Ahmet Hezarfen

    dersim -

    DERSİM ŞEYH HASAN AŞİRETİ’NİN HAKKINDAN GELİNMESİ





    ŞERİATA AYKIRI DAVRANAN DERSİM ŞEYH

    HASAN AŞİRETİ’NİN HAKKINDAN

    GELİNMESİ





    Yazı:

    Gurre (1-10) Şa’ban 1201 (Mayıs 1787) yılı Padişah 1. Abdülhamit dönemi, Sadrâzam: Koca Yusuf Paşa’dır.

    O yıllar, (1787-1792) Osmanlı - Rus ve Avusturya savaşı sürüyordu. 1. Abdülhamit bozuk giden ekonomik durumun düzelmesi için Peygamber Hz. Muhammed’in adından meded umarak sadrâzamlarının çoğunu MEHMET adında kişilerden seçiyordu, fakat bu Mehmet’lerin dini bilgileri yetersizdi.

    Kimden:

    KEBAN ve ERGANİ Ma’den Emini el-Hac Ali’den

    Kime:

    Divân-ı Hümâyûn’a - Rapor

    Konu:

    KEBANve ERGANİ madenleri sorumlusu yöredeki aşiretlerin bu madenlerin işletmesinde devlete birçok güçlükler çıkardıkları gibi kendi aralarında da anlaşamadıkları, sürekli savaş halinde bulundukları, hele ŞEYH HASANLI, DERSİMLİLER’in inançları şeriata aykırı olup, Hz. Ebu Bekir, Ömer ve Osman’ın halifeliğini tanımazlar, “ne yapıp edip bunların hakkından gelinmesi” istenmekdir.



    BELGELERİN ÇEVİRİSİ

    Devletlü İnâyetlü Mürrüvvetlü Veliyyü-n -niam Efendim SULTANIM Hazretleri.

    Hemâre (sürekli) Cenâb-ı feyyhaz-ı mutlak vücud-ı mürüvvet-nümûd-kerîmânelerin âlâm ve ekdârdan (acıdan tasadan) masun ve me’mûn ve eyyâm-ı ömr ü devlet ve ikballerin (korusun, devlet işlerinde başarılı mütezâyid ve efzûn (çok çok artsın) eylemek da’vatı bi-hulûsu-l-bâl (can u gönülden) te’diye ve ikmhal kılındığı ma’razında (bir şeyin bildirildiği yer) arîza-i bende-i nâ-tüvânlarıdır ki, (ben âciz kişinin dileği)unde-i çâker-ânem (üzerime bırakılan) olan KEBANMADENİ bûkâtından (bağlı) ÇEMİŞGEZEK ve ÇARSANCAK (Akpazar) ve eyâlet-i Sivas’dan Eğin (Kemaliye) ve GÜMÜŞHANE muzâfâtından KEMAH ve KURUÇAY (İliç) ve Gercanis ve eyalet-i Erzurum’dan TERCAN ve ERZİNCAN kazâlarına bir tarafı semt ve civar olan DÜÇEK ve ŞEYH HASANLU eşkiyaları dimekle ma’rûf şekavet-pişeler (hırsı şekavet-pîşeler (işi gücü hırsızlık yapma) ve –endîşelerin (kötülük yapmayı kuran) nice müddetden berû âdet-i müstemirreleri (sürekli yapmaya alışık) olan fazahat ve şenâat (kötülük) ve envha-ı bedü mezâlim (çeşit çeşit haksızlıklar) ve teaddiyatlarının (düşmanlık) vedâyi-i cenâb-ı bâri (Tanrı tarafından emanet edilen) fukarây-ı niyyet ve kuttan-ı vilâyet (ilde oturanlar) üzerlerinden indifâ’ ve maslûbiyyeti (asılarak yoketme) istid’âsiyle sene-i güzeştede’ (geçe yıl) kazâha-i mezkûrûn (yukarıda adı geçen ilçeler) fukarâlarının divân-ı ma’delet-ünvâna 5yüce adalet) ref-i rik’a-i iştikâlarına (şikâyet etmeleri) mebni MA’DEN-İKEBAN’ın hâvi olduğu kazâha-i fukarâlarını dest-i tetâvül-i mezâlimden (baskı yapan ellerden) vikaye birle (kurtararak) te’mîn-i kulûb-ı ıbâde (insanların gönlünü kazanmak) bezl-i mağderet (çalışma) eylemem bâbında yed-i çâker-âneme (elime) i’tâ buyurulan bir kıt’a emr-i şerîf-i âlî-şânın infâz ve icrâsı emrinde sarf mâ-hasal-ı kudret vâcibe-i zimmet-i çâker-ânem (meydana getirmem gerek olmakdan nâşî Ekrâd-ı bed-âyin ve bed-nihâdların mütecâsir (kötülüğe yeltenen) oldukları gûnâ gûn (türlü türlü) fazâhat ve şenâatdan (edepsizlik kötülük) keff-i yed (el çekme) eylememeleri husûsı her-çend (sürekle) tenbîh-i ekid (kesin şekilde uyarm olundu ise kat’an ve katıbe-ten (asla) ısga’ (söz dinlenmeme) ve i’tbâr eylemeyüb miyanelerinde (aralarında) birbirleriyle taksîm birlelüşerek) her birlerimize şu kadar mal virüb “Hidmet idersiniz febihâ a’lâ) ve illâ sizlere tahlîs-i girîbân adîmü-l-imkândır (yakayı kurtarmak imkânsızdır)” deyû tahvîf-i külli ile (korkutma) ekser-i rüesây-ı eşya cem’-i gafîr (kalabalık eşkiya elebaşları toplanarak) derûn-ı kasab mezkûr ÇEMİŞGEZEK’e duhûl ve tecemmü’ ve tekalif-i mâ-lâ-yutaka tasaddü (vergi toplamaya girişmek olanaksız) ve fesâda (hazır olduklarında kasaba-i mezkûrede (Çemişgezek) vâki’ taraf-ı bendelerinden voyvoda nasb u ta’yîn olunan kullarına dahi fukarây-ı raiyyet ve kânı vilâyetin (ilde oturanlar) taaddiyât-ı eşkiyâdan himâyeleri (eşya saldırısından korunmaları) husûsı hâssaten tenbîh (uyarma) olunmuş olmağla vukuât-ı mezkûr (yukarıda sözü edilen olan bitenler) bir kat’a i’lâm-ı şer’î ve bir kıt’a mahzar-ı gûne arz ıhâl-i ahali (halkın topluca verdiği dilekçe ile taraf-ı bendelerine inhha ve ifâde (bildirme ve şerr ve mazarrat-ı eşkiyây-ı mezkûrlerin (yukarıda adı geçen ŞEYH HASANLI ve DOÇEK eşkiyasının kötülük ve zararlarından def’ü ref’ini (giderme) niyâz ve istid’â eylediklerinde der-akab asker ta’yîn ve etraflarını muhâsara birle (kuşatarak) lede-l-muhârebe bi-avn-ü nusret-i bâ ve kuvvet-i baht-ı fîrûzi-i hazret-i tâc-dâri ve bi-hüsn-i teveccüh-i veliyyü-n-n-niami (Tanrının yardımı, Padişahın beğenisiyle uğurlu güç savaşarak) derûn-ı ÇEMİŞGEZEK’de tecemmü’ eden (toplanan) rüesây-ı eşk (eşkiya elebaşıları) bill -cümle (tümü birden) tu’me-i şemşîr (kılıçtan geçirildi) ve şekavet-pπişe ve mefsedet-endişe-i (işi gücü hırsızlık ve hep kötülük yapmayı tasarlayan) saireleriyle cem’an altmış nefer eşkiyalarının rü’us-ı menhûsaları (uğursuz kafaları) kat’ (kesilerek) ve der-bâr-ıma’delet-karara (mahkemeye) ba’s ve tesyhar (yollama) kılınmışdır hamden sümme hamden (tekrar tekrar hamdolsun) inâyet-kârâ (iyilikte bulunan) efendim eşkıyây-i mezbûrûr (yukarıda sözü edilen eşkiyanın çend-inden (bu kadar yıldan) berû ribka-i itâatdan ser-zede hurûc (itaattan çıkıp başkaldırmış) ve semt-i isyâna hurûç birle (yönde bayaklanarak) hetk-i ağrâz (ar namus çiğneyip) ve gasb-ı emvhal (zorla malalma) ve gûnâ gûn (türlü türlü) fazâhat ve şenaat-ı âdet-i müstemirreleri (sürekli kötülük yapmayı huy edinmiş) olub SEBRAB-IŞEYHAYN (çehâr-yar-ı güzinden Hz Ebu Bekir, Hz. Ömer ve Hz. Osman’a sövenler) olmalarıyle i’dâmlarıyla (öldürülmeleri/ irâha-i ibâd (insanları rahata kavuşturmak) tathir-i bilâd (yöreyi onlardan temizlemek) zımnında bi-d-def’at (defalarca) evâmir-i aliyye (ferman) haklarında sâdır ol eşkıyây-ı sâlüfü-z-zikr (yukarıda sözü edilen eşkiyanın) rüesâlarının (elebaşları) ekserisi def’a-i vahidede cezây-ı mâ -yelıklarına dûçâ olubbakıyyelerinden umûr-ı harbiyeyi rü’yete muktedir (savaşabilecek gergerdelerinden (elebaşları) fakat birkaç neferi kaldığı niam-ı celle-i rabbeni (yüce Tanrı’nın iyiliğiyle) olmağla böyle dahi ber-mûcib fermûde (emir gecince) irâha-i ibhad ve te’mîn-i kulûb-ı ibâdî (insanı rahata kavuşturmak ve onların gönlünü kazanmak) ve devâm-ı ömr ve devlet-i hazret-i şehn-şânyee ve gerek cümle-i hâcet-mendânın (muhtac ilticâgâhı (sığınağı) olan Hazret-i Sadâret-Penahi Efendimiz Hazretlerine (padişah) ve inâyet-kâre efendime isticlâb-ı ed’iye-i hayriye-i (hayır duâ etme) fukarhay-ı müstevcib hâlâta (yoksullara gerekeni) teşebbüs (yapmayı) vâcibe-i uhde-i âciz-ânem (üzerime borç) olmağla şimdilik binden mütecâviz harb ve darba (vuruşmaya) kadir ve muktedir piyade ve süvari ÇEMİŞGEZEK ve ÇARSANCAK taraflarına semt ve civar ol desti mezâlim taaddiyât (düşmanlık, canyakma) âdet-i müstemirreleri (edindikleri) olan bakıyye-i (geri kalan) eşkiyhay-ı mezkûrlerin keyd ve mazarrat ve hasâretlerini (hile, zarar ziyan) def’ ü ref’-i zımnınd (kurtulmak) ta’yîn ve avn-i inâyetü-l-melikü-l-mü’în (Tanrının yardımıyle) fırsat-yâb (fırsat buldukça) olduklarınca Er Ekrâd-ı bed-âyin ve bed-nihâd-ı mezkûrûnun tedmîrleri (tepelenmeleri) husûsuna teşmîr-i sâk-i (bir işe adam akıllı girişme) ihtimâm eylemeleri dahi asker-i meb’husamıza (yollanan asker) bi-t-tahsîs (ayrıca) tenbîh ve te’kîd (iyice uyarma) olına vukuât-ı sâlifü-z-zikr (yukarıda sözü edilen olaylar) ber-vefk-ı muharrer (yazıldığı gibi) ma’lûm-ı inâyetleri buyurulmak için işbu arz-ıhzarrâ ummâl-i çâker-ânem (bana sıkıntı veren işler) tahrîrine ibtidâ (acele yazıp) ve adamın el-Hâc Ali kullarıyle merfû’-ı hâk-pây-ı inâyet-medârları (padişaha sunuldu) inşâe-allahrresîde-i desti inâyet peyvesteleri (eline ulaşır) buyuruldukta bâki lütf ve inâyet ve ihsâ Devletlü inâyetlü Atufetlü Merhametli veleyyü-n -niam aliyyü-l-himen Efendim Sultanım hazretlerinindir.

    Fî gurre-i (1-10) Şa’bân 1201 (Mayıs 1787)

    Belge:

    BOA –Cevdet Zabtiya, No 3484



    2. BELGENİN ÇEVİRİSİ:

    ŞEYH HASANLU VE DUÇEK EŞKİYALARI DİMEKLE MA’RUF (ünlü) ŞEKAVET-PİŞELERİN (soygunculuk peşinde olan) SER-GERDE-İ (elebaşılar) GÜRÙH-I BED- MEKRUHLARININ (iğrenç) SER- MAKTÙ’ A-İ MENHUSALARI(uğursuz kesik başları)



    DEFTERİDİR

    TOPUZLU OĞLU ALİŞER, ŞAT OĞLU ALİ, LAÇİNOĞLU SENCU, GARGANLU MEHMED OĞLU SARU, TOPUZLU OĞLU MEHMED, LAÇİN OĞLU ALİ, HANÇUNUN OĞLU AHMED, HURŞUNUN OĞLU GÜLABİ, İBRAHİM MAKSUNUN OĞLU ALİ, GARAZ OĞLU BALİ, ZEKİNÜN OĞLU VELİ, MAHMUD OĞLU MUSTAFA, ÖKSÜZ OĞLU ALİ, ZİVANLI SÜLEYMAN, EDİLLÜ HAMZANIN OĞLU BERTAL, GENCUNUN OĞLU İSMAİL, KARA MEMONUN OĞLU İBRAHİM, EDİLLÜ MUSTAFA, LAÇİN UŞAĞI BUZU, LİÇAN OĞLU YİRİK, GELANLIÇEK OĞLU MÜŞKİRGİLLİ, VELİ’NİN KARINDAŞI OĞLU SALİH, KÖPÜKLÜ ALİ OĞLU İBRAHİM, ŞEYH ÖNEMLÜ ALİ MAKSU’NUN AMMİSİ MAHMUD ERİLLÜ, YUSUF MİRZU’NUN OĞLU BERTAL.

    CEMAN: 28 Şekavet-pişelir saireleri bunlar dahi

    32 rüesây-ı mezbûrundan (yukarıda adları geçen)

    ––––––

    60

    Yalnız altmışnefer rüûs-ı maktu’aları (kesik başları)dır.

    Belge:

    BOA – Cevdet Zabtiye, No 576

    http://www.karacaahmet.com/Content.ASPX/17/32153/şeriata-aykırı-davranan-dersim-şeyh-hasan-aşiretinin-hakkından-gelinmesi


    --------------------------------------------------------------------------------



    Re: Osmanlı Belgelerinde Dersim Tarihi_Ahmet Hezarfen

    dersim -

    Dersimli ve Şeyh Hasanlıların madenlere sahip çıkmaması



    DERSİMLİ VE ŞEYH HASANLILAR’IN SAPIK

    İNANÇLI OLDUKLARI YÖREDE BULUNAN

    MADENLERE SAHİP ÇIKMAMALARI


    Yazı:

    29 Receb 1178 (Aralık 1764) yılı, Padişah 3. Mustafa dönemi, Sadrâzam: Bahir MustafaPaşa’dır.

    O yıl, 5 Mart günü Lâleli Külliyesi hizmete açıldı. Bu dönemde Osmanlı’ya bağlı olan bazı eyaletlerin merkezi yönetimle olan bağları zayıfladı, birçok yerde yeniçeriler valilere emir vermeye başladı. Ekonomik durum bozuldu, altın paranın ayarı düştü.

    Kimden:

    Mustafa’dan

    Kime:

    Divân-ıHümâyûn’a arîza

    Konu:

    Padişaha sunulan dilekçede: Dersimli ve Şeyh Hasanlı’lardan Mustafa’nın idam edileceği yerde Abaza Mehmed Ağa’nın araya girmesiyle Bursa’ya sürgün edildiği, bu sözü edilenler öldürülen eşkiya Ebu Bekir’in yandaşları olduğu, yöre halkına zarar verdikleri gibi buradaki altın, gümüş, kömür madenlerine sahip çıktıkları, bunları istedikleri gibi işledikleri, bu yüzden devlet zarara soktukları, eğer bu madenler bu dilekçe sahibini verilirse devletin çok yararlanabildiriliyor.



    BELGENİN ÇEVİRİSİ

    Benim Devletlü İnâyetlü Atufetlü Efendim SULTANIM Hazretleri,

    Eşkiyadan DERSİMİ ve ŞEYH HASANLU avene ve rüfekasından MUSTAFA’nın seviyy-i hâlini mübeyyin hüccet-i şer’iyesi ve keyfiyyet-i ahvali ve gidişi mufassalan (ayrıntılı) hâk-i pây-i Devlet-i Aliyye’ye (Padişah) tahrîr (yazıldı) ve te’dîbi (cezalanması) ricâ olundukda ABAZAMEHMETAĞA’nın şefaatı munzam (eklenince) olmak takrîbi Bursa’ya nefy (sürgün) ile iktifâ buyurulmuş Ferman Devletlü Efendimiz Hazretlerinindir şaki-i mezbhurenin vukarıda adı geçen Mustafa) kırk def’a katli vâcib olmağın maktûl EBU BEKİR’in kafadarıdır iki def’a ÇARSANCAK(Akpazar voyvodası üzerine asker ile varub mukateleye tasaddî (savaşa kalkma) ve olvakit ihtilâlden üç mâh (ay) Çarsancak kömürleri münkatı’ (aralıklı) ve altı bin yük kömür noksan gelmekle beşyüz vakıyye (okka-1.282 (500 okka-641 kg.) sîm gümüş hasâret-i mîri (devletin zararı) oldu ol zaman tahrîr (yazıldığı) olundukta maktûl-ı merkumın (sözü edilen EBUBEKİR) aveneleri hakkında dahi emr-i âlî addır olmuştu DERSİM ve ŞEYH HASANLU eşkiyasının sebeb-i tuğyanı (taşkınlık yapmalarının nedeni) bu müfsid olub bu havâlinin eşkiyası ancak bunun nevechile te’dîb olmasına muntazırlardır maazallahü teâlâ (tanrı esirgesin) bundan böyle müsaade-i aliyye buyurulmamak lâzım gelürse taahhüd-i zer ü sîm (altın ve gümüş elde etmeyi üzerine alan) değil belki bizi ma’denden firâr ettirenler ABAZA MEHMET AĞA geçen sene ÇAMURLU’da TÜRKMENAĞASIiken iki saat kurbunda tarîk caddede üç beşgünde bir kârban (kervan) alınurdı ve beş altı nefetbâ’ı (hizmetçi) atlarına binüb firâr itmişler bu hakihra (bu dilekçeyi yazan)adamı ve tahrîrâtı geldikde üç nefer adamlarını atlarıyle ahz (yakalayıp) ve gelen adamına teslim eyledik ve ilsânen “böyle hükümet olur mu civarında bu kadar hasâret (ziyan zarar) oluyor “dimiş idim galibâ muğlak olmalarıyle bu gûne tekdîr olmamıza sa’yitmek câiz keder bize olmaz ancak ma’den-i hümâyhunadır sâbıklarda ABAZAAĞA bâ-fermân-ı âlî çeteci merhum vaktında Diyarbekir’e gelüb SALİHKETHÜDA’yı dört bin askerle ağay-ı merk SARIMEŞE EŞKİYASI üzerine gelüb muvaffak olamayub giruya firâr itdikleri bu havâlide meşhurdır inâyet-i rabbü-l-izzet (yüce tanrı) ve himem hazretveliyyü-n-ni’metle (iyilik edenin yardımıyle) alâ vefka-l-merâm (isteğe göre) bu hakire SARIMEŞE fethi müyessir (kolaylıkla meydana getiren) Terahümizoli’den Harbrut’a gelince bir buçuk senedir bir hatun gider ulağların (postacı) cümlesinin ma’lûmıdır bir senede yahud iki senede DERSİMLÜ ve ŞEYHHASANLU eşkiyası üzerlerine bir vezir ta’yin buyurulur avn-i hakkiyle (tanrının yardımıyle) bu gaile ber-taraf ve eşkıyây-i mezbü (yukarıda sözü edilen eşkiya) Şeyh olub fukarây-ı raiyyete (yoksullara ber-zülm-i eşkiyadan halâs ve ihtilâle dair Çarsancak’ta ve DERSİMLİ ve ŞEYH HASANLU ve SARIMEŞE’de ber-kelâm avn-i rabbü-l-müsteân (tanrının yardımıyle) ile def’ olmışken ve şakı-i mezbûr cümlenin kafadarı olub bu misillü zulmeye ağây-ı merkum (Abaza Mehmet Ağa) sahib çıkmak revây- ı olmayub Devletlü İnâyetlü Efendimiz hazretlerinin rızây-ı aliyyeleri olmadığı mâ’lûm ve yakınımdir (padişahın buna razılığı olmadığını bilirim) sâlüfü-l-beyân (yukarıda adlarıgeçen eşkiyay-e Şeyh Hasanlı’lar) Daraliyye’de (İstanbul’da) de’dîbine muntazırdırlar ki (bu eşkiyaya ceza vermeye hazırdır) anler de anâ göre hareket iderler eğer çe takrîrimiz üzere bu havâliler âsûde-hâldir (hali rahat) sıdk-ı derûnimize haml (bize güvenip verilirse) buyurulur ve illâ sâbıkı üzere eşkiyây-ı ekrâdın eğerçe takrîrimiz üzere bunların tecavüzü var ise bizim kelâmımız kızb (yalan) olub agây-ı merkum sâdıktı ancak keyfiyyet-i maâdin bir nev’dir etrafı cümle eşkiyây-ı aşîretdir cüz-î bahâneye bakarlar şimdiye dek te’dîb-i cezâ olunan eşkiyanın rüfekası (arkadaşları) ve akrabası eşkiyalık hükmünü icrâ idemeyenler (en az) birkaç bin eşkiya leyl ü nehâr (gece gündüz) hilâfımıza muntazırlardır (fenalık yapmaya hazırdırlar) ol tarafda ne gûne icrâ buyurulursa bu tarafda dahi anâ göre tehdîd (göz korkutma gözdağı) olurlar ve bi-hamd-i teâlâ (tanrıya şükür olsun) zuhûr iden cevherlerin muktezâsı ma’den-i hümâyûnun hidmeti dahi izâf (azalma) olub ve müddet-i medîde (hayli süre) beru cevhere göre hidmet itmek ülfetleri (alışkın) oldığın binâen bedenen ziyade hidmet teklîfi kendülerine girân (ağır) gelür maa-hazâ (bununla beraber) bu edâ (bunu yapmak) bize vücuhla istiklâl ve müsaadeye (bize verilirse) ihtiyacımız olduğı karîn-i ilm-i irfânl (padişahın bilgisi vardır) buyuruldıkda âdet-i haseneleri üzere ber- vet-i neşât-ı (sevinç) huzûr-ı veliyyü-n-niamîde (padişahın vergisi) lütfu ve inâyetler hakk-ı âciz-ânemde mebzûl (bol bol) ve müsaade-i aliyyele bildiriğ buyurulmasına hasbete-n - lillâh takrîr ve tavsiye (yazı ve kaygıma) buyurulmak niyâzımdır bâki-i lütf ü kerem Devletlü saadetlü Efendim sultanım Hazretlerinindir.

    MÜHÜR (Mustafa) Fî 29 Receb 1178 (aralık 1764)

    DERKENÂR:

    MEZBÛR ÇAVUŞ MA’RİFETİYLE BURSA (Bursa) ŞEHRİNE NEFY Ü İCLÂOLINMAKİÇÜNHÜKÜM BUYURULDU

    Belge:

    BOA – Cevdet Zabtiye, No 3639

    http://www.karacaahmet.com/Content.ASPX/17/32154/dersimli-ve-şeyh-hasanlıların-madenlere-sahip-çıkmaması

    --------------------------------------------------------------------------------



    Re: Osmanlı Belgelerinde Dersim Tarihi_Ahmet Hezarfen

    dersim -

    ...MADENLER BÖLGESİ AHALESİNE VERİLEN SERBESTLİK FERMANI




    KEBAN ve ERGANİ MADENLERİ BÖLGESİ

    AHALESİNE VERİLEN SERBESTLİK(1) FERMÂNI




    Yazı:

    1 Şa’ban sene 1188 (Ekim 1774) de Padişah 1. Abdülhamit tarafından verildi, padişah o yıl, 21 Ocak’ta tahta geçti. Türk-Rus savaşı devam ediyordu, Osmanlı ordusu Sadrâzam Muhsin Zâde Mehmet Paşa emrindeydi, Haziran’da yapılan savaşta Ruslara yenildi, 21 Temmuz’da KüçükkaynarcaAntlaşmasını yapmak zorunda kaldık, bu çok ağır bir antlaşmaydı, bundan sonra Ruslar Karadeniz’de donanma bulunduracaklardı.

    Kime:

    Diyar-ı Bekir (Diyarbakır) Valisi’ne,

    Konu:

    Keban ve Ergani madenleri bölgesi ahalisine SERBESTİYET verildiği, bundan sonra buraya gelen ve buradan geçen devlet büyüklerinin bu madenler ahalisinden zere kadar, para, yiyecek, yem, konaklama gibi birşey isteyip onlara baskı yapıp incitmemeleri, Ferman’a uymayanlar azarlanıp cezalanacakları bildirilmektedir.



    (1) Tımar: Herhangi bir toprak parçasına ilişkin gelirin belli bir görev karşılığında belli koşullarla bir kişiye verilenin adıdır. Bir tımarın yılda ençok geliri 19 999 akçeydi (6666.6 para- 165. 01 kuruş).

    Serbest Tımar - Sahibine geniş mikdarda idâri ve hattâ bazı belirli koşullar altında bir kısım kaza-î haklar tanınan sahibi haberdar edilmeden ve rızası alınmadan arazisinin sınırlarına devlet kuvvetlerinin bile giremediği toprak parçası.

    FERMÂN HÛ TUĞRA ABDÜLHAMİD (1.) BİN AHMED (3.) HÂN

    EL -MUZAFFER DÂİMEN

    Düstûr-ı mükerrem müşîr-i mufahham nizâmü-l-âlem müdebbir-i umûr, l- cumhur bi-l-fikri-s-sâkib mütemmim-i mehâmü-l-enâb bi-r-re’yi-s-sâib mümehhid-i bünyâdü-d-devletü ve-l-ikbâl müşeyyid-i erkâni-s-saadeti ve-l-iclâl el mahfûf-i bi-s-sunûf-ı avHatifü-l-melikü-l-âlâ Diyar-ı Bekir eyhaleti tevcîh ve ihsanım olan Vezirim ABDULLAH PAŞA idâme Allahütelâlâ iclâle (emir ve işaret) edilen yasalara saygılı, ululuk kazanmış kerem sahibi, halkın dünya işlerini kendi görüşü ile yanlışlık yapmadan düzenlemeyi amaçlayan, ülkenin temeli ve mutluluğu uğrunda destek bağlayan, şan ve şerefi yüce Diyar-ı Bekir (Diyarbakır toprakları Valisi olan Vezirim ABDULLAH PAŞA büyüklük ve gücünü Ulu Tanrı devam ettirsin) tevki’-i refî-i hümâyûn (Padişâhın tuğrasını taşıyan bu kutsal belge) vâsıl olîcak ma’lûm ola ki, (size ulaşınca bilginiz ola ki,) ERGANİ ve KEBAN ve tevâbi’i (ona bağlı olan) ma’denleri Devlet-i Aliyye-i ebed-peyvendimin mücessem ve muazzam mukatıâtından (Devletimizin en çok gelir getiren kaynaklarından) o hüsn-i nizâm üzere i’mâl ve idareleri şarâit-i kadîmesinin tırpan-ı halelden himâyet ve sıyanet (yönetimine iyi bir düzen verip eski koşullarının bozulmasından koruyarak muhafaza etme) ve ma’den-i mezbûru (Keban ve Ergani ma’denleri) bağlı olan kazâların ahalisine refâhhâlleri (rahatlık) SERBESTİYYET-İ kadîmelerine (eski serbestlikler riayet olınmaktan lâ-büdd (gerekli) olmağa bundan akdem hatt-ı hümâyûn-ı şevket-makrûn (şevketli ferman) ile muanven (debdebeli) şeref-yafte-i sudûr (şeref bulmuş olarak çıkan) Evâmir-ialiyyem (fimanım) mûciblerince ma’den-i mezbûra merbhut (bağlı) kazâ ve kurâ (ilçe ve köyler) ahali ve ve reâyâları (gayrimüslimler) SERBESTİYYET üzere ma’den ümenâsı (güvenilir kişiler) tarafından zabt olunub zuhûr iden da’va ve nizâ’ları (anlaşmazlık) ahz ve habs ve te’dîble ve güşmalleri (düzeni bozup anlaşmazlık çıkaranları yakalayarak hepsi etme ceza verme, doğru yola getirme) ve sâir cüz’üy ve külli umhur ve bu hususları ber-vech-i istiklal ma’den emînleri ma’rifetiyle görilüb etrâfa ve havâlisinde vâki’ olan vülât (valiler) ve kuzât (yargıçlar) ve sâir ehl-i örf tâifesinden (gelenek ve yönetsel önlemlerle işgörenle birisi hilâfına tasaddî (aykırı işe kalkma) eylememek kazâ ve kurâ (ilçe ve köyler) ahali ve reâyası ihzâr ve yahud ahîr bahane ile taciz eylemek misillü hareket olınmamak ve ale-l-husûs vüzerây-ı ızâm (büyük vezirler) ve sâir hükkâmın (yargıçlar) mürûr ve ubhurlarında (gelip geçerken) reâyây-ı ma’denden (ma’den ahalisinden) yem ve yiyecek ve sâir metâlebât (istekler) ile bir ferdi rencide (incitme) eylemeyüb herhalde himâyet ve sıyanet (koruyup muhafaza etme) eylemeleri şerâit-i kadîmesinden (eski koşullar) olduğu ve arazi-i ma’den (ma’den yöresi) her-vechile SERBEST olub SERBESTİYYETLERİNİ mugayir-i vaz’ ü harekten (bu serbestliğe aykırı bir eylem yapmaktan) mücânebet (sakınıp uzak durma)olunmak hutût-ı hümâyûn (padişahın emri- Ferman) ile muanven şerâit-i kadîmeden (eskiden beri yürürlükte olmağla binaen aleyh siz ki, Vezir-i müşarün-ileysin (Abdullah Paşa) sana tevcîh ve ihsânım olan DİYAR-IBekir eyalati hükümetine ma’den-i miriyye kurbundan (yakınında) ve ba’zen dahi mülhakatı (bağlı olan yerler) olan mahallerden azîmetin vegüzer-gâhın (gelip geçme) olacağı cihetden hudûd ve sınur-ı ma’dende vâki’ (olan) gerek ahali ve gerek reâyây-ı ma’denden (ma’den müslim ve gayrimüslim ahali) bir ferdin bir akçe ve bir habbesini (buğday ve arpanın bir tanesini) almayub ve mutâlebât-ı (istekler) sâire ile dahi kimesneyi ta’cîz ve tadîr ve rencîde ve remîde korkutma) eylemeyüb idenler olur ise men’ def’ine ve haklarından gelmesine bezl-i cell-i (çalışma) himmet ve şerâit-i kadîme-i ma’deni himêyet ve sıyanet (ma’deni koruyup muhafaza ve serbestiyyet-i mahsûsasına halel (bozma) getürmeyüb herhalde rızay-ı hümâyûnımı istihsâle müsâraat (acele etme) eylemen fermanım olup hâssaten işbu emr-i şerîf-i âlî-şânım ısdâr ile irsâl (yollama) olunmuşdır imdi vusûlinde (ulaşınca) ma’den-i miriyye (devlet ma’deni) ahali ve reâyâsının istirâhatı ve mütalebâ ve taaddiyâtdan (istek ve baskılar) hıfz ve himâyeti matlub-ı hümâyûnım (padişahın isteği) olub ihtilâl-i hâllerini (durumlarını bozacak) mûcib olacak hâlâta tasaddî (girişildiği) olunduğu suretde beyne-l-hâl-i müslimîne hasâret-i azîme (müslümanlara büyük zarar ziyaret iktizâ ideceği ma’lûmın olub SERBESTİYYET-İ kadîmelerinin (eski) riâyeti husûsı vüzerây-ı ızâmın (büyük vezirlerinin) lâzime-i zimmetleri olmağla ma’denciyan (ma’denciler) ve gerek ma’denlere bağlu kazâlar ahalilerine hilâf-ı (aykırı) hatt-ı hümâyûnım ve mugayir-i (karışurûtı SERBESTİYYET güzer-gâhın olacak ma’den arazisinde ve mülhakat (ona bağlı) olun mahallerde reâyâ ve ahali-i ma’denden müft ve meccatnen (beleş ve parasız) yem ve yiyecek ve mevâd-ı sâire ile bir nesne mutâlebe itmeyüb ol vechile cevr ve taaddî (haksızlık ve baskı) ider olunur ise lâzime-i zimmetin üzere Sen men’ ve def’ birle (bunlar ortadan kaldırarak) şurût-ı Serbestiyyet ma’deni himâyet ve sıyanet ve hilâf-ı (aykır) emr-i şerifim vaz’ ve hâlinden mücânebet (sakınma eylemen babında Ferman-ı âlî-şânım sâdır olmuşdır BUYURDIM HÜKM-İ şerîfimle vardıkda bu bâbda vech-i meşrhuh (gereği gibi) şeref-yafte-i sûdûr (şerefle çıkan) olan işbu emr-i şerîf-i âlî-şân vâcibü-l-ittibâ’ (bağlanmak) ve lâzimü-l-eminliğin mazmûn-ı itâat-makrûniyle âmil olub hilâfına rızâ ve cevâz göstermesin şöyle bilesin alâmet-i şerîfe itâat eyliyesin.

    Tahîren fi yevm-i gurre şehr-i Şa’ban senete semâne semanin miete ve elf 1 Şa’ban sene 1188 (ekim 1774)

    Mahrûsa-i Konstantiniye

    Belge:

    BOA – Cevdet İktisat, no 476

    FERMAN HÜ TUĞRA ABDÜLHAMİD BİN AHMET HAN

    EL- MUZAFFER DAİMEN

    Dustûr-ı mükerrem müşîr-i mufahham nizâmü-l-âlem müdebbir-i muri-l. cumhurbi-l-fikri-s-sâkib mütemmim-i mehâmü-l- enâmbi-r-re’yi-s-sâib mümehhid-i bünyânü-d-devletü ve-l-ikbâl müşeyyid-i erkâni-s-sa’adeti ve-iclâl el-muhfûf-i bi-s-sunuf-ı avâtifu-l-melikü-l-âlâ Diyâr-ı bekir eyaleti tevciye ve ihsanım olan Vezirim Abdullah Paşa adamü-t-teâli iclâle bilginiz ola ki, Ergani ve Keban yöresindeki ma’denler Devletimizin en çok gelir getiren kaynaklarındandır. Bu ma’denlere bağlı ilçe ve köyler arazisinin ma’den eminleri tarafından bazı yerlerine elkonarak ahali ile anlaşmazlık çıkarıp mahkemelik olmamaları, buradan geçen Devlet büyükle bu ma’denler ahalisi (raaya)nden sakın zerre kadar birşey isteyip onları incitmesinler. Sen ki, Vezir’imsin, Diyar-ı Bekir vilâyetinin yöntemini sana verdim, sakın ahaliye kimsenin baskı yapmasına göz yumma, haliyi kollaman için bu FERMAN’ımı sana yolladım. Ma’denciler ve buraya bağlı ilçe ve köyler ahalisine zulüm yaptırma, bu Yüce Emrim uyarıncaBuyruklarımı yerine getirmekte çok gayret göster, sakın ahaliyi incitmeyesin, gelenek ve din kurallarının sınırını aşmayasın, şöyle biline... Kutsal Emrime güvenin. Yazılış tarihi 1 Şa’ban 1188 sene El-Mahrusa Kostantiniyye...



    FERMAN’IN ÖZETİ

    Yazı:

    1 Şa’ban 1188 (Ekim 1774) yılı. Padişah 1. Abdülhamid dönemi. Abdülhamid o yıl tahta çıktı. Haziran 1774’te Sadrazam Muhsin Zâde Mehmed Paşa emrindeki Osmanlı Ordusu Bulgaristan’ın kuzeyindeki Kuzluca’da Ruslara yenildi, 21 Temmuz’da Küçükkaynarca Anlaşmasını yapmak zorunda kaldık, bu çok ağır bir antlaşma idi, bundan sonra Ruslar Karadeniz’de donanma bulunduracaklardı.

    Kime:

    Ferman Diyar-ı Bekir (Diyarbakır) valisine yollandı.

    Konu:

    Ergani ve Keban yöresi halkının incitilmemesi.

    Belge:

    BOA – Cevdet İktisat No 476

    http://www.karacaahmet.com/Content.ASPX/17/32155/keban-ve-ergani-madenleri-bölgesi-ahalisine-verilen-serbestlik-fermanı

    --------------------------------------------------------------------------------



    Re: Osmanlı Belgelerinde Dersim Tarihi_Ahmet Hezarfen

    dersim -

    DERSİMLİ AŞİRETLERİN BAŞKA YERLERE SÜRGÜN EDİLMEK İSTENMESİ


    ŞEYH HASANLI, DERSİMLİ, GÜVENLİ, HARANLU,

    KUVANLI, ZİNGANLI, DÜÇEKLİ, AŞİRETLERİN

    BAŞKA YERLERE SÜRGÜN EDİLMEK İSTENMESİ

    Yazı:

    Evasıt-ı (10-20) Ramazan 1194 (Ağustos 1780) yılı, Padişah 1. Abdülhamid dönemi, Sadrâzam: (Kara Vezir) Seyyid Mehmet Paşa’dır. O yıllar, bir süre kapatılan İbrahim Müteferrika matbaası yeniden açıldı, küçük sanayinin gelişmesini teşvik etti.

    Kimden:

    Gümüşhane, Kurucan, Kuruçay, Kemah, Gercas, Çemişgezek, Eğin (Kemaliye), Erzincan ve Tercan ilçeleri yoksul ahaliden

    Kime:

    Divân-ı Humâyun’a dilekçe

    Konu:

    Gümüşhane, Kuruçay, Kuruçay, Kemah, Çemişgezek, Eğin Erzincan ve Tercan ilçeleri ahalisi Divân-ıHümâyûn’a sundukları üç dilekçelerinde: Şeyh Hasanlı, Dersimli, Güvenli, Haranlı, Kuvanlı, Zirkanlı ve Düçekli aşiretlerinin yöre ahalisine sürekli saldırarak can, mal, namus güvenliklerinin kalmadığı, bu yüzden ahali başka yerlere göçetmeye başladıklarından Devlet Ma’denine gereği gibi hizmet veremedikleri, güvenli çalışamadıkları için yukarıda sözü edilen aşiretlerin buralardan başka yerlere sürgün edilmesi istenmekdir.

    1. DİLEKÇENİN ÇEVİRİSİ:

    Şevketlü Azametlü Kudretlü Kerametlü Zıllullah halifeRasûl-i Ekrem vâris-i saltanat-ı Ahmedî Hâmi-i şeriat-i Muhammedî kahramân-ı zaman-ı Feridun alem-i atâr ve kalem eyliyâü-n-niam ü-l- âlem pad-şâhî rûy-ı zemîn halledallahi hilâfetühü Hazretlerinin mübarek vücud-ı hümâyûnları hatây-ı arz u semâviyeden âmin masun ve mahfûz eyliye âmin bi-hurmeti Tâ Hâ ve Yâsîn atebe-i gerdhun mertebelerin (Allahın gölgesi, Muhammed’in varisi kaymakamı, şeriatın koruyucusu, zamanın kahramanı Feridun’u,Allah halifeliğini devam ettirsin, O’nu yer ve gök hatasından korusun! Amin)

    Arz-ıhâl-i ahali fukara kulları ERZURUM eyâletinde vâki’ GÜMÜŞHANE ve KURUCAN ve KURUÇAY ve KEMAH ve GERCANİS ve CEMİŞGEZEK ve EĞİN ve ERZİNCAN ahali-i fukaralarıdır ki, kazalarımız öteden berû maâdan-i hümâyuna mezbut ve mü’tâd-ı kadîm viregeldiğimiz kütük (odun) ve kömür makulesi kazalarımızdan hâsıl olub her vechile himâye ve siyanet ve mezâlim ve teasdiyatdan (baskı ve düşmanlıktan koruma) zaman-ı adâlat-i pad-şâhanelerinde vikaye (esirgeme) ve hıfz olınmamız matlûb-ı hazret-i cihân-dâri (biz padişahın korumasını istiyoruz) iken ERZURUM eyaleti dahilinde DÜCİK ve OVACIK ve ta’bir olunur nâm mahallerde ŞEYH HASANLI ve DERSİMLİ ve GÜVANLÜ şöhretiyle meşhûr EŞKİYALAR müddet-i senede berû kazalarımıza tasallut ve katl-i nüfus (insan öldürme) ve hetk-i a’râz (namus kirletme) ve tahrib-i vilâyit ve îsâl-i hasaret ve yine taife-i mezbûrdan (yukarıda adı geçenler) KOÇGİRİve KERNE ve ŞADİLİ ve GÜREŞLİ ve BENAMLI ve BAZGELÜ ve sairleri dahi derkenarda münderic kimesnelerin celb ve iğvâ’larıyle (baştan çıkaran) leyl ü nehar (gece gündüz) kazamıza îsâl-i zarar ve şerlerinden masken ve me’vâlarımıza (yurt) rahat ve emniyetlerimiz meslûb (kalmadı) ve ikametden âciz ziraat ve hirâset (çiftçilik) fâriğ ve nice hanedân ve ehl-i ırz kullarının ırz namuslarımızı hetk ve ma’den-i hümâyûna merbût olan kütük ve kömürü virmekle iktidarlarımız kalmayub haife-i mazarrat-ı eşkiyalarının yevmen fe yevmen (günden güne) şekavetleri müzdâd (hırsızlıkları çoğaldı) ve tâb u takatımız kalmadığından nâşi bundan akdem taife-i mazarrat eşkiyaları bi-eyyi vech-i kân (mutlaka) darben ve katlen (döğerek öldürerek) ol havalilerden tard ve tebîd (kovarak uzaklaştırma) ve mahall-i hahire iskânlarîçün (başka yere yerleştirmek) dergâh muallâ kapucıbaşılarından İBRAHİM BEĞ ve EL-HÂCHALİLAĞAkulları mübâşir ta’yin ve ekîden (tekrar) emr,i âlî sâdır ve ma’den ümenâlarına (eminleri) ve diğer arz-ı halin derkenarında mestûr kadıları ve beğler ve işerlerine dahi başka emr-i âlî sâdır olınmış iken bi-hikmetillahü tealâ (Allahın hikmeti) infâz mümkin olmayub bi-asbi-l-iktizâ (gerektiği için) mübâşirân-ı mûmâ ileybümalar dahi Deraliyye’ye (İstanbul) avdet idüb bu takdirce tâife-i mezbûrler (Şeyh Hasanlılar, Dersimliler vb.) ziyade ferce bulub (fırsat) mâl-ı emlhak ve ırz-ı namusumuz kalmayub bu vedi’atüllahi sübhân (Allahın emaneti) fukara kullarının evlâdı ıyâllerimiz yedlerinde esir kalub mukaddemâ (önceleri) bu husûsa ta’yî kılınan dergâh-ı âlî kapucıbaşılarından el-hâc HALİLAĞA kulları olhavalilerin keyfiyyet hâlini ittılâ’ (tanıma) ve kâr-güzâr (becerikli) ve zahire-i askerî idareye kadir ve herhalde tâife-i mezbûrın haklarında gelmesi me’mûl fukara olmağla bu def’a dahi adâlet-i pâd-şâhânelerinden istimdâd ve istirhâm birle (yardım ve merhamet dileyerek) mübarek kamer-tâba (ay ışığı) arz-ıhâle cesâret kılındı merâhim-i mülük-ânelerinden mercûdır ki, (merhametli padişahtan dileğimiz) işbu diğer arz-ı halde derkenar olınan mufassal emr-i âlînin kaydına bir lâhza manzur-ı hümâyûn (padişahın göz atması) buyurılub min evvel ilâhire (baştan sona kadar) ma’lum-ı pâdı-şâhâneleri buyurıldıkda hâl-i pür-melâlimize (derdle doluw) ve evlhad-ı ıyallerimize ırzlarına ve gözyaşlarına merhameten ve hazret-i rızây,ı cenâb-ı kibriyâ ve ruh-ı rasulüllah ve mübarek ser-hümâyunlarîçün (padişahın başı için) olsun zikr-i murûr (adı geçen ilden HALİLAĞA kulları ta’yin buyurılub mukaddem (önce) sadır olan emrâlînin icrâsı ve infâz birle (uygulanarak) derkenâr mucibince müceddede (yeniden) emr-i âlî inâyet e ihsân ve taife-i mezbhur (Şeyh Hasanlılar Dersimliler, Güvenliler vb.) memleketimizden ihrac ve tebîd (kovup uzaklaştırma) ve ahir mahalleye iskân (başka yere yerleştirme) ve emn ve rahatlarımıza (güvenlik ve âsâyis) ve duây-ı hayriyelerimize (hayırlı duâlar) müsâade-i hümâyûn buyurılmak babında emr-i hümâyûn Şevketlü Mehabetlü Azametlü Kudretlü Kerâmetlü Pâd-şâh-ı Alem-penah (cihanın sığınağı) Hazretlerinindir.



    BENDEGÂN-I

    Gümüşhane veKurucan ve Kuruçay ve Kemah ve Cemişgezek ve Eğin (Kemaliye) ve Erzincan ve Tercan kazâlarının fukara ahalisi



    2. DİLEKÇENİN ÇEVİRİSİ:

    Şevketlü Azametlü Mehabetlü Kudretlü Kerâmetlü Halîfe-i zıllüllah-i (Allahın gölgesi Halife)Rusûl-ı Ekrem-i Kaim-makam (Peygamberin yerini tutan)Ebu Bekir Ömer ve Osman ve Haydar (Hazret-i Ali) ve Hilâfet-i Uzmâ (Büyük halifelerin yerini tutan)Pâd-şâhı türabâ Evliyâi-n-niammü-l-âlem Hazretlerinin Mübarek ve Şerîf vücud-ı Hümâyûn-ı zât-ı âlî ve milk-i simâtların (nişanlar) ekdâr-ı dehrden (dünya kederleri) ârî ve esvâr-ı rüzgâri meddü-d-dühûrü-l- a’vâm (yıllarca sürme) vefk-ı murâd-ı pâd-şâhâne üzere câri (padişahın isteğine uygun) ve zıllı-ı merhamet-i mülük-ânelerin (padişahın acıyarak sahip çıkması) kâffe-i enâm (tüm iyilikler) bu zuafha ve fukara kulları üzerinden dûr ve zâil (uzak ve sona ermesin) eylemiye ÂMÎN becâh-ı nebiyyü-l-Emîn.

    Arz-ı hâl kulları CEMİŞGEZEK ve ERZİNCAN ve KEMAH ve KURUÇAY ve KUZICANve GERCANİS ve EĞiN (Kemaliye) ve sâir kazâyâ (ilçeler) ahali ve kulları olub ERZURUMsancağı dahilinde DİYARBEKİRkazâları dahilinde vâki’ DÜÇİKEkrâd (Kürtler) eşkiyasının ekseri OVACIK nâm mahalde sâkin (yaşayan) DERSİMLÜ ve HARANLU ve KUVANLU ve sâir aşiret-i birkaç seneden berû kazâlarımıza musallat ve alenen hanelerimizi basu emval ve eşya ve havanâtlarımızı nehb ü garet (çapulculuk yağmacılık) ıyâl ve evladlarımız yedlerinde esir misillü giriftar ve zülm-i teaddilerinin nihaletsiz (baskı ve düşmanlıklarının sonu yok) kazâ ve kurâlarımızda (köylerde) ziraat ve harâset (çiftçilik) idemeyüb ve ma’den-i hümâyûn (devlet ma’deni) hidmetinin edâsına dahi iktidârımız kalmayub herbirlerimiz dağılub ve parakende ve perişan olmamız muhakkak geçen sene ma’den-i hümâyun ümenası (eminler) arzları (raporları) ve kuzâyânin (kadıların)i’lâmlarıyle tasalutlarından halâs ve zülm ve teaddileri (kötülükleri) men’ü ref’ içün (önü alınması) şikâyet iderek Deraliyye’ye (İstanbul) gelerek arzıhâl istirhâm oldıkda halimize merhameten Fermân-ı âlî dergâhı, âlî kapucıbaşılarından HALİL AĞA ve İBRAHİM AĞA BEĞ kulları ta’yin ve bir seneden berû icrâsı mümkin olmayub mûmâ ileyhümâ li-maslahatin (bir görevle) Deraliyye’ye (İstanbul) avdet (dönerek) ve öylece hâli üzere kaldığından eşkiyay-ı mezbûrûn dahi ziyade ruhsat ve ferce (fırsat bulub zülm ve şekavetleri yevmen fe yevmen (günden güne) efgan ve tuğyanları galib (azgınlıkları üstün gelme) ve ahvâl-i fukara diğer gûn (çok acıklı) ve perişanü-l-hâl ve üzerlerimizden şerr ve mazarratları zarar ziyanları) men’ ve def’ olınması içün merhamet-i pâd-şâh-ı mülük-anelerinden mütezarrı’dır ki, (alçalarak yalvarma) şakıyûn-ı mezkûrûn (yukarıda sözü edilen eşkiya) tasallut ve zülm-i teaddilerin ıyâl evladlarımızdan dûr ve mehcûr (uzak kalması) kalub rızâüllahü teâlâ fukara ve zuafâ kullarına bu gûne zülm (bu çeşit baskı) oldığına rızây-ı hümâyûnın (padişahın razılığı) olmayub rahmen lilnukul (anlatılanlara acıyarak) matlub-ı fukara olan mûmâ ileyh kapucıbaşı HALİL AĞAkulları ol havaliden oldığı takribiyle madde-i mezkûre vâkıf ve me’muriyyete sâlih (uygun yararlı) oldığı ma’lhum-ı hümâyunları buyuruldukda mûma ileyhi me’mur kılmağla eşkiyây-iu mezkûrın şerr ve mazarratları üzerimizden men’ ve def’ olınur ve icrhası bâbında herne veck ile irâde-i şâh-haneleri tealluk iderse ol bâbda emr u fermân-ı hümâyun inâyet-makrûn Şevketlü Azametlü Mehabetlü Kudretlü Kerametlü Pâd-şâh-ı âlem-penah Efendimiz hazretlerinindir.



    BENDEGÂN-I

    Kazâyâ-i (ilçeler) ahali-i fukarası



    3. DİLEKÇENİN ÇEVİRİSİ:

    Devletlü İnayetlü Merhametlü SULTANIM Hazretleri sağ olsun

    Bu kulları EĞİN(Kemaliye) ve ÇEMİŞGEZEK ve KEMAH ve yedi kazâ ahali-i fukara kullarıdır ki, çevremizde olan OVACIK ve tevâbiinde olan EKRÂD-ISÂRİKA’larının şerrinden beher gün hayvanatımızı sârika (çalan) ve kendilerimizin düşman-ı bî- dîn (dinsiz düşman gibi) helâkimize kasd eylediklerinden bir türlü emniyet ve rahatımız olmadığından bu fukara kulları halimizi Devlet-i Aliyye’ye (Osmanlı Devleti) arz-ı hâl eylediğimizde haklarında emr-i âlîler (ferman) ısdâr ve taraf-ı devletden adam ta’yîn olınub ancak hüsn-i nizâm ve rabıta (çeki düzen) virilmeyüb hâli üzere kalmağla merâhim-i aliyyelerinde mercûdır (siz acıyıcı yüce kattan dilenen) bu makule Ekrâd-ı sârikaların şerr ve mazarratların üzerimizden def’ve ref’ buyurılub ilâhiri-l-ömr devam-ı devletlerinde duâda lomak bâbında Fermân Devletlü İnâyetlü Merhametlü Sultanım Hazretlerinindir.

    BENDEGÂN-I: Ahali-i Kazâ-i Mezburân (adı geçen ilçeler) ahalileri



    EMİR VİRİLMİŞ MİDİR?

    VİRİLEN FERMÂN DERKENÂRHÜKÜM

    Hâlâ Erzurum Valisi Sadr-ı Esbâk Vezirim İzzet Mehmed Paşa’ya ve bu husûsa akdemce me’mur olub ol tarafda olan dergâh-ı muallâm Kapucıbaşılarından Halil ve İbrahim dâme mecduhumâ (ululukları artsın)HÜKÜMKİ

    Dergâh-ı muallâm kapucıbaşılarından GÜMÜŞHANEEmini Seyyid Hâfız Mehmed dâme mecduhû ve hâlâ KEBANMA’DENİEmini Mehmed Emin Zîde mecduhû ve GÜMÜŞHANE ve KURUÇAY (İliç) Kadıları ve KUZIÇAY ve KEMAH ve GERCANİS ve CEMİŞGEZEK ve EĞİN(Kemaliye) ve ERZİNCAN ve TERCANkazâları ahalileri tarafından Deraliyyem’e (İstanbul) mukaddema ba’s ve tesyâr (yollanan) olan arz ve i’lâm ve arz-ıhalleri mefhûmından mârü-z-zikr kazâlar ma’den-i hümâyûnıma mazbût ve lâzım zarûrete-i ma’denden olan kütük ve kömür makulesi bunlar dahi hâsıl olub her vechile himâyet ve sıyânetleri (esirgeme) ve mezâlim ve teaddiden (baskı ve düşmanlık) vikayeleri (koruma) olmak metâlib-i hüsrev-aânem (padişahın isteği) oldığı ve zaman-ı adâlet-iktirân-ı pâd-şâhanemde olan fukara ve zuafaya ve ale-l, husus bu gûne hidmet-i mîriye ile meşgul sekene-i bilâda (yöre insanlarına) gadr ve hasâr (haksızlık, zarar ziyan) vuku’una bir dürlü rızây-ı hüsrev-ânem olmağın ERZURUMeyaleti dahilinde DÜÇİKve OVACIK ta’bîr olunur mahalde sâkin (yaşayan) ŞEYH HASANLU ve DERSİMLÜ, GÜVENLÜ şöhretiyle meşhur olan Ekrâd-ı şekâvet nihâd ez-kadîm (eskiden beri) fesâd-ı tabiat ve kemal-i melanet (fesat huylu, tam mel’un) me’lûf (huy edinmişler) yıllardan berû tasallut (saldırı) ve katl-i nüfus (insan öldürme) ve gasb-i emval (soygunculuk) ve hetk-i a’râz (hamus kirletme) misillü fazâyıha (edepsizlik ibtidâr (girişme) itmeleriyle haklarından gelinmek mümkin almadığı bunlardan KOÇGİRİve GERNE ve GÜRÜN ve ŞADANLU ve GÜREŞLİ ve BENAMLI ve ZİRGANLU ve ÇAKULU ismiyle mersum (müslümün olmayanlar için merkum -adı geçmiş anlamına kullanılırdı, oysa sözü edilenler müslümündır) Ekrâd eşkiyası dahi balâda mestûr (yukarıda adları yazılı) derebeğlerinin celb ve iğvâlarıyle (kendine çekip baştan çıkarma) beşer onar yirmişer otuzar hâne oldukları halde sakin oldukları yerlerden hareket KURUÇAY (İliç) ve KEMAH ve GERCANİSkasabaları dağlarını fuzûli zabt ve KURUÇAY kurbunda (yakınında) ÖZİKDAĞI etrafında sakin DERSİMLÜ ve BAZİLER ve BEKTAŞLAR KEMAH ve ERZİNCANBOĞAZ ve TERCANcivarında SARIKAYA nâm mevki’de tavattun (yerleşme) ve mezbhur Ekrâd birbirleriyle ittihâd (birleşerek) söz edilen kaza ahalisine zarar ziyan ve ahali işlerini yapamaz hale geldiği bu yüzden birçokları başka yerlere göçtükleri kalanlar da madene kütük ve kömür veremeyecek halde kaldıkları bu saldırı karşısında evlerini sabaha kadar bekleyecek sekban tedarik ettikleri bu saldırılar önlemek için MUŞ Mütesselimi (kaymakam) ALAEDDİN ve KIĞI Beği KAHRAMAN ve PALU ve ÇEMİŞGEZEK ve ÇARSANCAK (Akpazar) ve EĞİN ve KARAHİSAR (Şebinkarahisar) ve KOYULHİSAR ve KUZICAN ve KEMAH(Kemaliye) ve GERCANİS ve ERZİNCAN ve TERCAN ve KURUÇAY ve GELGİR sancakları kazalarının ümerâ ve voyvoda ve serdar ve a’yan ve işerleri birleşerek bunların haklarından gelinmesi içün KUZİÇAY ve KEMAH ve GERCANİS derunlarında bulunan Ekrâd ile KEMAH ve ERZİNCANBOĞAZI’nda ve SARIKAYA’da oturan Kürtler hulûl-ı bahara dek (bahar gelinceye kadar) etraflarını ihâta (kuşatma) yukarıda adları yazılı ŞEYH HASANLU ve DERSİMLÜ ve GÜVENLÜ ve sâir mahallerdeki Ekrâd-ı Şekavet mu’tâdın dahi bi-mennihi teâlâ (Allahın iyiliğiyle) evvel bahar (İlkbaharda bu yerlerden kaldırılmaları ve başka yerelere iskan edilmeleri ümmet-i Muhammet üzerinden baskı zarar ve ziyanları giderilmeli başka yerlere iskân edilecekler yüce emre itaat etmeyip gitmek istemezlerse bi gibileri yakalayıp zincire vurup gereken cezanın verilmesini fermânım olduğu vechile bi-eyyi hâl (mutlaka) tanzimi ehass (başlıca) metalib-i hüsrev-ânem (padişahın isteği olduğu) cihetten Ekrad-ı mezbhurenin bi-eyyi hâl (mutlaka) havali-i merkumede def’ü tard (kovup uzaklaştırma) ve mahall-i ahireye (başka yere) iskânlarını Ma’den Emini, Çarsancak voyvodası ve başka yetkililer siz yapacaksınız, sakın bu işleri yaparken tenbellik baştan savma gibi hallerden sakıncalı bu emr-i şerîf fî Evasıt-ı (10-20) Ramazan 1194 (Ağustos 1780) yazılınca.

    Belge:

    BOA – Cevdet Dahiliye, No 5657, 3 adet belge

    http://www.karacaahmet.com/Content.ASPX/17/32156/aşiretlerin-başka-yerlere-sürgün-edilmek-istenmesi


    --------------------------------------------------------------------------------




    Re: Osmanlı Belgelerinde Dersim Tarihi_Ahmet Hezarfen

    dersim -

    AŞİRETLERİN CEZALANDIRILMALARI İSTEMİ



    ŞEYH HASANLI, DERSİMLİ, DÜÇEKLİ VE OVACIKLI

    AŞİRETLERİN CEZALANDIRILMALARI İSTEMİ



    Yazı:

    25 Cemaziye-l-ahir 1207 (Ocak 1793) yılı Padişah 3. Selim dönemi, sadrâzam: Melek Ahmet Paşa’dır.

    O yıl, 24 Şubat 1793 NİZAM-ICEDİD denilen Avrupa usûlü ordu kuruldu, Mühendishane-i Berri Hümâyun açıldı.

    Kimden:

    Cemişgezek ve Çarsancak (Akpazar) ilçelerinin fukara ve reâye ve zuafa (zayıflar)nın dilekçeleri

    Kime:

    Divân-ı Hümâyûn’a arîza

    Konu:

    Cemişgezek, Çarsancak ilçeleri ahalisi, Şeyh Hasanlı, Dersimli, Düçekli ve Ovacıklı Aşiretlerin yöre ahalisine sürekli saldırmaları yüzünden can, mal, namus güvenliklerinin kalmadığı, bu aşiretlerin haklarından gelinmesi için 6 yıl önce Dîvân-ı Hümâyûn’a sundukları dilekçe üzerine gerekinin yapılmasına ilişkin Yüce Emir verildiği fakat (Ferman), çeşitli nedenler yüzünden uygulanamadığı, adı geçen aşiretler de saldırılarını artırdıkça artırdıkları, gerekenin yapılması için yüce emir verilmesi istenmektedir.

    1. BELGENİN ÇEVİRİSİ:

    Devletlü İnâyetlü Merhametlü SULTANIMHazretleri Sağ Olsun

    Arz-hâl kulları Cemişgezek ve Çarsancak (Akpazar) kazâlarının ahali-i fukara ve reâyâ ve berâyha (tüm halk) ve zuafânın (zayıflar) arz-ı hâl-i aceze çeker-ânemizdir ki, (biz güçsüz kulların dileği) öteden berû sebb-i çihâr-ı yhar (Hz. Ebubekir, Ömer ve Osman’a küfür edenler) iden eşkiyalarından DÜÇİK ve OVACIK nâm eşkiyaları müddet-i vâfireden berû (uzun süre) aşhair (aşiretler) ile kazâ ve kuralarımıza (köylere) musallat ve emvâl ve eşya ve hayvanatımızı gasb u garet (zorla yağma yağmak) ve evlâd-ı ıyallerimizin ırzlarını hetk (kirletme) ve nice kimesnelerimizi katl (öldürme) ve envâ’-ı zülm ve teaddiyâta (çeşit çeşit baskı ve ahlaka aykırı hareketler) ictisâr (kalkışma) itmeleriyle bundan altı sene mukaddem Evaili 1787) orduy-ı hümâyûn (Nizam-ı Cedit) çıktığı esnasında Deraliyye’ye (İstanbul) gelüb iştikâ’ (şikâyet etme)eylediğimizde şaki-i merkûmûnın (yukarıda sözü edilen aşkıya) zülm ve şekavetleri (hırsızlıkları) üzerimizden men’ü def’i babında Ma’den Emîni Yusuf Paşa Hazretlerine hitâben bir kıt’a emr-i âlî (Ferman - çevirilecek 2. Belge: (1201)ısdâr olınmışiken şiddet şitâ (O günler çok kış olduğundan) takarrub ile ve sefer-i hümûyûn (Rusya ve Avusturya ile savaş edildiği) vuku’mevâni’-i adîde (birçok engenllerin çıkması) zuhûr itmekle üzerlerine varılmayub bu âna gelince tâife-i mez bhurın (Düçik ve Şeyh Hasanlı aşiretleri) tuğyanlır ve şekavetleri (taşkınlıkları ve hırsızlıkları) yevmen fe yevmen (günden gün müzdâd olub (artıkça arttı) kasaba ve kurâlarımızı (köylerimizi) basub muharebeye tasaddi (kalkışarak) ve yetmiş neferden mütecâviz (ziyade) adamlarımızı katl ve vâfir kurâ ahalileri (köy halkı) diyar-ı ahıra (baş ka yerlere) firar ve bakıyemiz (kalanlarımız) dahi esir misillü yedlerinde (tutsak gibi ellerinde) kalub el-yevm (bugün) kasaba ve kurâlarımız muhâsarada (kuşatma altında) olub emval ve eşya ve hayvanâtımız ve ırz ve namusumuz kalmayub aki-i merkumûnın (eşkiyaların) vücûd-ı habâsetleri (kötü varlığı) bu vedîü-l-berâ (tüm halk, tamının emaneti) olan fukara ve zuafâ üzerlerinden def’ olunmaz ise kasaba ve kurâ ahalileri terk-i evtan (doğup büyüdüğü yerleri bırakmak) ile perişan ve perakende olınacağı zâhir ve nümâyân (besbelli) olmağla merâhim-i aliyyelerinden mercûdır ki. (Siz merhametli padişahtan dileğimiz) Ma’den Emîni YUSUFPAŞAHazretlerine hitâben sâdır olan emr-i âlî kaydı derkenar olınub ma’lhum-ı devletleri buyurıldıkda şakı-i merkumûnın (Düçik ve Şeyh Hasanlı zülm ve şekavetlerinden tahlîs-ı cân (canımızı kurtarma) ve vücûd-ı melanetleri (lânet edilmeye değer varlıkları)ni vech-i arzdan (yer yüzünden izâlesi (yok etmek) ile vilâyetimizi tathîr (temizleyip silip süpürme) ve müceddeden vilâyetimize rağbet ve hayır duhamıza mazhar buyurılmak ve ne vechile irâde-i aliyyeleri buyurılursa ol babda emr u Ferman Devletlü İnayetlü merhametlü SULTANIM Hazretlerinindir.

    BENDEGÂN(Biz kullar)

    Cemişgezek ve Çarsancak (Akpazar)

    Kazalarının fukara ve reayâ ve zuafâ kulları



    2. BELGENİN ÇEVİRİSİ:

    Yazı:

    Evahil-i (I-10) Zi-l-hicce 1201 (Eylül Padişah 1. Abdülhamid dönemi, Sadrâzam: KocaYusuf Paşa’dır.

    O yıl, Ekim’de Cezayirli Hasan Paşa Mısır’da âsi kölemenleri ortadan kaldırdı, 17 Ağustos’ta Rusya Osmanlı Devletine savaş açtı.

    Kimden:

    Evahir-i Z. sene 1201 tarihli Fermân

    Kime:

    Hâcegân-ı Hümâyûn’dan (Divân-ı Hümâyun ve Paşakapısı’ndan bulunan kâtiplerin şefleri) Ma’den Emini Yusuf ve Ma’den-i Hümûyun’da olan Ümerâ, Voyvoda ve zabitan’a Hüküm

    Konu:

    Çemişgezek ve Çarsancak ahalisinin Dîvan-ı Hümayun’a 6 yıl önce sundukları dilekçe üzerine verilen yüce Emir (Ferman) sureti ile derkenardır. 1. Dilekçe 1. Abdülhamit, 2. dilekçe de 3. Selim döneminde verilmiş, Derkenarda: Dilekçe verenlerin ellerinde mahzar ve i’lam olmadığı, bu dilekçeler “Sâde arz-ıhal olduğu, bunun doğruluk- yalan olabilmesi” bakımından verilen emirler o kadar sert değil yumuşak olduğu anlaşılmaktadır.

    Evahin-i. Z. 1201 (Eylül 1787) günü VERİLENFERMAN

    Hâcegân-ı Dîvân-ı Hümâyûnımdan Ma’den Emini YUSUF(Paşa) zîde mecduhu (ululuğu artsın) ve ma’den-i Hümâyûn dahilinde olan ümerâ ve Voyvoda ve sair Zabitan’a HÜKÜMKİ,

    Cemişgezek kazası kurbunda (yakınında) vâki ‘ŞEY HASANLU ve DÜCER ekradı dimekle ma’rûf şekavet-pîşeler (işi gücü soygunculuk yapmak) itaatdan hurûc (çıkıp başkaldıran) ve âdet-i müstemirreleri sürekli yaptıkları) üzere ma’dene merbut kazâlarda ve etrâf havâlilirinde katl-i nüfus (insan öldürme) ve hetk-i a’râz (namus kirletme) ve gasb-emvâl-i fukara (yoksulların malını çalma) ve sair gûne fazahata (ve şenata (kütüklere) ictisâr (kalkıştıkları) eledikleri mukaddemâ lede-inhâ (önceleri ulaşan) haklarında bi-d-def’at (birçok) evâmir-i aliyye (Ferman) sâdır olmış iken ba-z-ı esbâba mebni infazı (yerine getirmek) mümkin olmadığından eşkıyây-ı merkum (Şeyh Hasanlı, Düçekliler) ferce-yâb fırsat bulma) ve mazarrat ve şekavetleri müzdâd (zarar ve ziyanları, soygunculukları arttı)olduğu tekrâr inhha olduğuna binaen mukaddemâ haklarında sâdır olan vemir-i aliye (yüce emir-ferman) nezir (birini doğru yola getirmek için korkutma, para cezası ödetme) kaydları ba’de-l-ihrâc Ekrâd-ı merkumenin mukaddemâ müteahhid (önceleri suç işlerseler ağır miktarda para ödeyeceklerine söz verip birbirlerine kefil oldukları) şurût ve nezirlerinin hilâfı (aykırı hareketleri oldukda vürûd iden (gelen) arz ve mahzardan (toplu dilekçe müsteban (anlaşılma) olduğuna ibtinâen (dayanarak) ma’den emini mûmâ ileyh (Yusuf Paşa) ma’rifeti ve hâcagân-ı Divân-ı Hümâyûnımdan cebeciler kâtibi sabık ABDİ zîde mecduhû mübâşeretiyle eşkiyây-ı merkumenin keyd ü mazarratından (hile ve zarar ziyanı) ahali ve fukarây-ı raiyyet (vergi veren halk) ve bi-l-husûs (özellikle) hademe-i Ma’den-i hümêyûn tahlîs (kurtarma) ve mukaddemâ haklarında sâdır olan evâmir-i aliyye (fermanlar) tenfîz (uygulama) olınmak babında işbu sene-i mübareke evâhir-i şa’banında mufassal ve meşrûh (ayrıntılı, açıklamalı) emr-i şerifim sâdır olmışdı bu def’a Emîn ve mübâşir-i mûmmâ illeyhümâ (Yusuf Paşa ile Abdi) tarafından gelen tahrîrâtın hulâsa-i mefhûmında (yazının özetinde anlaşılan) Ekrâd-ı şekavet-i mu’tâdın haklarından ber-vech-i muharrer (yazıldığı gibi) sâdır olan emr-i âlî mübâşir-ı mûmâ ileyh (Abdi) ile vârid olmağla (ulaşma) etrafdan ve ERGANİ MA’DENİmerbutâtından (bağlı olan yerler) elviye beğleri (sancakbeyi) ve kaza ve havâlinin voyvoda ve zabitanı ve bi-l-cümle sunuf-ı askeriyyesi isticlâb (çekmek) zımnında tahrîrât irsâl olunduğu(yazı yollandığı) ve taraf taraf üzerlerine hücum ve İ’DAM ve TEDMÎRLERİNE (idam ve tepelenmeleri) sa’y-ı mevfûr (aşırı şekilde çalışılacağı) tahrîr (yazı) ve maddeye ba’zıların me’muriyyetleri husûsı derc ve testîr (belertilmiş) ve dergâh-ı muallâm kapucıbaşılarından hâlâ darb-hâne-i âmiren emîni YUSUF dâme mecdduhû dahi takdim eylediği takrîr (rapor) kâğıdında KEBAN ve ERGANİMA’DENLERİ’ne merbut (bağlı) ÇARSANCAK (Akpazar) ve CEMİŞEZEK ve ŞİRTURUKVEKARAÇORve HERBULUT ve ÇERMİK ve EĞİL ve PALUve sair kâffe-i elviye (tüm sancaklar) ve kazâhâ (ilçeler) ümerâ (âmirler) ve voyvoda ve zabitan ve ahalileri bi-l-ittifak (hep birlikte) emîn-i mûmâ ileyhin maiyyetinde olarak eşkiyay-ı merkume üzerine hücum ve def’-işe kavet ve tuğyânlarına (soygunculuk ve taşkınlık) dikkat birle (dikkat ederek) taht-ı nizâm-i kavîye rabt (sağlam bir düzene koyma) olunmasını inhâ ve istid’â itmekle bu babda inhâ ve istid’â olunduğu vechile emr-i şerîfim tahrîri babında bi-l-fill Reîs-i Küttâbım olan SÜLEYMAN FEYZİ dâm? mecduhû i’lâm itmeğin i’lâmı mucibince Siz ki, Ma’den-i Hümâyhun dahilinde olan ümerâ ve voyvoda vesâir zâbitân-ı mûmâ ileysiz Ma’den Emini mûmâ ileyh (Yusuf Paşa) ile bi-l-ittifak (hep birlikte) def’ -i şekavet-i eşkiya (eşkiyanın soygunculuğuna son vermek) ye dikkat eylemeniz fermânım olmağın imdi Sen ki, Ma’denler emîni mûmâileyhsin eşkiyay-ı mezbûrenin (adı geçen Şeyh Hasanlı ve Düçekliler) ol havâliden def’-i tasallutları (saldırganlıklarını önlemek) matlûb-ı hümâyûnım olduğu (padişahın isteği olduğu) ve istid’â olunduğu vechile SİVAS ve DİVRİĞİ taraflarından asâkir-i mürettebe içün zahair (zahire) mübâyı’a (satın alma) ve îsâl olunmak (ulaşıtrma) için hâkim ve zâbitana hitaben yüce emir yazılması sadır olan Ferman üzerine eşkiyanın hakkından gelinmesi ma’den işçilerini eşkiya saldırısından kurtarmak ta gayret gösterilsin yapılacak işlerde kıl kadar kusur edilmemesi, ihmal ve tenbellikten sakının eşkiya makulesini himâye misillü hâllerden gayet sakınımanız bâbında. Fî Evâhil-i (1-10) zi-l-hicce sene 1201 (Eylül 1787) tarihinde. Emr u Ferman yazılmışdır Fermân sultanımındır.

    Fî 25. C. sene 1207



    HATT-IHÜMÂYÛN SÂHH

    İŞ BU ARZ-IHALDE MEZKÛR EKRÂD EŞKİYASI (Kürd eşkiyası) HAKLARINDA Bİ-D-DEF’AT EVÂMİR-iALİYYE(ferman) SÂDIROLUBNEZRE(para ödemeye söz vermek) DAHİKAT’ OLINMIŞKENMÜTENEBBİH(uslanmak) OLMAYUB İCRÂY-IENVÂ-IŞEKAVET(türlü türlü soygun yağmacılık yapıp) VE AHALİ VE RAAYAYA ÎSAL-İHASÂRET(zarar ziyan yapmak) ÜZEREOLDUKLARINDANBAHSİLEŞİKÂYET VETEKRÂREMR-İÂLÎ SUDÛRİYLEREF’-i MEZÂLİM VETEADÎLERİ(haksızlığa son verme)BABINDA AHALİ TARAFINDAN BA-ARZ-IHAL İSTİD’ÂY-IİNÂYETOLUNUB ANCAK YEDLERİNDE İ’LÂM VE MAHZAR OLMADIĞINDAN O MAKULE SÂDEARZ-IHA-SIDK UKİZBE(doğruluk ve yalan) İHTİMALİDER-KÂROLMAĞLAFİ-L-HAKİKAEŞKİYAY-I MERKUMENİN (yukarıda sözü edilen Şeyh Hasanlı ve Dücekliler) EL-HÂLETÜHÂZİHİ(bugün) EFÂL-İNÂ-MARZİYEYE (hoşolmayan) İCTİSÂRLARI VAKİ’ İSE FUKARAY-I RAİYYET ÜZERLERİNDEN O MAKULE EŞKİYANINDEF’-İ ŞEKAVETLERİ ZİMMET OLDIĞI DERC OLINARAK EŞKIYÂY-I MERKUMENİN İZÂLE-İ ŞERR VE MAZARRATLARİYLE TE’MÎN-İBİLÂD ve İRÂHA-İ İBÂD MÛCİBOLUR HALÂTININ İSTİHSALİNE DİKKAT OLINMAKİÇÜN DİYARBEKİR VALİSİNE HİTÂBEN MÜÊKKİD HÜKÜM BUYURULDU

    Fî Selh-i 29 Cemaziye-l-ahir sene 1207

    Belge:

    BOA – Cevdet Dahiliye, No 13821

    http://www.karacaahmet.com/Content.ASPX/17/32157/aşiretlerin-cezalandırılmaları-istemi

    --------------------------------------------------------------------------------



    Re: Osmanlı Belgelerinde Dersim Tarihi_Ahmet Hezarfen

    dersim -

    MADENLERE İLİŞKİN BAZI SORUNLARIN ADALETLE ÇÖZÜLMESİ



    KEBAN ve ERGANİ MA’DENLERİ EMİNİ SİVAS

    BEYLERBEYİ, EĞİL BEYİ İLE AŞİRETLERİN

    MA’DENLERE İLİŞKİN BAZI SORUNLARINI

    ADALETLE ÇÖZMELERİ


    Yazı:

    Evasıt-ı (11-20) Zi-l-Ka’de 1196 (Ekim 182) Yılı, Padişah: 1. Abdülhamit dönemi, Sadrâzam: Yeğen Mehmed Paşadır. O yıl, Osmanlı Devleti İspanya ile 14 Eylül günü ticaret ve tarafsızlık antlaşmasını imza etti.

    Kimden:

    Padişah’tan-Hatt-ıHümâyûn

    Kime:

    Sivas Beylerbeyisi’ne, Eğil Sancağı Beyi Süleyman Bey’e, Divân-ıHümâyun Hâcegânı ve KEBAN ile ERGANİMA’DENLERİEmîni Yeğen Mehmet Paşa’ya HÜKÜMKİ-,

    Konu:

    KEBAN ve ERGANİ Ma’denleri devletin önemli gelir kaynaklarından olduğu, ma’denler hazinesine toplanan paranın bir tanesinin bile boşyere harcanmaması, bu hususta toplanacak para varsa hemen toplanması, ma’den emini de borcunu ödemeli ma’denlere saldırmak isteyen aşiretlerle Sivas Beylerbeyi ve Eğil beyi ile birlikte bazı anlaşamamazlıkları hak ve adaletle çözmeye çalışılması istenmektedir.

    BELGENİN ÇEVİRİSİ:

    SİVAS BEYLERBEĞİ’si ve EĞİL Sancağı Beği SÜLEYMAN BEĞ zîde ulüvvubye Hâceğân-ı Dîvân-ı Hümâyûn’dan hâlâ KEBAN ve ERGANİMA’DENLERİEmîn YEĞENMEHMED zîde mecduhuya (ululuğu artsın) HÜKÜM Kİ,

    Ma’den-ı merkume Emîni mûmâ-ileyhin bu def’a Dersaadet’ime (İstanbul) irshal (yollama) ve Dîvân-ı Hümâyûnıma takdîm eylediği tahrirâtı (yazı) husûsında def’-i gaile-i Ekrâd-ı şekavet sıkıntı, gerginlik çıkarma alışkanlıkları) mu’tâd zımnında ma’den-i hümâyûnım kazâlarından Sen ki, miri mîrân (Beylerbeyi) mûmâ ileyhsin ma’iyyetinle me’mur kılınanlardan mîr-i mâmâ ileyhin dahi asâkir-i dâfiye (korucu askerler) ile me’muriyyetini hâvi kendüye hitâben sâdı olan emr-i âlî-şânım ol tarafa lede-l- vürûd (ulaşınca) mucibince terbih ve te’kîdi hâvi (uyarma) kâğıt tahrîr ve tesyhir (yazılıp yollanan olundukda mîr-i mûmâ ileyh cevabında: “Bizler sefere me’mur olduğumuz esnada ma’den-i hümâyûna câize (yol yiyeceği, azık) virmek âdetimiz değil ERGANİMA’DENİhazinesine olan deyn-i temessükümüz (borç senedi redd olunur ise azîmet ideriz (gideriz) “deyû a’zâr-ı vâhiye (anlasız özürler) îrâd ile (söylemekle) me’mûrin-i mezkûresinden imtinâ (çekinme) eylediğinden başka bu keyfiyyet-i sâire dahi sârî (bulaşıcı) idüği zâhir olmağla (meydana çıktı) bu makule kayd ve şurûtı olmaya a’zâr-ı vâhiye (asılsız, anlamsız özürler) ile me’murin-i merkumeden afvi mümkin olmadığı beyâniyle ERGANİMA’DENİhazinesinde mevcud temessüki mecubince bila-tevakkuf (geçiktirmeksizin) deynini edâ (borcu ödeme) ve binnefs (kendiliğinden) kendüsine henuz nefer-i süvari ve piyade ile ma’iyyetine ve revde şitâb (acele gitme) eğer bundan sonra dahi ol makule a’zâr-ı beyhude ile (boş boşuna özürler) Varidât-ı ma’de hümâyûn (ma’denin gelirleri) bir habbesine (bir tanesine) kesr ü noksan getürmek ve yahud me’murin-i merkumeden imtinâ’ dâiyyesinde (çekme iddiasında) olmak ihtimali olur iseahz (yakalayıp) ve Sivas kal’asına kal’a-bend (apisetme, kapama) olması içün müceddeden (yeniden diğer bir kıt’a emr-i şerîfim ısdâriyyeti tahrîr ve istid’â eylediği cihetden divhan-ı hümâyûnımda mahfuz kuyûd (korunan kayıdlar) ahkâm (hükümler) tetebbu’ (etraflıca inceleme) itdirildikde mîr-i mûmâ ileyh dahil-i havza (çevresi çitle çevrili yer) hükümeti olan mahallerde darb harbe (savaşabilecek) kadir kimesnelerden asâkir-i dâfiye (çevik güç) ile hareket ve maiyyetine varub bi-l-ittifak def-i tasallut-ı Ekrâda birlikde eşkiyaların saldırısını püskürtmek) dikkat eylemesi içün me’mur yetini hâvi işbu sene-i mübâreke evâil,i Receb’de ve ba’de isti’cali (acele etme) mutazammın evâsıt-ı Şevval’de başkabaşka iki kıt’a emr-i şerîfim virildiği divân-ı hümâyunımdan ba’de-l-ihrac (çıktıktan sonra keyfiyyet ve iktizâsına halâ Darb-hâne-i Âmiren Nazırı Mîr (Bey) Mehmet (Muhammet) dâme mecduhudan isti’lâm (yazı ile bilgi isteme) olındıkda husûs-ı mezbûr umûr-ı mehâmmü-l-lâzime-l-ihtimâmdan (bu işçok önemli) ma’den-i hümâyunıma aid paranın bir akçesine noksan gelmemek üzere ödenmesi bâbında fermân-ı âlî-şânım sadır olmışdır. Fî Evasıt-ı. Zâ. 1196.

    Belge:

    BOA – Cevdet Daehiliye, No 11512

    http://www.karacaahmet.com/Content.ASPX/17/32158/madenlere-ilişkin-bazı-sorunların-adaletle-çözülmesi

    --------------------------------------------------------------------------------




    Re: Osmanlı Belgelerinde Dersim Tarihi_Ahmet Hezarfen

    dersim -

    ŞEYH HASANLI, DERSİMLİ ve ... AŞİRETLERİN CEZALANDIRILMALARI



    ŞEYH HASANLI, DERSİMLİ ve DÜÇEKLİ

    AŞİRETLERİN CEZALANDIRILMALARI




    Yazı:

    Evahir-i (20-30) Receb 1213 (Aralık 1798) yılı Padişah 3. Selim dönemi, Sadrâzam:Yusuf Ziya Paşa’dır.

    O yıl, 2 Temmuz’da Fransız Generali Napolyon Bonapart Mısır’ı almak için İskenderiye’ye asker çıkardı. 25 Temmuz’da Fransızlar Kahire’ye girdi. 1 Ağustos’ta İngiliz donanması Fransız donanmasını Abukır önünde yaktı. Osmanlı devleti 24 Şubat’ta Avusturya ile ticaret, 11 Temmuz’da da İsveç’le Beykoz Dostluk Antlaşmasını imzaladı. O yılın en korkunç olayı 28 Nisan günü çıkan ARNAVUTKÖY YANGINI’nda Boğaziçi’nin büyük bölümü kül oldu.

    Kimden:

    Padişah’tan

    Kime:

    Mîrmîran’dan Muş Sancağı Mutasarrıfı Murad’a HÜKÜM

    Konu:

    Hatt-ı Hümâyûn: 14 hükümet merkezi yetkililerine yönetimlerindeki eli silâh tutan, savaş erbabı kişileri toplayıp Ferman ve mahkeme kararlarına itaat etmeyip devlete karşı başkaldıran ŞEYH HASANLI, DERSİMLİ ve DÜÇEKLİLER’in üzerlerine yürüyüp onlara boyun eğdirmeyi buyurmaktadır.(1)

    BELGENİNÇEVİRİSİ

    HATT-IHÜMÂYÛN: SÂHH BUYURULDU

    Mîrmîran’dan Muş Sancağı Mutassarrıfı Murad dâme ikbalühüye (bahtı süre dursun) HÜKÜMKİ,

    Taife-i Ekraddan katl-i nüfus (adam öldürme) ve gasb-ı emvâl (zorla mal alma) ve hetk-i a’râz (namus kirletme) ve ihrâk-ı büyût (evler yakan) ve kurâ (köyler yakan) ve tecrîm-i fukarâ (yoksullardan zorla para alan) misillü gûnâ gûn (bunun gibi türlü türlü) habâset ve şenâatâ (kütülüklere) ibtidâr (girişmek) üzere olan ŞEYH HASANLU ve DERSİMLÜ ve DÜÇEKYURDU AŞİRETİ eşkiyasının te’dîbleri ve gûşmalleri (cezalandırıp kulak bükme) husûsına taraf-ı hümâyûnımdan hâlâ Erzurum Valisi Düstûr-ı Vezirim SEYYİD AHMED PAŞA iclâlühü (ululuğ artsın) bu def’a müceddeclenbi-l-istiklhal (başlı başına) ta’yîn kılınub eşkıyây-ı mezkhurenin (adı geçen eşkiyalar) semt semt üzerlerine varılmak zımnında eshhab-ı liyakat (lâyık) ve iktidardan münâsib olanların dahi ma’iyyet-i müşarün ileyhe ta’yîn kılınmaları ber-muktezây-ı dikkat ve hâl-i lâzım gelmekden nâşi Sen ki, Mîrmîrân-ı mûmâ-ileyhsin bu bâbda müşârün ileyhin emr ve re’yile hareket ve ta’yîn ve istihdâm eylediği hidemâtın te’diyesine (ödeme) bezl-i miknet (çalışma) eylemek üzere ma’iyyet-i müşârün ileyde me’muriyetini irâde-i şâh-ânem tealluk eylemeğin imdi işbu emr-i âlî-şânım cânib-i müşârün ileyhden (adı geçen tarafından) (boş bırakılmış) ile tarafına vusûlinde muktedir oldığın askeri derhâl maiyyetine istishâb (sahiblenme) müşârün ileyhin Seni ne mahalle ve ne makule hidmete ta’yîn ider ise muktezây-ı irâde ve tahrîri üzere harekete mezîd-i sürat ve şitâb (çok acele koşma) eylemen matlûb-ı kat’î-i pâd-şâhanem (Ben padişahın senden isteğimdir) oldığı ve müşârün ileyhin maiyyetine sair lâzım gelenlerin me’muriyyetlerini hâvi diğer evâmir-i şerîfem isdâr (ferman çıkarıldı) ve taraf-ı müşerün ileyhe tesyâr (yollama) oldığı ve bu emri aldıkda mikdar-ı zerre tekâsül ve rahavet (ilgisizlik, ihmalkârlık) caiz olmadığı ve me’murlardan her kim müşârün ileyhin bu bâbda re’y ve emrine muhâlefet ve eşkiyaya hafî ve celî (gizli ve âşikâre) cüz’î ve külli (az çok) iânet (yardım) ve dalâlet (doğru yoldan sapma) ve himâyet ve sıyânet (koruma) ve recâ (yalvarma) ve şefaat (suçunun bağışlanması için aracı olmak) kaydında olmak lâzım gelürse o makulelerin (o gibilerin) EŞKİYA HÜKMÜNDE olacaklarına binaen her hangı rütbe ve zümreden olur ise olsun bilâ-imhâl (geçiktirmeden) mazhar-ı eşedd-i mücazât (en şiddetli cezalama) kılınacakları ve bu bâbda ibrâz sadâkat (bağlılık gösterenler) ve gayret idenlerin inâyet ve inâm-ı mülük-âneme mazhariyyetleri (padişahın iyiliğini görecekleri) husûsunda müşârün ileyhin vâki’ olan kâffe-i mültemisâtı (tüm aracılık) karîn-i müsaade-i şehr-yârânem (padişahın sevgisini kazanacağı) olacağıve taraf-ı hümâyûnımdan kendüye ruhsat-ı kâmile (tam izin) virilmiş olmağla memurlar haklarında şükr ü şikâyetinde semere-dâr bir yarar idüği ma’lûmın oldıkda ber-vech-i meşrûh (anlatıldığı üzere) amel ve harekete mezîd dikkat ve ikdâm ve meşkûrü-l-mesâî (çok beğenilecek çalışma) olmağla sarf ve sa’y ve ihtimâm (özenle işyapma) ve hilâfından tehâşi ve ittikâ’-i tâm (aykırı hareket ve iş yapmaktan gayet çok sakınman) eylemen bâbında.

    Fî Evâir-i (20-30) Receb sene 1213 (aralık 1798)

    Emr-i şerîfi getirene virilmiştir.

    BİRSURETİ: ERZİNCAN kazâsı vücûhına (ileri gelenlerine) Erzincan’ın harb ve darb (savaşa bilecek) erbabeyle me’mûriyyetlerini hâvi ber-vech-meşrûh (söylendiği gibi hareket edilmesi).

    BİR SURETİ ÇAPAÇUR Voyvodası zîde mecduhûya harb ve derb erbabiyle me’muriyyetleri için ber vechi muharrer (yazıldığı gibi.

    BİR SURETİ - KEMAH voyvodası (boşbırakılmış) zîde mecduhûya (ululuğu sürsün, kezalik harb ve darb erbabiyle vech-i meşruh üzere.

    BER SURETİ - KERCANİS Voyvodası zîde mecduhûya kazalik

    BİR SURETİ - KURUÇAY (İliç) Voyvodasına kezalik

    BİR SURETİ - EĞİN (Kemaliye) Voyvodasına kezalik

    BİRSURETİ - ÇEMİŞGEZEK Voyvodasına kezalik

    BİRSURETİ - Hâssa silâh-şörlerinden MİDAS Voyvodası Salih zîde mecduhuya muktedir olduğu piyade neferât ile ber-minval yazıldığı gibi.

    BİRSURETİ - Dergâh-ı muallâm kapucıbaşılarından ÜNYE A’yanı Genç Mustafa dâme mecduhuya Erzurum Valisi ma’rifetiyle CANİK’ (Samsun)da müretteb bin nefer mirillü (aylıkla toplanan asker) piyade ile.

    SÂHH BİRSURETİ - KİĞİBeği dame izzühüye sancağı dahilinde darb ve har

    BİRSURETİ - TERCAN Beği dame izzühüye sancağı dahilinde darb ve har

    Belge:

    BOA – Cevdet Dahiliye, No 15197

    http://www.karacaahmet.com/Content.ASPX/17/32159/aşiretlerin-cezalandırılmaları

    --------------------------------------------------------------------------------



    Re: Osmanlı Belgelerinde Dersim Tarihi_Ahmet Hezarfen

    dersim -

    ŞEYH HASANLILAR DERSİM YÖRESİNİN GÜVENLİĞİNİ SAĞLIYORLAR




    ŞEYH HASANLILAR DERSİM YÖRESİNİN

    GÜVENLİĞİNİ SAĞLIYORLAR



    Yazı:

    13 Safer 1217 (Haziran 1802) yılı, Padişah: 3. Selim dönemi, Sadrâzam: Yusuf Ziya Paşa’dır.

    O yıl, 25 Haziran’da Fransa ile barış antlaşması imzalandı.

    Kimden:

    ŞEYH HASANLU’dan SEYDİHÂN ve ŞEYH HASANLU’dan MİKAİL

    Kime:

    Divân-ı Hümâyûn’a dilekçe

    Konu:

    Eskiden beri çevredeki Sünnî aşiretler tarafından sapık inançlı, Osmanlı yönetimini tanımadıklarını ileri sürdükleri ŞEYH HASANLILAR’ın öyle olmadıkları, padişahın hizmetinde Çemişgezek’ten Mercan Boğazı, Erzincan’a varıncaya kadar tüm yolların güvenliğini, çıkarılan ve taşınan kömürün hizmetini canla başla sağlayacaklarını, üzerlerine aldıklarını, yalnız çevredeki idarecilerden engellenmemeleri için ellerine FERMANVERİLMESİ

    1. BELGENİN ÇEVİRİSİ:

    DEVLETLÜ İNAYETLÜ MERHAMETLÜ EFENDİM SULTANIM HAZRETLERİ DEVLET-İ İKBAL-İ EBEDÎ İLE SAĞ OLSUN ARZ-I HAL

    Kulları budur ki,Bizler (Şeyh Hasanlılar) Devletlü veliyyü-n -niam Efendimiz Hazretlerinin abd-i mülükleri (hükümdürın kulları) kaydına idhâl olub (sırasına geçip) her vechile dair-i rıza ve teslîme olduğumız hasebiyle fîmâ-ba’d (bundan sonra) gerek ma’den-i hümâyûnun (padişah ma’deni) vâki’ olan kömür hizmetlerinde ve gerek ızây-ı aliyyeye mütâbaa-i hâl ve harekette (padişahın rızasına göre hareket etmede) kusûr itmeyüb ÇEMİŞKEZEK’den MERCANBAĞAZI tarîkiyle ERZİNCAN’a varıncaya kadar yolların muhâfazası ve ebnây-ı sebilin(geçen yolcular) selâmetle imrarları (geçmeleri) husûsunda ve gerek ma’den-i hümâyûn içün kurb ve civarımız (yakınımızda) olan ULUKAL’Apîşgâhında (önünde) ve sair cibalde (dağlarda) hark ve nakil (çıkarı taşıma) olunacak kömürün hark ve nakli ve baltacıyân (maden kazıcılar) ve güllükçiyânın ve katırların muhâfazaları emrinde hâb ve rahat (dinlenme uykusu)terk idüb vücûhle sa’y ve ikdâm (gerekli çalışmaya göre itmekle ve etrafımızda olan ekrâd)(1) ve kabâliden (kabileler bir harekât-ın ha-marziyye (uygunsuzluk) ve şekâvet-i gayr-i lâyıka (eşkiyalık ve uygunsuzluk) zuhura gelür ise ümenâ-i ma’den-i hümâyûr (ma’den eminleri) ma’ifetiyle o makulelerin (o takımların) te’dîbât-ı lâyıkasında (uygun cezalanması) gûşiş ve garet (özenle çalışma) eylemek hâlâtına taahhüd ettiğimize (sözverme) binâen ma’den-i hümâyûn içhark (kazılacak) olınacak kömür üzerine nezâretimiz ve Çarsancak (Akpzar) ve Çemişkezek voyvodaları taraflarından tarafımıza bir gûnâ birteaddî (bir saldırı) olınmamak bâbında yedimize (elimize) bir kıt’a Fermân-ı Alî-şân sadaka ve ihsân (bağışlama) buyurılub bizler dahi bu taahhüdümüzde (sözünde durma) muhâlefetimiz olursa (karşı gelme) yine ümenây-ı ma’den tarafından nezâret-i merkume üzerimizden sarf (geri almak) olınmak husûsı kayd olınmak babında emru ferman Devletlü inâyetlü Efendimiz Hazretlerinindir.

    BENDE-İ BENDE-İ

    MİKAİL ŞEYH HASANLU SEYDİHÂN ŞEYH HASANLU

    KULLARI KULLARI

    DERKENÂR: İSTİD’ASI VECHİLE HÜKÜM (Dilekçilerine göre işlem yapılsın!) BUYURULDU 13 Safer sene 1217 (Haziran 1802)

    2. BELGENİN EVİRİSİ:

    Yazı:

    27 Cemaziye-l-evvel 1203 (Ocak 1789) yılı Padişah 1. Abdülhamit dönemi, Sadrâzam: Koca Yusuf Paşa’dır.

    O yıl, 7 Nisan’da padişah 1. Abdülhamit vefat etti yerine 3. Selim padişah oldu. Bu yıl Osmanlı ordusu ard arda yenildi: 31 Temmuzda MustafaPaşa ordusu Fokşan’da Ruslara yenildi. 22 Eylülde Ruslar Avusturyalılara yenilerek Belgrad ve Semendire Avusturyalıların, Besarabiye ve Bender Rusların eline geçti. Osman Pazvantoğlu zor Vidin valiliğini ele geçirerek padişaha karşı isyan etti.

    Bu yılın en önemli olayı: Dünyada bir dönüm noktası olacak 14 Temmuz 1789’da FRANSIZİHTİLALİoldu.

    Kimden:

    Divan-ı Hümâyûn’dan

    Konu:

    Ergani ma’denine bağlı, Çermik sancağı, Palu, Eğil hükümetleri öteden beri sadakat ve doğruluğu kanıtlanmış birer kimseyi atamayı eskiden beri alışıla gelmiş olduğundan, yine bu nitelikli kişilerin atanacağını bildirmektedirler.

    (1)ERGANİ ma’denine merbût olan ÇERMİK sancağı ve PAL ve EĞİL hükümetleri öteden beru sadakat ve istikametleri zahir (bağlılık ve doğruluğu görünen) olan bir kimesneyi nasb ve ta’yîni mutad-ı kadîm (eskiden beri alışılmış) olduğuna binhaen livâ-i mezbhure (adı geçen sancak) ile hükümet-i mezkûreler şurut-ı sâbıkaları (eski koşulları) üzere işbu bin ikiyüz üç senesi Mart’ı ibtidasından zabt itmek üzere isimleri yazılmak Divan-ıHümâyûn’dan başka başka emirleri taht olunmak HÜKÜM.

    27 Cemaziye-l-evvel sene 1203

    SÂHH BUYURULDU

    Belgeler:

    BOA – 1- Cevdet Zabtiye, No 3152 2- Cevdet Dahiliye, No 14573


    http://www.karacaahmet.com/Content.ASPX/17/32160/şeyh-hasanlılar-dersim-in-güvenliğini-sağlıyor

    --------------------------------------------------------------------------------




    Re: Osmanlı Belgelerinde Dersim Tarihi_Ahmet Hezarfen

    dersim -

    KEBAN VE ERGANİ MADENLERİNİN DAHA VERİMLİ İŞLETİLMESİ


    KEBAN VE ERGANİ MADENLERİNİN

    DAHA VERİMLİ İŞLETİLMESİ


    Yazı:

    2 Cemaziye-l-evvel sene 1205 Ocak 1791, Padişah 3. Selim dönemi, o yıl Bükreş’e giren Avusturyalıları yendik. 11.7.1790’da Prusya ile Dostluk Antlaşması yapıldı.

    Kimden:

    Divan-ı Hümâyun

    Kime:

    Gümüşhane Maden Emini Hassa silâhşörlerinden Mehmed Emin’e HÜKÜM

    Konu:

    Ergani ve Keban’da çıkan maden (gümüş, bakırların verimli işletilmesi için Mart ayı başından itibaren gerekli olan işçi, usta tedarikine başlanması, ocaklar açıldığında yeni cevher çıkınca Gümüşhane ilçesi ve Kugâs (Trabzon ilçesine bağlı) bucağından 300 paraşut () işçisi, 500 baltacı temin edilerek Ergani ve Keban’a yollanması, bu işçilerin ücretleri geçiktirilmeden ödenmesi.

    Bu maden işinde Başmuhasib payesiyle Divan-ı Hümâyûn hocalarından El-Hac Yusuf Paşa’nın da görevlendirildiği, işlerin aksamadan düzenli bir şekilde yürütülmesi istenmektedir.

    Belge:

    BEO- Cevdet İktisad No 205















    BAKIR MADENİ

    Hâlâ Erzurum Valisi Vezir-i Mükerrem Sa’adetlü Yusuf Ziya Paşa Hazretleri tarafından vârid olan tahrirâtdan mahrec bir mâddenin hulâssa-yi mefhumunda TOPHANE-YİAMİRE ve Hasköy Karhâlerinde isâğa olınacak toplar içün iktiza iden nühasın bundan akdem hîyn tertibinde ba’z-ı masarifini mübeyyin müşârü-n-ileyh tarafından Dersaadet’e takdîm olunan defterde beher kantar mühâs-ı ma’mûlin Tokad’dan Samsun İskelesine naklîçün beşer guruş ücret vaz’-ı birle Başmuhasebe’ye kayd ve suret i’tâ olınmış ise dahi teshîl-i maslahat içün eshab-ı araba ve şütürân ve hayvanata beher kantarında birer guruş zamm ile nakil idülmişiken yine feryâd ve tezallümden hâli olmayub nühâs naklinden imtina’ eylediklerinden bu keyfiyyet umûr-ı mühimmenin ta’tiline bhadi olmağla rahmen li,l-fukara ikişer guruş dahi zamın ile beher kantarına yedişer guru nakliyye virilmek üzere mukaddem virilen suret kaydı terkîn ve ol-vechl hesâbına mahsûb olınacağını mıtazammın emr-i âlî isdâr vet esyîr buyurılur ise nühâs-ı merkürün vaktiyle iskele-yi mezbûra nakil ve tenzilir. Zeri’a olacağını ve ücret-i mezkürenin tertib-i sâbıkından ziyâde ikişe guruş zammı cânib-i mîriye eğerçe hasâreti mûcib olub ancak senevî i’mâli müretteb olan iki yüz batmandan ziyâde nühâsın Ergani ma’deninden i’mâline ikdâm olınarak ziyâde hâsıl olan nühâsın faizi işbu iki yüz guruşın zamm maddesine gâlib olınacağını ve tokuz senesine mahsûben Ergani ma’deninde i’mâl olunan nühâs-ı hâm iki yüz elli ve on senesinde üç yüz bin batmanı mütecâviz olmakdan nâşi tüccara fruht lazım gelse yalnız on senesi hâsılatından canib-i miriye dokuz yüz kese akçadan ziyade fâiz husûle geleceğini beyân-ı birle zamm hususına müsa’ade buyurılmasını müşârü-n-ileyh bir kıt’a kâime ve mektubunda tahrîr ve inhider derkenâra havâle olındıkda Keban ve Ergani ma’denlerinden Tokat’a gelüb tab olınan nühâsın cânib-i mîriye lüzûmı kadarı Samsun iskelesi ne nakil ve ma’dâsı fruht olınmak muktezây-ı nizâmından olmağla Dersaa det’e gelecek nühâsın Tokat’dan Samsun iskelesine icadar beher kantarına beşer guruş ücret-i nakliyye hesâbına mahsûb olınmak hususı mukaddem tanzîm olınmış oldığı Başmuhâsebeden ba’de-l-ihrâc iktizası İzzetlü Darbhâne-yi Amire Nazırı Beyefendi kullarından isti’lâm olındıkda inhâ...

    http://www.karacaahmet.com/Content.ASPX/17/32161/keban-ve-ergani-madenlerinin-daha-verimli-işletilmesi

    --------------------------------------------------------------------------------



    Re: Osmanlı Belgelerinde Dersim Tarihi_Ahmet Hezarfen

    dersim -

    MADENLERİN TOKAT'TA ERİTİLMESİNE SON VERİLMELİDİR



    KEBAN VE ERGANİ MADENLERİNİN TOKAT’TA

    ERİTİLMESİNE SON VERİLMELİDİR




    SÂHH İZZETLÜ DEFTERDÂR EFENDİ TAKRÎRİNİZMUCEBİNCEEMRİNİİSDÂRİTDİRESİZDEYÛ BUYURULDU

    14. Za (Zilka’de) sene (1) 211 (Nisan 1797) HÜKÜM



    METNİN ÖZETİ

    ERGANİ VE KEBAN BAKIR MADENLERİNİ TOKAT’A GETİRİP

    ERİTMEK YERİNE YERİNDE İŞLEMENİN DEVLETE AZ

    HARCAMAYLE MAL OLACAĞI

    Yazı:

    5 Zilka’de sene 1211/1797 yılı, Padişah 3. Selim dönemi, Vidin Valisi Osman Pazvantoğlu’nun başkaldırması, Fransız Generalı Napolyon Bonapart’ın Mısır’a çıkması.

    Kimden:

    Tophane-yi Âmire Emini

    Kime:

    Padişah’a arz

    Konu:

    Ergani ve Keban Bakır madenlerini Tokat’a getirip işlemek yerine çıkarıldığı yerde işlenmesi devlete daha kârlı olacağı, çünkü araba, deve vb. ile kantar başına beşer kuruş taşıma ücretini taşıyıcılar az bularak şikâyet etmektedirler. Kantar başına bir kuruş taşıma zammı yapılsa devlet hazinesine hayli zarar getirmektedir. İşlenmiş bakır İstanbul’da Tophane ve Hasköy’deki top dökümü için gerekli maddedir.

    Belge:

    BOA – Cevdet İktisat No 372, 3 adet

    Hâlâ Erzurum Valisi Vezir-i Mükerrem Sa’adetlü Yusuf Ziya Paşa Hazretleri tarafından vârid olan tahrirâtdan mahrec bir mâddenin hulâssa-yi mefhumunda TOPHANE-Yİ ÂMİRE ve Hasköy Karhânelerinde isâğı olınacak toplar içün iktiza iden nühasın bundan akdem hîyn tertibinde ba’z-ı masarifini mübeyyin müşârü-n-ileyh tarafından Dersaadet’e takdîm olunan defterde beher kantar nühâs-ı ma’mûlin Tokad’dan Samsun İskelesine naklîçün beşer guruş ücret vaz’-ı birle Başmuhasebe’ye kayd ve suret i’tâ olınmış ise dahi teshîl-i maslahat içün eshab-ı araba ve şütürân ve hayvanata beher kantarında birer guruş zamm ile nakil idülmişiken yine feryâd ve tezallümden hâli olmayub nühâs naklinden imtina’ eylediklerinden bu keyfiyyet umûr,ı mühimmenin ta’tiline bâdi olmağla rahmen li-l-fukara ikişer guruş dahi zamm ile beher kantarına yedişer gurur nakliyye virilmek üzere mukaddem virilen suret kaydı terkîn ve ol-vechle hesâbına mahsûb olınacağını mutazammın emr-i âlî isdâr ve tesyîr buyurılur ise nühâs-ı mezkürün vaktiyle iskele-yi mezbûra nakil ve tenzilin zeri’a olacağını ve ücret-i mezkürenin tertib-i sâbıkından ziyâde ikişer guruş zammı cânib-i mîriye eğerçe hasâreti mûcib olub ancak senevî i’mâli müretteb olan iki yüz batmandan ziyâde nühâsın Ergani ma’deninden i’mâline ikdâm olınarak ziyâde hâsıl olan nühâsın faizi işbu iki yüz guruşın zamm maddesine gâlib olınacağını ve tokuz senesine mahsûben Ergani ma’deninde i’mâl olunan mühâs-ı hâm iki yüz elli ve on senesinde üç yüz bin batmanı mütecâviz olmakdan nâşi tüccara fruht lazım gelse yalnız on senesi hâsılatından canib-i miriye dokuz yüz kese akçadan ziyade fâiz husûle geleceğini beyân-ı birle zamm hususına müsa’ade buyurılmasına müşârü-n-ileyh bir kıt’a kâime ve mektubunda tahrîr ve inha ider derkenâra havâle olındıkda Keban ve Ergani ma’denlerinden Tokad’a gelüb tabh olınan nühâsın cânib-i mîriye lüzûmı kadarı Samsun iskelesine nakil ve ma’dâsı fruht olınmak muktezây-ı nizâmından olmağla Dersaadet’e gelecek nühâsın Tokat’dan Samsun iskelesine kadar beher kantarına beşer guruş ücret-i nakliyye hesâbına mahsûb olınmak hususı mukaddem tanzîm olınmış oldığı Başmuhâsebeden ba’de-l-ihrâc iktizası İzzetlü Darbhâne-yi Âmire Nazırı Beyefendi kullarından isti’lâm olındıkda inhâ.



    http://www.karacaahmet.com/Content.ASPX/17/32162/madenlerin-tokat-ta-eritilmesine-son-verilmelidir


    --------------------------------------------------------------------------------



    Re: Osmanlı Belgelerinde Dersim Tarihi_Ahmet Hezarfen

    dersim -

    ERGANİ YÖRESİNDE EŞKİYA



    ERGANİ YÖRESİNDE EŞKİYA



    Yazı:

    Evâsıt-ı (11-20) Zi-l-hicce (Temmuz 1761)yıl Padişah 3. Mustafa dönemi (Gerileme Devridir), Sadrâzam: KocaRagıp Paşa’dır. Kırk yaşında tahta geçen 3. Mustafa’nın ilk beş yılı bilgin, şair bir kişi olan Koca Ragıp Paşa’nın Sadrâzamlığı sayesinde barış ve sükûn içinde geçtiyse de onun ölümünden sonra Rusya ve Avsuturya ile yapılan savaşların çoğunda yenildik.

    O yıl, 22 Mart’ta Osmanlı Devleti Prusya ile ticaret antlaşmasını imzaladı. 3. MustafaRuslara karşı derin kin besliyordu.

    Kimden:

    ERGANi Kasabası Naibi Mehmed Efendi’den

    Kime:

    Divan-ıHümâyhun’a İ’lâm

    Konu:

    Ergani’ye bağlı BAĞDAŞ köyüne komşu KALBEŞ köyünden iki yüz kadar eşkiya saldırarak birkaç insan öldürdükten sonra 15 haneden ibaret olan köyün tüm evlerine girerek ne bulurlarsa mal, para, eşya yağmaladıkları gibi kadınlara da saldırıp namuslarını kirlettikleri, bu yüz kızartıcı olayı işliyenler mahkemeye gelmedikleri, yetkililerin bunları yakalamaya çalıştıkları.

    1. BELGENİN ÇEVİRİSİ:

    Der-i Devlet-i Mekine Arz-ı Dâî-i Kemîne budır ki,

    (Yüce Devletinizden bu âciz kulun isteği şudur ki,)

    ERGANİkazâsına tâbi’ BAĞDAŞ nâm karye sakinlerinden HACIİBRAHİM ve karındaşıoğlu ÖMER nâm kimesneler kendi hâllerinde kâr ve kasbleriyle (ticaretle) meşgul ve ırzlariyle mukayyid iken yine kazâ,i mezbure tabi’ KALBEŞ nâm karye sakinlerinden HACIABDÜSSAMED ve oğulları RASUL ve İSÂ ve MEHMED nam mütegallibeler (zorbalar) ve derûn-ı melanet -âlûd (la’nete bulaşmış)larında münderic olan fiil-i fâsid ve garaz-ı kâsidlerin (kötülük ve geçmez kinler) icrâ kasdiyle ahali-i KALBEŞ’ten iki yüz miktadır haşaratı cem’ ve müsellah (silâhlı) oldıkları halde mezbûr HACIİBRAHİM’in karyesini basub karındaşı oğlu ÖMER’i katl ve kendüsini ve oğulları MOLLAMUSTAFA’yı ve ÜSEYİN’i ve mattûl-i mezburun (Ömer’in) oğlu MEHMED’i darb ve cerh ve lâ-ya’kıl (döverek yaralama ve sersem etme) eylediklerinden sonra derûn-ı hâneye duhûl (ey içerisine girerek) muhadderâtdan (namuslu kadınlara) olan ıyhallerine (çoluk çocuğa) tasallut (saldırma) esvâb ve emti’aların (elbise ve malları) soyub ve fiil-i şeni’ kasdiyle (ırza geçmek için) tâife-i nisvandan) beş nefer havâtini (kadınlar) mecrûha (yaralama) ve derûn-ı hânede emvâl ve eşyaların ve nukudın (paraları) bi-l-külliye (tastamam) yağma ve gasb ve garet (zorla alma) ve karye-i mezbûr (Bağdaşköyü) on beşhaneden ibaret bir karye olub zikr olınan on beş hanenin dahi emvâl ve eşyaların cümleten yağma ve gasb idüb ziyade gard-i külli (çok baskı) itmekle keyfiyyet mezbûrın keşf ve müşahedesi (bu olayın keşfi) cânib-i şer’den (mahkeme tarafından iltimas (aracı) olındıkda ba’de-l-keşf (keşiften sonra) ve-l-muâyene (gözden geçirme) bu mertebe mağdûriri iyeti zâhir ve vâki’ (bu kadar zarar ziyana uğramış) olmağın husâmalarıyle (düşmanları ile) terâfi’-i şer’-i şerîf (mahkemede duruşma) olmak içün ihzâri (mahkemeye getirmek) bâbında bi-d-def’at mürâsele-i şer’iye (birçok kere mahkeme mektubu) irsâl (yollama) olındıkda ithaat itmeyüb mürâfaadan imtinâ’ ile duruşmaya gelmeme) firâr (kaçma) itmekle mütegallibe-i mezbhurın (zorbaların) hakkında icrây-ı ahkâm-ı şer’iye (gerekli hüküm verilmesi) müteassir (zor olup) olub ve hakkından gelinmezse fî-mâba’d (bundan sonra) bu bâbda ifakad (iyileşme) ber-vechile mutassevver (düşünülemez) değildir ve bu misillü şekavet (eşkiyalık) cümleye sârî (herkese bulaşarak) ve nizâm-ı memlekete (ülkenin düzenine) halel-i târî (birden bire bozulma) olmasına bâıs hâlâtdan (neden olacak) olmağla avâtıf-ı aliyye-i hazret-i cihânbaniden (padişah tarafından gösterilen sevgi) mütezerri’liğe ma’zûr (zarar ve ziyana uğrayan)ı mezbûr HACI İBRAHİM KULLARI’nın hâl-i pür-melâline (üzüntülü) merhameten mürüvveten (insanlığa yakışır acıma) mütegallibe-i mezbhurları (eşkiyayı) bulunduğu mahalde ahz u girift (yakalayıp zincire vurma) ve husâmalarıyle (karşı taraf) ile ba’de-l-mürâfa’ (yargılandıktan sonra) hukuk-ı ıbad istirdâd (kul haklarının alınması) üzerlerine madde-i katl sâbit olanların (insan öldürenler kanıtlanırsa) cezây-ı şer’îleri (şeriata göre cezalanmaları) icrâ (yapılması) ve ihkak-ı hakk olınmak (bir hakkı yargılama sonucu kanıtlama) bâbında hâlâ Vali-i Diyarbekir Vezir-i Âsafü-n-nazîr (örnek vezir) hazretlerine ve ERGANİMA’DENİ emînine hitâben bir kıt’a müekkid ve müşeddid (uyarıcı şiddetli) emr-i celîlü-ş-şân (yüce emir) lütf ü ihsân buyurulmak niyâziyle evvelki vâki’ hâldir hasbet-en lillâhi-l- müteâl (Allah rizası için) der-i devlet-medâr-ı dâmiü-l-karara (büyüklük merkezi) arz birle (sunularak) i’lâm olındı. Baki emr u Ferman der-i ma’delet ünvânındır (yüksek adalet sahibinindir).

    Hurrire fî evhasıt-ı Zi-l,hicce senete erba’ ve seb’în ve

    miete ve elf. (Evêsıt-ı (11-20) Zi-l-hicce 1174

    (Temmuz 1761) sene.

    ERGANİ kasabası Nâibi: Mehmed

    MÜHÜR(Mehmed) mutabıktır (uygundur)

    2. BELGENİN ÇEVİRİSİ:

    Şer’le görülüb ihkak-ı hakk (hak üzere yargılama) ve keyfiyyet sûret-i sicillâhtıyle Dersaadet’e (İstanbul) i’lâm olınmak bhabında Diyarbekir valisine hitâben emr,i şerîf ısdar olınur.



    XXX

    ERGANİ kazâsına tâbi’KALBEŞ karyesi sükkhanından ahalisinden) eşkiyadan HÂCIABDÜSSAMED ve oğulları RASUL ve ALİ ve MEHMED nân şakiler yine kazâ,i mezbûre (Ergani kazası) tâbi’ BOZAŞ karyesi sükkânından HÂCIİBRAHİMve KARINDAŞı oğlu ÖMER’in hanelerini iki yüz mikdarı haşarat ile basub mezbûr ÖMER’i katl ve merkum HÂCIİBRAHİM’in oğulları MUŞTAFA ve HÜSEYİN maktul-i mezbhurın oğlu MEHMED’i darb ve cerh ve emvâl ve eşyaların nehb (yağma) ve beşnefer hatunlarını mecruha (yaralama) ve karye-i mezkhure ahalisinin bi-l-cümle emvallerin garet ve murâfaat (yüzleştirme) itdirilmek içün bi-d-def’at (defalarca) da’vet-i şer’ (mahkemeye çağırıldığı) oldıklarında itâat itmemeliriyle eşkıyây-ı mezkûre bulundukları mahalde ahz (yakalma) ve husâmaliryel (düşmanları) terâfü’ ve hukuk-ı ibâd istirdâd (kul haklarının alınması) ve üzerlerine madde-i katl sâbit (insan öldürenler kanıtlanırsa) olanların cezâları tertîb olınmak bhabında Diyarbekir valisine hitâben emr-i âlî ısdâr buyurılmasını ERGANİNAİBİ i’lâmında tastîr (yazar) ider.

    Keşf if hücceti

    1 kıt’a

    DERKENÂR:

    BU HUSÛS İÇÜN EMİR VİRİLMİŞ MİDİR? HÜKÜM



    XXX

    3. BELGENİN ÇEVİRİSİ:

    HATT-IHÜMÂYÛN SÂHH BUYURULDU

    Diyarbekir Valisi Zareli-Zâde Vezir Fezullah Paşa, ERGANİNâibi’ne HÜKÜM, Kİ-

    ERGANİ kazâsına tâbi’ KALBEŞ karyesi (X) sükkânından eşkiyadan HÂCIABDÜSSAMED ve oğulları RASUL ve ALİ ve MEHMED nam şakiler yine kazâ,i mezbûre tâbi’ BOZAŞ nam karyede sâkin HÂCIİBRAHİM ve karındaşı oğlu ÖMER’in hanelerini iki yüz mikdarı haşarât ile basub mezbhur ÖMER’i katl ve merkum HÂCIİBRAHİM’in oğulları MUSTAFAve HÜSEYİN dahi maktul (öldürülmüş) mezburın oğlu MEHMED’i darb… Fermanım olmağın imdi Sen ki, Vezir müşârün ileyhsin bu halâlde (bu arada) havâli-i mezbûrede bulunmanla şekavet-i mezbûre cesaret iden eşkiyay-ı merkumeyi (yukarıda adları yazılı eşkiya) bi-eyyi hâl (mutlaka) ele getirüb (yakalama) ahz (zincire vurma) ve meclis-i şer’a ihzâr (mahkemeye duruşmaya getirme) ve da’vhay-ı hak üzere gasb ve nehb (çalıp yağma) itdikleri emval ve eşya min-gayr-i noksan (hiç noksansız) kendilerden ba’de-t-tahsil (alınınca) üzerlerine ihkak-ı hakk itdirüb si cillâtiyle der-i devlet,i madârıma (büklük merkezi olan hükümdara) arz ve i’lâm eylemeniz bhabında.

    Fî evâsıt-ı (11-20) Muharrem 1175 (Ağustos 1761)

    Belge:

    BOA – Cevdet zabtiya, No 4520, 3 adet belge


    http://www.karacaahmet.com/Content.ASPX/17/32163/ergani-yöresinde-eşkıya

    --------------------------------------------------------------------------------



    Re: Osmanlı Belgelerinde Dersim Tarihi_Ahmet Hezarfen

    dersim -

    HARPUT YÖRESİ EŞKİYALARI



    HARPUT YÖRESİ EŞKİYALARI



    Yazı:

    Evasıt-ı (11-20) Rebiyü-l-evvel 1184 (Haziran 1770) yılı, Padişah 3. Mustafa dönemi, Sadrâzam: İvaz-Zâde Halil Paşa’dır. O yıl Mayıs Haziran ayında Baltıktan gelerek Akdenize giren Rus donanması Mora kıyılarına baskın yaptı, Şubat ayında Boğdan seraskeri Abdi Paşa Fokşan’da Ruslara yenildi, 5 Temmuz’da Rus donanması Çeşme’de Türk donanmasını yaktı, Sadrâzam Halil Paşa Bucak’ta Kartal mevkiinde Ruslara 1 Ağustos’ta yenildi, 6 Ağustos’ta İsmail (Romanya’da) Ruslar’ın eline geçti, 30 Ağustos’ta Kili düştü 27 Eylül’de Bender düştü, Ekim’de Akkermen Rusların eline geçti, Ruslar Kırım’a girdi, yenilgiler durmadı.

    Kimden:

    Harburut (Harput) Kadısı Seyyid Bilâl’dan

    Kime:

    Divân-ı Hümâyun’a i’lâm

    Konu:

    Harput Ayanı Hacı İsmail ve amcası oğlu HACIAHMED ile yörenin ünlü eşkiyasını başlarınat oplayarak, onların kötülüğünden ve baskınından canlarını kurtarmak için başka köye göçmeye çalışan Harput a’yanı Muhtarı HACIOSMANAĞA, HACIMUHAMMEDAĞA ve HACIAHMEDAĞA’ların yollarını keserek HACIAHMED ile oğlu HACIİBRAHİM’i öldürüp eşya ve paralarını yağma ettikleri.



    BELGELERİN ÇEVİRİSİ

    Der-i Devlet-i Makîne Arz-ı dâî-i kemîne Budır ki,

    (Yüce devletinizden bu âciz kulun isteği şudur ki,)

    Tarih-i i’lhamdan dört mâh (ay) mukaddem hâlha Erzurum Valisi olub Kars cânibi Serasker olan vezîr-i hasaf,ı nezîr Devletlü İnhayetlü el-Hhac -Hâfız Mustafa Hazretleri KEBANMA’DENİ’nden savb-ı mansıblarına (makam) nakl ve azîmetlerinden sonra HARBURUT(Harput) kazası ahali ve a’yanlarından olub mûkiz-i fitne ve fesâd (çıkaran) olan ÇONELİOĞULLARIİSMAİLAĞA ve ÖMERZÂDESİHACIAHMET ve yine ÖMERZÂDELER’den MEHMED ve karındaşı HACI EBU BEKİR ve KEŞŞAF ZÂDE AHMED ve ALAYBEĞİ ZÂDEÖMERve ALİAĞAZÂDEHÜSEYİNAĞA nâm kimesneler sâ’-ı bi-l-fesâd ve mütezarrır ale–l–ibâd (insanlara kötülük zarar ziyan yapan) olub hevâlarına tâbi’ (kendilerine uygun) eşkiyayı başlarına cem’ (toplayıp) ile envâ’-i dürlü fitne ve fesada şurû’ (girşime) idüb vilhayetde asıl a’yan ve a’yân zâdeleri ve umhur-ı din ve müsinn-i (yaşlı) ihtiyarlarından işbu bâıs ve arz-ı ubhudiyyet EL-HÂCOSMANAGAVEEL-HÂCAHMEDAĞA ve EL-HÂCMEHMED AGA kulları kendi hâllerinde dindar ve müstakim (doğru yolda ve mu’hin-i fukara (yoksullara yardım eden) ve reâya perver (halkı seven) olub daimha bâemr-i âlî matlûb buyurulan tekâlif- pâd-şâhi (yüce emirle padişahın isteklerini) ve ma’den-i hümâyûn hizmetlerinde bezl-i makdhur (maden hizmetini elden geldiği kadar yaptığı) eyledikleri beyne-l-ahali a’yan iken eşkıyây-ı mezbhur (yukarıda adları geçen) fırsat-yâb (fırsat bulup) olub merkumun kullarını ızrâr ve ta’cîz ile (zarara sokma, rahatsız etme) hanelerinde emin olamayub tahlis-i nefs ve ıyâl (kendi ve çoluk çocuğunun canını kurtarmak için) içün kendi kurâ (köydeki) çiftliklerine nakl ve sâkin olub işbu HACIAHMET AĞAkulları dahi 83 (1183/1769) senesine mahsûben Dİyarbekir Voyvodası HASAN EFENDİ kulları tarafından Harburut (Harput) cizyesi (gayr,i müslimlerden alınan vergi: 1. derece 4 altın 48 kuruş 2. derece 2 altın 24 kuruş, 3. derece 1 altın 12 kuruştur) cibayetini (para toplama) iltizâm idüb (üzerine alan) ma’den-i mezbûrede vekil-i emîn olan SEYYİD MEHMED EFENDİ ma’rifetiyle kazâ,i mezbure kurâlarından altı bin guruş cem’ ü tahsîl ve voyvoda-i mûmâ ileyh tarafından bazsına me’mûr çukadarı AHMED’e kazâ,i mezbhure voyvodası MUSTAFABEĞ’e vekîl-i emîn mûmân (adlı) kimesneler huzûrında teislim ve yedinden tahvîl (borc senedi) alub çukadar,ı merkum cümle müvacehesinde (önünde) meblâğ-ı mezburları ahz u kabz (teslim alma) i’tirâf eyledikten sonra merkum HACIAHMEDAĞA kulları on nefer süvari ittibâî ile çukadar-ı merkumı selâmet-i tarîk ile HOŞ karyesine giderken eşkıyây-ı mezburlar başlarına cem’ eyledikleri ittibâ ve hevadarları (kendilerine uyanlar) ve AHMED OĞLUDELİÖMER nâm şekavet-pişeyi ser-cemi’yet eyleyüb doksan beşnnefer süvari ile uğrularına çıkub kat’-ı tarîk (yol kesip) idüb merkum HACIAHMED’i ve oğlu HACIİBRAHİM’i ve hidmet-kârı ALİnâm kimesneleri bi-gayr-i hakk (suçsuz) katl ve ber-mûcib-i defter mümzâ (imzalı) at ve besat ve rahtlarını (at, kilim, ev eşyası) ve sair emvâl ve eşyaların nehb ü garet (yağma çapul) ve çukadar,ı merkumı üryhan (çırıl çıplak) ve meblâğ-ı mezbhur mâl cizyesini alenen yağma idüb eşkıyây-ı mezburların vech-i meşrûh üzere eyledikleri fesâd ve tuğyanları (yaptıkları kötülük ve taşkınlıklar) ve bi-gayr-i hakk katl olınan müteveffây-ı merkumların (ölenlerin) mazlûm ve magdûriyyetleri (haksızlığı uğramalar) cümle ahali-i kazâ (tüm ilçe halkı) meclis-i şer’a (mahkemeye) haber virdiklerinden başka bu fakirin (Harput kadısı) dahi ilm-i muhit (bilsi olmakla) hasbete-n - lillahü-l-müteâl (Allah rızası için) husus-ı mezbûrın ihkâk-ı hakk ve icrâ içün (bir hakkı yargılama sonucu kanıtlama) Der-i Aliyye’den (İstanbul) turnacıbaşı ağa kulları mübâşir (görevli) ta’yin ve halâ zîr-i hükümet-i aliyyelerinde oldığı vezîr-i müşârün ileyh hazretlerine hitâben bir kıt’a müekkid (uyarıcı) emr,i celilü-ş-şân ısdâr ve sadaka ve ihsan buyurulmak ricâsına evvelki vâki’ hâl hasbeten -lillâhü -l-müteâl pâye-i serîr,i a’lhaya arz u i’lâm olındı. Baki emr u Fermân hazret-i men lehü-l-emrin ihsânındır.

    Tahrîren fi-l-evâsıt-ı şehr-i Rebiyyü-l-evvel senete râbi’ ve semânîn ve miete ve elf.

    Evhesıt-ı (11-20) Rebiyyü-l-evvel 1184 (Haziran 1770) yılı.

    Harput Kadısı Seyyid Bilâl



    Yukarıdaki İ’LAMdoğrultusunda bölge kasabalarından üç mahkeme (birisi Mazgirt diğer ikisini okuyamadım) birlikte Divân,ı Hümâyûna sundukları i’lamlarında: öldürülenlerin hal ve tavırlarının çok iyi yöre için yararlı insanlar olduğu, öldürenler ise bozguncu, tüm amaçları insanlara zarar yapmak ellerinde olanı çeşit yollara baş vurarak ellerinden almak, kısıcası buy aptıkları eşkiyalık olduğu,b uy aptıklarını haklı göstermek için güyâ bu öldürülenler halktan kanunsuz vergi toplandıkları, Erzurum valisine halkı cezalattıklarını iddia etmektedirler.



    XXX

    Harburut (Harput) a’yanından CÜNELİOĞLUİSMAİLve ammi-zâdesi HACIAHMED ve MUHAMMED ve ALAYBEĞİOĞLUÖMERve KEŞŞAFOĞLUAHMEDnâm kimesneler hevhadarları olan şekavet-pîşeler (işigücü yağma soygunculuk) ile gûna ghun fesâdata der-kâr (belli) oldıklarından başka memleketin a’yan ve cümlenin muhtarı olan HACIOSMANAĞAve HACIMEHMEDAĞAnâmân kimesneler anlerin şerrinden masûn ve me’mhun (korunma, güvenli) olmak içün nefs-i Harburut’da (Harput) ikamet idemeyüb çiftlikleri olan mahalle nakl ve îvha (taşınıp yerleşme) üzere oldukların mârü-z-zikr eşkıyâ (yukarıda adları bildirilen eşkiya) haber aldıklarında esnây,ı râhda (yolda) önlerine çıkub markum HACIÖSMANAGAve oğlu İBRAHİM’i ve Harburut’dan mâl-i cizye olmak üzere altı bin guruş olmak üzere altı binguruşakçe ile Diyarbekir voyvodası tarafına azimet iden kimesneyi katl ve mhal,ı cizye ve sâir emval ve eşya ve raht ve besâtların nnehb-i garet (yağma) yağma eylediklerini setr için (örtmek) kendilerinin hâllerini ve maktûlânın sû’-i hâllerini havi ba’z,ı mahallerden Dersaadet’e (İstanbul)i’lâm ahz ve isâl (alıp yollama) itmeleriyle müfsidûn-ı mezburûnın kelâmları ifk ü iftirâye mebni ve kendi melanetlerini setr içün olub husûs-ı mezbhurm ma’rifetşer’le (mahkeme) rû’yet olınmak içün Dersaadet’den (İstanbul) bir mütehayyiz (ileri gelen)Turnacıbaşı mübâşir ta’yin ve irsâl,i birle (yollanarak)Erzurum valisine hitâben emr,i şerîf ısdâr ve inâyet buyurulmasın Harburut Nâibi i’lâmında ve civarında vâki’ ma’lûme-l-esâmi üç kazâ nâibleri Mazgirt, sağman, pertek ale-l-iştirak (birlikte) bir kıt’a i’lâmlarında tahrir iderler.

    DERKENÂR: BUNDAN AKDEM TA’YIN OLINAN TURNACIBAŞI MA’RİFETİ VE MA’RİFET-İ ŞER’-İ HUSUS-I MERKUM RU’YET OLINMAK İÇÜN MÜŞARÜN İLEYHE HİTÂBENHÜKÜM BUYURULDU

    24 Muharrem 1185 (Nisan 1771)

    Belge:

    BOA – Cevdet Adliye, No 1640, 3 adet belge


    http://www.karacaahmet.com/Content.ASPX/17/32164/harput-yöresi-eşkıyaları

    --------------------------------------------------------------------------------




    Re: Osmanlı Belgelerinde Dersim Tarihi_Ahmet Hezarfen

    dersim -

    KEBAN MA’DENİ NAİBİNİN KÖLESİ RUM OĞLAN

    KEBAN MA’DENİ NAİBİNİN KÖLESİ

    RUM OĞLAN



    Yazı:

    Gurre Cemaziye-l-evvel 1241 (Aralık, 1825)Padişah 2 Mahmut dönemi, Sadrâzam: Selim Mehmet Paşa’dır.

    O yıl, 25 Şubat’ta Mısır Valisi Mehmet Ali Paşa’nın oğlu İbrahim Paşa Osmanlı askerlerine yardım için Mora (Yunanistan’da)ya geldi, Mora’nın Merkezi olan tripoliça’yı zaptetti.

    Kimden:

    KEBANMA’DENİNâibi El-Hâc Ahmed’den

    Kime:

    Divân,ı Hümâyhun’a dilekçe

    Konu:

    Şeyhü-l-islâm tarafından KEBANMA’DENİ’ne Nâib (kadı vekili) olarak atanan Seyid Ahmet Efendi görev yerine giderken kölesi Rum gencini de götürmek istediği, ancak yüksek rütbedeki (vezir, mirmîran -Beylerbeyi)lerin götürebildiği, Naib de kendisine izin verilmesi için Divân-ı Hümâyûn’dan müsaade istemektedir.



    DİLEKÇENİN ÇEVİRİSİ

    Devletlü İnâyetlü Mezîd-i (gayet çok) Merhametlü Efendim sultanım Hazretleri sağ olsun

    Arzı-ıhâl-i senâ-kârlarıdır ki, (Çok medhedicinin dilekçesidir ki) Ma’den-i Şâhâne-i KEBANMA’DENİ niyâbeti (kadı vekilliği) taraf-ı hazret-i fetvha-penâhîler (Şeiyhü -l-islâm) fakir-i Bendelerine pâ-bûs-i damen (ayak etek öpen) ihâle olunub bu evanda Dersaadet’den (İstanbul) azimetim muktezâ (gitmek gerekli) olmağla yedimizde (elde) mevcud bir re’s-i RUM memlûkümüz kulları sağir (küçük yaşta) olub taşrada bir dürlü bey’ ve mübâdele (satıp, değişme) olunmayub kendi maiyyetimizde olarak tekrâr Dersaadet’e avdet ideceğimiz der-kâr sağir-i mezbûrın (Rum çocuğun) bi-l, maiyyet (adamlarla) mürûrına (geçmesine) izin ve ruhsat buyurmaları bâbında arz-ıhal-i fakir-aneye cesâret olundı merâhim-i devletlerinden mercû ve niyaz olunur ki husûs-ı mezburın tahsili husûsına sâyebân (koruma) buyurmaları bâbında emr devletlü inâyetlü merhametlü efendimiz sultanım hazretlerinindir. Bâkîyü-d-duâ

    BENDE-İes-Seyyid el-Hâc Ahmed el-Nâib-i Bi-MA’DEN-i KEBAN

    (Keban Ma’deni Nâibi)

    Ma’rûz-ı Bendeleridir ki,

    Kölemen tâifesinin cânibi Mısır’a imrârı (geçirilmesi) memnûatdan 5yasak olduğu) olub ancak ba’z-ı vüzerây-ı ızâm (büyük vezirler) ve mirmîrân-ı kirâm ve sâire dairelerinde istihdam olunmak üzere kefile rabt olunarak imrârı (geçmesi) hususuna ruhsat virülügelmek suretiyle sahib-i arz-ıhâl SEYYİD AHMED Efendi dâîlerinin KEBAN Kazâsı tarafına götürmek içüan ruhsat istid’asında olduğu bir re’s RUMİgulâmı (tüyü bıyığı çıkmamış Rum delikanlı) doğru kaza merkezine götüreceğine vusûlini havi i’lâm-i şer’i göndereceğine müderrisîn-i kirâmdan Seyyid Mehmed Esad Efendi dâîleri kefil olduğu ma’lum-ı devletleri buyuruldukda gulâm-ı mezburun imrârı (geçmesi) içün ruhsatı havi bir kıt’a emr-i şerîf ısdarı bâbında emr u ferman hazret,i men lehü-l-emrendir.

    MÜHÜR(okunamadı)

    HATT-IHÜMÂYÛN: SÂHH İ’LAMIMÛCİBİNCEHÜKÜM

    Fî 3 Rebiyyü-l-ahir 1241 (Aralık 1825)

    NİZÂMIKAYDIMUKTEZÂSIYLEDİVAN-IHÜMAYUNAHÜKÜMGÜMRÜKEMÎNİEFENDİ

    KEFİLERABTİLEİKTİZÂSINIİ’LÂM EYLİYESİNDEYÛ BUYURULDU

    Fî Gurre Cemâziye-l-evvel 1241 (Aralık 1825)

    Belge:

    BOA– Cevdet Zabtiye, No 1721


    http://www.karacaahmet.com/Content.ASPX/17/32165/keban-madeni-naibinin-kölesi-rum-oğlan

    --------------------------------------------------------------------------------



    Re: Osmanlı Belgelerinde Dersim Tarihi_Ahmet Hezarfen

    dersim -

    ... MADENLERE SALDIRMA HAZIRLIĞINDA OLAY EŞKİYA

    KEBAN ve ERGANİ MA’DENLERİNE

    SALDIRMA

    HAZIRLIĞINDA OLAY EŞKİYA


    Yazı:

    Evêil-i (1-10) Ramazan 1124 (Ekim 1809) yılı, Padişah 2. Mahmud dönemi, Sadrâzam: Yusuf Ziya Paşa’dır,

    O yıllar (Ocak 1807-1809) Osmanlı-Rus, Osmanlı-İngiliz savaşları devam etti, 8 Ocak’ta İngilizlerle Çanakkale Barışı imzalandı. 2. Mahmut ilk defa ülkede kılık kıyafette değişiklik yaptı.

    Kimden:

    Padişah’tan

    Kime:

    Rakka (Suriye’de) Valisi Vezir Mehmet Paşa’ya HÜKÜM

    Konu:

    Keban ve Ergani Ma’denlerinde çalışmaları baltalamak için ma’dene bağlı ilçe ve bucaklarda işi gücü soygunculuk, yöre ahalisine elinden geleni yapmadığını bırakmayan eşkiya sürüsü bu defa ma’denlere saldırarak çalışmalara engel olma peşinde, bunu duyan padişah ma’dene bağlı ilçe ve bucak yetkililerine bir an önce birleşerek bu eşkiya sürüsünü yakalamaları, şeriata göre cezalamalarını buyurmaktadır.

    HATT-IHÜMÂYÛN: SÂHH BUYURULDU

    Hâlâ RAKAValisi Vezirim Mehmed Paşa iclâlühüye HÜKÜM, BİHESNİ(Besni) kazasında ba’z-ı erbhab,ı bagi ve fesâd mücerred kesb-i teferrüd (tek başına kalma) dâiye-i fhasidesiyle başlarına haşerât cem’ iderek şeriat-ı garrâ ve mugayir-i emr-i ve rızâ ve katl-i nüfus ve hetk-i perde-i ırz ve nâmûs (insan öldürme ar namus kirletme) ve gasb-ı emvâl (mal çalma) tahrib-i kazâ ve kura ve sâir (ilçe, köyleri yakıp yıkma) envha’-i mezâlim ve teâdile (çeşit zülm ve düşmanlık) havsala-i diyânetden (din duygusundan) hâric nice nice habâset ve fazahata (kötülük ve edepsizlik) ictisâr (grişitikleri) eyledikleri mukaddemâ bi-l-ihbâr tahkik-gerde-i pâd-şâhanem (haber edilince padişahın araştırma yaptığı) olmaktan nâşi bu makule muzırr-ı ıbâd (insanlara zararlı) ve sabi-l-pasad (ortalığı birbirine katan olan melanet-kârdan (la’net etmeye lâyık) ol havâlide tasfiyesi (temizleme) bu hususa ERZURUMValisi Cânib-i Yarkiye Seraeskeri Düstûr-ı Vezirim EL- HÂCBEHRAMPAŞa iclalühü (yüceliği artsın)eyâlet-i ERZURUM me’mur ve ma’iyyetine sâbıka MAR’AŞ Beğlerbeğisi KALENDERPAŞa demet mualihu (büyüklükleri devam etsi) ve Hısnı Mansur BoybeğiHÜSEYİN ve HOYRİ (?) Boybeği Süleyman ve AYINTABVOyvodası İbrahim ve Boybeği Mahmud ve Siverek Voyvodası Ahmed Zîde mecduhum (ululukları çoğalsın) Sen ki, Vezir-i müşârün ileyhsin mukaddemâ sâdır olan emr-i şerîfim mucibince hareket eylemek şartıyla lazım gelen sâir MA’DEN-İHÜMÂYÛNIM merbutâtına dahi sirâyet iderek Devlet-i Aliyyemin varidat-ı muktezâsından olan KEBAN ve ERGANİ ma’denlerinin ta’tilini mucib bir keyfiyyet olacağı zâhir olursa olbabda PALU veHARBURUT(Harput) ve ÇARSANCAK(Akpazar) VE ÇEMİŞGEZEK ve EĞİL ve MALATYA ve ARABKİR ve EĞİN (Kemaliye) ve sair merbut olan kazâ-i mezburûranın voyvodaghan ve a’yan ve yeniçeri ve serdarları hâlâ KEBAN ve ERGANİ ma’denleri idâresine ta’yîn olınan mirmîrân-ı (Beylerbeyi) kirâmdan AHMED dâme iclâlehünin maiyyetine ta’yhin zikr olunan kazâları ümerâ ve voyvoda ve a’yan ve serdarları mûmâ ileyhümâ irsâ/eylemek üzere mahsus emr,i şerîfimle tenbih ve müekkid kılınmış olmağla vusûl-i emr-i mezbure mirmiîrân-ı mumâ ileyh ile devâm-ı muhârebeye riâyet ol makule şekavet-kârları ele getirüb (yakalama) alâ eyye hâl (mutlaka) te’dîbât-ı meş rû’ (şeriatın izin verdiği cezalar) husûsuna bezl-i cell- miknet (bol bol elden geldiği kadar gayret gösterme) ikdâm ve rahâvetden (dikkatsızlıktan) ittika-ı tâm (çok sakınma) bâbında.

    Fî Evail-i (1-10) Ramazan sene 1224 (Ekim 1809)



    BİRSURETİ: Sâbıka MAR’AŞ Beğlerbeğisi KALENDERPAŞA’ya ma’iyyeti

    BİRSURETİ: ISNIMANSURBoybeğisi HÜSEYİNkezâlik ma’iyyeti ile

    BİRSURETİ: HOYRİ () Boybeğisi Süleyman kezâlik ma’iyyeti ile

    BİRSURETİ: AYINTAB(Gazi Anteb) Voyvodası Ahmed ma’iyyeti ile

    BİRSURETİ: Boybeğisi Mehmed ma’iyyeti ile

    BİRSURETİ: SİVEREK Voyvodası Ahmed ma’iyeti ile

    BİRSURETİ: Mirmîrân-ı (Beylerbeyi) Ma’den Emhini Vekili mûmâ ileyh irhade-i aliyye iktizâsı vechile kendüsi gitmeği başbuğlıkla HARBURUT(Harput) ve ÇARSANCAK(Akpazar) ve ÇEMİŞGEZEK ve ÇERMİK ve EĞİL ve MALATYA ve ARABKİR madene merbut olan kazâ ve nevahiler ve ümerha ve voyvodagân ve a’yan ve yeniçeri serdarların müşârün ileyh maiyyeti ile irâde eylemek üzere iktizâsına göre

    HATT-IHÜMÂYÛN: SÂHH BUYURULDU

    BİR SURETİ: PALU ve EĞİL Hakimleri dâme ulüvvuhuye (büyüklüğü devametsin) ve ÇERMİK Sancağı Beği dâme izzühuye (büyüklüğü devam etsen) ve HARBURUT (Harput) ve ÇARSANCAK (Akpazar) ve ÇEMİŞGEZEK ve MALATYA ve ARABKİRve EĞİN ve sâir Ma’den-i Humâyûnıma (Devlet Ma’deni) merbut (bağlı) nevhahiler (bucaklar) voyvodagân ve ümerâ ve a’yan ve yeniçeri serdarları zîde mecdüha (şan ve şerefleri artsın) iktizâsına göre.

    Belge:

    BOA – Cevdet Dahiliye, no 7133, 2 adet belge


    --------------------------------------------------------------------------------

    SALDIRMA

    HAZIRLIĞINDA OLAY EŞKİYA



    Yazı:

    Evêil-i (1-10) Ramazan 1124 (Ekim 1809) yılı, Padişah 2. Mahmud dönemi, Sadrâzam: Yusuf Ziya Paşa’dır,

    O yıllar (Ocak 1807-1809) Osmanlı-Rus, Osmanlı-İngiliz savaşları devam etti, 8 Ocak’ta İngilizlerle Çanakkale Barışı imzalandı. 2. Mahmut ilk defa ülkede kılık kıyafette değişiklik yaptı.

    Kimden:

    Padişah’tan

    Kime:

    Rakka (Suriye’de) Valisi Vezir Mehmet Paşa’ya HÜKÜM

    Konu:

    Keban ve Ergani Ma’denlerinde çalışmaları baltalamak için ma’dene bağlı ilçe ve bucaklarda işi gücü soygunculuk, yöre ahalisine elinden geleni yapmadığını bırakmayan eşkiya sürüsü bu defa ma’denlere saldırarak çalışmalara engel olma peşinde, bunu duyan padişah ma’dene bağlı ilçe ve bucak yetkililerine bir an önce birleşerek bu eşkiya sürüsünü yakalamaları, şeriata göre cezalamalarını buyurmaktadır.

    HATT-IHÜMÂYÛN: SÂHH BUYURULDU

    Hâlâ RAKAValisi Vezirim Mehmed Paşa iclâlühüye HÜKÜM, BİHESNİ(Besni) kazasında ba’z-ı erbhab,ı bagi ve fesâd mücerred kesb-i teferrüd (tek başına kalma) dâiye-i fhasidesiyle başlarına haşerât cem’ iderek şeriat-ı garrâ ve mugayir-i emr-i ve rızâ ve katl-i nüfus ve hetk-i perde-i ırz ve nâmûs (insan öldürme ar namus kirletme) ve gasb-ı emvâl (mal çalma) tahrib-i kazâ ve kura ve sâir (ilçe, köyleri yakıp yıkma) envha’-i mezâlim ve teâdile (çeşit zülm ve düşmanlık) havsala-i diyânetden (din duygusundan) hâric nice nice habâset ve fazahata (kötülük ve edepsizlik) ictisâr (grişitikleri) eyledikleri mukaddemâ bi-l-ihbâr tahkik-gerde-i pâd-şâhanem (haber edilince padişahın araştırma yaptığı) olmaktan nâşi bu makule muzırr-ı ıbâd (insanlara zararlı) ve sabi-l-pasad (ortalığı birbirine katan olan melanet-kârdan (la’net etmeye lâyık) ol havâlide tasfiyesi (temizleme) bu hususa ERZURUMValisi Cânib-i Yarkiye Seraeskeri Düstûr-ı Vezirim EL- HÂCBEHRAMPAŞa iclalühü (yüceliği artsın)eyâlet-i ERZURUM me’mur ve ma’iyyetine sâbıka MAR’AŞ Beğlerbeğisi KALENDERPAŞa demet mualihu (büyüklükleri devam etsi) ve Hısnı Mansur BoybeğiHÜSEYİN ve HOYRİ (?) Boybeği Süleyman ve AYINTABVOyvodası İbrahim ve Boybeği Mahmud ve Siverek Voyvodası Ahmed Zîde mecduhum (ululukları çoğalsın) Sen ki, Vezir-i müşârün ileyhsin mukaddemâ sâdır olan emr-i şerîfim mucibince hareket eylemek şartıyla lazım gelen sâir MA’DEN-İHÜMÂYÛNIM merbutâtına dahi sirâyet iderek Devlet-i Aliyyemin varidat-ı muktezâsından olan KEBAN ve ERGANİ ma’denlerinin ta’tilini mucib bir keyfiyyet olacağı zâhir olursa olbabda PALU veHARBURUT(Harput) ve ÇARSANCAK(Akpazar) VE ÇEMİŞGEZEK ve EĞİL ve MALATYA ve ARABKİR ve EĞİN (Kemaliye) ve sair merbut olan kazâ-i mezburûranın voyvodaghan ve a’yan ve yeniçeri ve serdarları hâlâ KEBAN ve ERGANİ ma’denleri idâresine ta’yîn olınan mirmîrân-ı (Beylerbeyi) kirâmdan AHMED dâme iclâlehünin maiyyetine ta’yhin zikr olunan kazâları ümerâ ve voyvoda ve a’yan ve serdarları mûmâ ileyhümâ irsâ/eylemek üzere mahsus emr,i şerîfimle tenbih ve müekkid kılınmış olmağla vusûl-i emr-i mezbure mirmiîrân-ı mumâ ileyh ile devâm-ı muhârebeye riâyet ol makule şekavet-kârları ele getirüb (yakalama) alâ eyye hâl (mutlaka) te’dîbât-ı meş rû’ (şeriatın izin verdiği cezalar) husûsuna bezl-i cell- miknet (bol bol elden geldiği kadar gayret gösterme) ikdâm ve rahâvetden (dikkatsızlıktan) ittika-ı tâm (çok sakınma) bâbında.

    Fî Evail-i (1-10) Ramazan sene 1224 (Ekim 1809)



    BİRSURETİ: Sâbıka MAR’AŞ Beğlerbeğisi KALENDERPAŞA’ya ma’iyyeti

    BİRSURETİ: ISNIMANSURBoybeğisi HÜSEYİNkezâlik ma’iyyeti ile

    BİRSURETİ: HOYRİ () Boybeğisi Süleyman kezâlik ma’iyyeti ile

    BİRSURETİ: AYINTAB(Gazi Anteb) Voyvodası Ahmed ma’iyyeti ile

    BİRSURETİ: Boybeğisi Mehmed ma’iyyeti ile

    BİRSURETİ: SİVEREK Voyvodası Ahmed ma’iyeti ile

    BİRSURETİ: Mirmîrân-ı (Beylerbeyi) Ma’den Emhini Vekili mûmâ ileyh irhade-i aliyye iktizâsı vechile kendüsi gitmeği başbuğlıkla HARBURUT(Harput) ve ÇARSANCAK(Akpazar) ve ÇEMİŞGEZEK ve ÇERMİK ve EĞİL ve MALATYA ve ARABKİR madene merbut olan kazâ ve nevahiler ve ümerha ve voyvodagân ve a’yan ve yeniçeri serdarların müşârün ileyh maiyyeti ile irâde eylemek üzere iktizâsına göre

    HATT-IHÜMÂYÛN: SÂHH BUYURULDU

    BİR SURETİ: PALU ve EĞİL Hakimleri dâme ulüvvuhuye (büyüklüğü devametsin) ve ÇERMİK Sancağı Beği dâme izzühuye (büyüklüğü devam etsen) ve HARBURUT (Harput) ve ÇARSANCAK (Akpazar) ve ÇEMİŞGEZEK ve MALATYA ve ARABKİRve EĞİN ve sâir Ma’den-i Humâyûnıma (Devlet Ma’deni) merbut (bağlı) nevhahiler (bucaklar) voyvodagân ve ümerâ ve a’yan ve yeniçeri serdarları zîde mecdüha (şan ve şerefleri artsın) iktizâsına göre.

    Belge:

    BOA – Cevdet Dahiliye, no 7133, 2 adet belge

    http://www.karacaahmet.com/Content.ASPX/17/32166/madenlere-saldırı

    --------------------------------------------------------------------------------



    Re: Osmanlı Belgelerinde Dersim Tarihi_Ahmet Hezarfen

    dersim -

    ARABKİRLİ BOZGUNCU HACI MEHMED'İN SÜRGÜN EDİLMESİ





    ARABKİRLİ BOZGUNCU HACI MEHMED’İN

    SÜRGÜN EDİLMESİ


    Yazı:

    Tahmini 1163/1750 yılı, Padişah: 1. Mahmud dönemi, Sadrâzam: Devitdar Mehmet Paşa, İrân’da Şâh Nadir Şah’tır.

    Kimden:

    Padişah’tan - Hatt- Hümâyun (Ferman)

    Kime:

    Donanma Kapudanlarından Bıçakçı Mehmed’e

    Konu:

    Aparkir ahalisinden Hacı Mehmet Kahire’ye gidip oradan ziyafet için İstanbul’dan Münâdi Zimeresine karışarak yeniçerilik iddasıyla bazı karışık işlere girdi bu nedenle seddübahre sürgün edildi.

    PERMÂNINÇEVİRİSİ:

    HATT-IHÜMÂYÛN: SÂHH

    Fi-l-asıl ARABKİR shakinlerinden iken Mısır Kahire’ye varub anden sıla,i rahm (akraba ziyareti) bahânesiyle Asitâne-u aliyyeye İstanbul’e gelüb Bezzostnan-ı atîk münadi zümresine duhûl ile meks ve ikamet eyleyüb yeniçerilik iddiasında olan HACIMEHMED nâm müfsid (bozguncu) kendü hâlinde olmayıb tefevvühü-l, ve-l-kâzib (yalancılık) ile ihtilâl-i memlekete tesaddi (ülkede karışıklık çıkarmaya yeltenme) eyliye donanmay,ı hümâyhun Kapudanlarından BIÇIKÇAMEHMED KAPUDANkalyoniyle Mısır Kahire’ye nefy ü iclâsîçün (sürgün edip uzaklaştırma) emr-i âlî sâdır olub lâkin kapudan-ı mezbûr (Bıçakçı Mehmed Kapudan) çend rûz (birkaç gün) bu tarafda meksi (oyalanma) ile iktizâ ile inâyet bu tarafdan hareket ve Seddü-l,bahr (Çanakkal’ada) kal’asına vardıkda kapudan-ı mûmâ ileyhe teslim olunmak şartıylam ezbur HACIMEHMED şimdilik ber-cevh-i muharrer (yazıldığı gibi)Seddü-l-bahr kal’asınada zabiti ma’rifetiyle kal’a-bend içün HÜKÜM BUYURULDU.

    Belge:

    BOA – Cevdet zabtiya, No 1785


    http://www.karacaahmet.com/Content.ASPX/17/32167/arapkirli-bozguncu-hacı-mehmet-in-sürgün-edilmesi

    --------------------------------------------------------------------------------



    Re: Osmanlı Belgelerinde Dersim Tarihi_Ahmet Hezarfen

    dersim -

    KÜRDİSTAN KADISI KIRIMLI AHMET EFENDİ




    KÜRDİSTAN KADISI KIRIMLI

    AHMET EFENDİ



    Yazı:

    22 Muharrem sene 1264 (Aralık 1847) yılı, Padişah Abdülmecit dönemi, Sadrâzam: Mustafa Reşit Paşa’dır.

    O yıl, 30 Mayıs’ta Erzurum’da Osmanlı Devleti ile İranlılar arasında barış antlaşması imzalandı.

    Kimden:

    Bâb-ı Meşîhat’tan (Şeyhülislâmlıktan)

    Kime:

    Vilâyet Mal Müdürlüğe

    Konu:

    Kürdistan eyaletine “Büyük Kadı” olarak atanan KIRIMLIAHMETREŞİD Efendiye vilâyet mal sandığından 4000 kuruş aylık verileceği, gerçi bu ücret eyaletin gelirine göre az olduğu, ileride yükseltilebileceği bildirilmektedir.



    BELGENİN ÇEVİRİSİ:

    Kürdistan Mevleviyyetine (büyük kadı) ta’yin olunacak zâtın intihâbı keyfiyyetini müteallik buyurulan emr u irade,i seniyye-i cenâb-ı mülükâne mentuk-ı celîf-i üzere cânib-i cenâb-ı fetvâ-penâhiye (Şeyhülislâm) bâ-tezkere havâle olunmasıyle mevleviyyet-i mezkûreye (büyük kadılığa) Müderrisîn’den (medresede ders veren) KIRIMI ZÂDE AHMED REŞİD Efendi inthhab olunub eyâlet,i mezkûre baîdede (uzak) bulunmak cihetiyle tevsi’-i daire-i iktizâsını zımnında mevleviyyet-i mezkûreye tahsîsi mukarrer (kararlaştırılmış) olan iki bin beş yüz guruş (2500 kş) şehriyyenin (aylık) dört bin (4000) guruşa iblhağı (çıkarılması) cevaben iş’âr ve ifâde olunmuş ve sâye-i şevket-vâye-i cenâb-ı tâc-dârîde (adişah) Kürdistan’ın vâridât-ı me’mhulesi (beklenen geliri) ne nazaran zamm-ı mezkûre (yapılacak zam) cüz’iyyâtdan (ufak tefek) olduğundan ber-minvâl-i muharrer (yazıldığıgibi) icâbının icrhası husûsuna bi-l-istizân (izin alarak) irâde-i seniyye-i hazret-i mülük-âne müteallik ve şeref-sudûr buyurulmuş olmağla (padişahın razılığını alarak) mucibince meblâğ-ı mezburun mikdar-ı mezkhure iblâğı zımnında (ücrete zam yapmak) hazinece tavsiye-i iktizâsı husûsuna himmet buyurulması bhabında beyaz üzerine (Padişahların doğrudan doğruya yazdıkları ferman) musahhah sâdır olan Fermân-ı âlî mucibince iktizâsı tesviyesi vharidât ve masârifât-ı muhâsebelerindenlede-s-suâl eyâlet-i mezkûre varidâtının iktizâsı tesviyesi diğer fermân-ı âlîye ahd,ı karîb (yakında) derkenâr olmuş ve mûmâ ileyh AHMETREŞİD Efendi mevleveyyet-i mezkûrenin dâhil-i hükümeti olması lâzım gelen kazalar nâiblerini (kendisine bağlı ilçelerdeki kadı vekillerini) nasb (atayıp) iderek o cihetle hâsılât-ı mahalliyesinden (oradan gelecek gelir) başka iâne (yardım) olarak târih-i Fermân-ı âlî olan altmış dört (1264) senesi Muharremi-l-haram’ın 14. gününde vâki’altmış üç (1263/1846) senesi Kânun-ı evvelin (Aralık) 16. gününden mahalline vusûline kadar nısfı ve hîn-i vusûlinde (yerine ulaşınca) tamamı eyalet-i mezkûre emvâli tahsîlâtından i’ta olunmak üzere şihriyye (ayda) dört bin (4000) guruş maaş tahsisi olduğunu mübeyyin mâl-ımâh (aydan aya) emvâl-i eyâletden bi-l-i’tâ (vilâyet hazinesinden verilecek) eyâlet-i mezkûre valisi Atufetlü Es’ad Paşa hazretleri ile Defterdarı Saadetlü Tevfik Efendi’ye makam-ı vâlây-ınezâret-penâhilerinden tahrîrât (yazı) tastîr olarak ilmü haberi virildi.

    Fî 22 Muharrem sene 1264 (Aralık 1847)

    MÜHÜR(Hayri Mustafa) Vürûd fî 26 Muharrem 1264

    Belge:

    BOA – Cevdet Adliye, No 3202

    http://www.karacaahmet.com/Content.ASPX/17/32168/kürdistan-kadısı-kırımlı-ahmet-efendi


    --------------------------------------------------------------------------------



    Re: Osmanlı Belgelerinde Dersim Tarihi_Ahmet Hezarfen

    dersim -

    DIYARBEKİR YÖRESİNDE SARILI AŞİRETİ


    DIYARBEKİR YÖRESİNDE SARILI AŞİRETİ

    Yazı:

    25 Cemeziye-l-âhir 1216 (Ekim 1801) yılı, Padişah 3. Selim dönemi, Sadrâzam: Yusuf Ziya Paşa’dır.

    O yıl, Fransızlar Mısır’dan çekilip gittiler. Mısır’daki Fransız ordusu ile Türk-İngiliz askeri kuvvetleri arasında Kahire’nin Fransızlar tarafından tahliyesi ve şehrin Osmanlı Devleti’ne teslimine ilişkin sözleşme 27 Haziran’da imzalandı. İskenderiye’deki Fransız ordusu ile İskenderiye şehrinin tahliyesi ve Türk- İngiliz kuvvetlerine teslim sözleşmesi 30 Ağustos’ta imzalandı. 9 Ekim’de de Fransa ile barış anlaşması hazırlığı yapılıyordu.

    Kimden:

    Sarılı Aşiretinden Seyyid İbrahim

    Kime:

    Divân-ı Hümâyûn’a – Arîza

    Konu:

    Diyarbekir yöresinde “SARILIAŞİRETİ”nin “MİR” (âmir, baş)i çocuksuz olarak vefat edince yeri boş kalmış, bunun yerine MÎR-İAŞİRET atanması için SEYYİD İBRAHİM aşağıdaki dilekçeyi Divan-ı Hümâyûn’a sunmaktadır.

    BELGENİN ÇEVİRİSİ:

    Devletlü İnâyetlü Merhametlü Efendim SULTANIM Hazretleri Sağ Olsun, Arz-ıhâl kulları budır ki, DİIYARBEKİR eyâletinde vâki’ (bulunan) SARILIAŞİRETİ’nin mir-i aşiret olan SEYYİD HASAN bilâ-veled (çocuksuz) fevt (vefat ettiği) olub MÎR AŞİRETLİĞİ (Aşiret Beyi) mahlulünden (yeri boş kaldığı) bu kullarına tevcih (atama) ve yedime bâ-re’y-i âlî –şân (padişahın razılığıyle) sadaka ve ihsân buyurulmak emr u Ferman Devletlü İnâyetlü Merhametlü veliyyü-n-niam (dinine sımsıkı bağlı) Efendim Sultanım Hazretlerinindir.

    BENDE–İ: Seyyid İbrahim DERKENÂR: HATT-I HÜMÂYÛN SÂHH

    BİLÂ-VELED FEVTİ VAKİ’ İSE KANUNDAN ZİYADE RÜSÛM VEAVÂİD (vergi ve gelir)MUTALEBE(isteme)İTMEMEKŞARTİYLE TEVCİH (atansın) OLUNSUNHÜKÜM BUYURULDU 29. Ra. 1218 (Haziran 1803) MÎR-İAŞİRETİ’NİNKAYDIHÜKÜM

    Fî 25. C. 1216/1801)

    Belge: BOA – Cevdet Dahiliye, No 10429


    http://www.karacaahmet.com/Content.ASPX/17/32169/diyarbekir-yöresinde-sarılı-aşireti

    --------------------------------------------------------------------------------



    Re: Osmanlı Belgelerinde Dersim Tarihi_Ahmet Hezarfen

    dersim -

    İSLAM ve HIRİSTİYAN AHALİ ARASINDA VERGİLER SORUNU



    ARABKİR-AĞIN KÖYÜ’NDE İSLAM ve

    HIRİSTİYAN AHALİ ARASINDA

    VERGİLER SORUNU



    Yazı:

    4 Rebiyyü-l-evvel 1200 (Ocak 1786) yılı, Padişah: 1. Abdülhamid, Sadrâzam: Koca Yusuf Paşa’dır.

    O yıl, Cezayirli Hasan Paşa Mısır’da âsi Kölemenleri ortadan kaldırdı. 1774’te Küçük Kaynarca Antlaşması Osmanlı Devleti’nin üzerine bütün ağırlığıyle çöktü, Kırım elden gitti.

    Kimden:

    Padişah’tan - Hatt-ı Hümâyûn

    Kime:

    ARABKİRKadısı’na HÜKÜM

    Konu:

    Arabkir ilçesinde AĞIN köyü islâm ahali Divan-ı Hümâyun’a sundukları dilekçelerinde: Köylerinde bulunan gayr-i müslimler İslâm ahaliye hisselerine düşenden daha çok vergi koyarak haksızlık yaptıkları, bu haksızlığın önlenmesi için Hazine Âmire’deki mevkufât defterine göre vergi dağıtımı yapılması ve bu haksızlığın giderilmesi istenmektedir.

    BELGENİN ÇEVİRİSİ:

    Arabkir Kadısı’na HÜKÜMKİ,

    Kazâ-i mezbûre (Arabkir ilçesi) tâbi’ AĞINnâm karye (köy) ahalileri Divân-ıHümâyunım’a arz-hâl idüb mefhûmında (anlatmak istedikleri): “Kazâ-i mezbûre (yukarıda adı geçen ilçe) evâmir-i aliyye ile (Fermanla) irâde (buyurulan) tekâlifden (vergiler) mahalinde ma’rifet-i şer’le (şeriat üzere) tanzîm olunan (düzenlenen) tevzi’ defteri (dağıtım defteri) mûcibince karya-i mezbureye (Ağın köyü) isâbet iden tekâlifi gerek ehl-i islâm ve gerek ehl-i zimmet reâya (Hırıstiyanlar) hâl ve tahammüllerine (dayana bilme) göre ta’dîl ev tesviye (değiştirip düzeltme) şurûtı üzere bilâ-teferruk (ayırmaksızın) cem’ine (toplanmasına) me’mura edâ eylemeleri lâzım-ı hâlden iken karye-i merkumede sakin (Ağın köyü) ehl-i zimmet (gayr-i-müslimler) reâya hilâf-ı şurût (koşullara aykırıolarak) kendü hisse-i tekâliflerin (kendi hisselerine düşen vergileri) tahkik içün ehl-i islham ahalilerine ziyade hisse tekâlif tarh ve tahmîl birle (İSlâm ahaliye hisselerine düşenden ziyade vergi koydukları) gadr-i murad eylemeleriyle (haksızlık yaptıkları) ol makule reâyânın ber-vech-i muharrer (yazıldığıgibi) “emr-i şerîf sadaka istid’ây-ı inâyet eyledikleri ecilden Hazîne-i âmiremde mahfûz mevkufât (vakıflar) defterlerine nazar olındıkda ARABKİR kazâsının ber-mûcib-i icmâl (gereğince toplam) yetmiş buçuk aded ve bir buçuk rubu’ (1/4) avharız (geçici vergiler) ve birin hânesi olub ve kazâ-i mezbûre tâbi’ sâlifü-z-zikr (yukarıda sözü edilen) AĞIN karyesinin mukayyed olan üç aded avârızı ve birin hanesi kaza-i mezbhurın icmâl (toplam) hânesine dahil olduğu ve kazâ-i mezbûre tâbi’karye-i merkume ahalisi üzerlerinde mukayyed hâne-i avârız ve birin malını beher sene emr-i defter mûcibince tahsile me’mur olanlara edâ babında telhisi arz olundukda imdi telhîsi ve şurûtı mucibince HÜKÜM deyû Fermân-ı Âlî sâdır olmağın vech-i meşruh üzere emr-i şerîf yazılmağa işbi tezkere virildi.

    Fî 28 Rebiyyü-l-evvel sene 1200 (Ocak 1786)

    MÜHÜR(Seyyid Ahmed) Arabkir Kadısı

    Belge:

    BOA – Ali Emiri, 1. Abdülhamid, No 2939



    http://www.karacaahmet.com/Content.ASPX/17/32170/vergiler-sorunu


    --------------------------------------------------------------------------------



    Re: Osmanlı Belgelerinde Dersim Tarihi_Ahmet Hezarfen

    dersim -

    DİYARBEKİR İSYANINDA İDAM EDİLENLER VE SÜRGÜN OLANLAR

    DİYARBEKİR İSYANINDA İDAM EDİLENLER

    VE SÜRGÜN OLANLAR

    Yazı:

    6 Ramazan 1235 (Haziran 1820) yılı, Padişah 2. Mahmud dönemi, Sadrâzam: Seyyid Ali Paşa’dır.

    O yıl Kasım ayında Etniki Eterya Rum Cem’iyyet Rêisi ALEKSANDIRİPSİLANTİyönetiminde Eflâk ve Buğdan’da (Romanya’da) Yunan isyanının patlak vermesi. Yanya (Yanina-Yunanistan’da) valisi TEPEDELENLEALi Paşa’nın başkaldırması.

    Kimden:

    Amid (Diyarbekir) Kadısı el-Hâc Hüseyin’den

    Kime:

    Divân-ı Hümâyun’a - Rapor

    Konu:

    Diyarbekir İsyanı’nda suçlu bulunanlardan bazısı idam, bazısı da sürgün edildikten sonra bunların üzerinde devlet malı (mukataa) bulunanların elinden bu araziler geri alındığı gibi kendi mülkleri de devlet tarafından zabtedilerek isteklileri mezadla satılması için emr-i şerif (Ferman) çıkarıldığı, bu miri tarafından geri alınacak arazinin bir bölümü köylerdedir.

    BELGENİN ÇEVİRİSİ:

    Arz-ı Bendeleridir ki,

    Diyarbekir’de tahaddüs (meydana çıkan) iden fesâd ve ihtilâle bâdî (neden olan) olan ŞEYHZADE HAFİDİ MEHMED BEY ve KARA HOCA OĞLU ÖMER ve serdâr-ı belde (kumandan) İSKENDER ZADE HACI MUSTAFA’nın i’dam ve izâleleriyle (yok etme) Diyarbekir Müftüsü bulunan SEYYİD MEHMED MES’UD ve nâib-i (kadı vekili) belde ŞERİFMEHMED’in nefy ü iclâları (sürgün edilip uzaklaştırılmaları) bâbında Fermân-ı kazâ ceryan-ı şah-âne sudûr itmişise de ber-takrîb (bir yolunu bularak) firâr itmiş oldıkları sâbıka Diyarbekir Valisi saadetlü BEHRÂMPAŞA hazretleri tarafından bâ-tahrîrât inhâ (yazıyle bildirilmiş) ve ahali-i cânibden bâ-mahzar (ahali tarafından toplu dilekçe sunularak) sû’-i hâlleri inba’ (kötü durumları bildirildiği) olduğuna binâen uhdelerinde (üzerlerinde) olan mukataât (hazineye ait bir arazi veya varidâtın bedel karşılığında kiraya verilmesi) ve emlhakin (ev, tarla, bağ bahçe) ref, olunması (ellerinden alınması) bâbında sudûr iden Hatt-ı Hümâyun-ı (Ferman) mülük-âne mûcibince undelerinde olan sekiz kıt’a maktûât (değeri biçilmiş) ref’lerinde (ellerinden alınarak) cânib-ii mirîye zabt ile bir tâlibine (isteklisine) fruht içün mezâde kaimeleri (satılması için mezada çıkarma) ve merkumûnın (yukarıda adları geçen isyancıların) sâlifü-z-zikr (yukarıda sözü edilen) ref’ olunan mektû’âtdan maadâ (ellerinden alınacak devlet malından başka) zabt ve tasarruflarında ne makule emlâk (zabtedip sahip oldukları mal mülk) vardır keyfiyyeti ber-vech-i bâlâ (yukarıda anlatıldığıgibi) izâh ve der-aliyyeye (İstanbul) arz ve i’lâm olunmak üzere hâlâ MA’DEN-İ HÜMÂYÛNEMÎNİ(Ergani Ma’deni) ve DİYARBEKİR Valisi Saadetlü AHMEDPAŞA hazretlerine hitâben işbu sene-i mübâreke evâhir-i Rebiyyü-l-âhirinde emr-i şerîf virilmiş olduğu derkenârdan nümâyan (belli) olub ber-minvâl muharrer (yazıldığı gibi) virilen emr-i şerîfin vusûlinden bahsla merkumûnın (isyan edenlerin) ref’ olunan maktûâtlarından (devlet malı) karye-i DERMEŞUD (köyünde), karye-i HARİLU ve Hassa-i Hâss (yıllık geliri yüz bin akçeden fazla olan dirliklerdir).

    Manzûr ve ma’lûm-ı devletleri buyuruldukda derkenarı mûcibince emr-i şerîf tahrîri bâbında emr u ferman Devletlü Saadetlü sultanım Hazretlerinindir.

    Kuyruklu İmza MÜHÜR: Mutabıktır

    DERKENÂR MÜHÜR (el-Hac Hüseyin)

    HATT-IHÜMAYUN: SÂHH TELHÎSİMÛCİBİNCEEMR-İŞERÎFİ ISDÂROLUNSUN BUYURULDU

    Fî 6 Ramazan sene 1235 (Haziran 1820)

    Belge:

    BOA – Cevdet Dahiliye, No 9713




    --------------------------------------------------------------------------------



    Re: Osmanlı Belgelerinde Dersim Tarihi_Ahmet Hezarfen

    dersim -

    BORÇLU OLARAK ÖLEN ERGANİ MA’DEN EMİNİ


    BORÇLU OLARAK ÖLEN ERGANİ

    MA’DEN EMİNİ



    Yazı:

    4 Şa’ban sene 1178 (Ocak 1765) yılı, Padişah 3. Mustafa dönemi, Sadrâzam: Bahir Mustafa Paşa’dır.

    3. Mustafa’nın hükümdarlığının ilk 5 yılı şair ve bilgin olan KocaRagıp Paşa’nın sadrâzamlığında ülke barış ve rahatlık içinde geçti, paşa ölünce savaşlarda yenilgiler ard arda geldi, ülkede barış kalmadı, düzen bozulmaya yüz tuttu, Padişah bile:



    Yıkılubdur bu cihân sanma ki düzele

    Devlet-i çerhi denî virdi kamu mübtezele,

    Şimdi ebvâb-ı saadete geçen hep ezele

    İşimiz kaldı hemen merhamet-i Lem-yezel’e.



    (Bu devlet yıkılıp gitmekte, düzelecek diye ümützlenme, devlet yönetimini alçaklar değersiz kişilere teslim etti, şimdi işbaşına geçenler hep aşağılık kişiler, artık halimiz Allah’ın merhametine kaldı.)

    Kimden:

    Padişah’tan - Hatt-ı Hümâyûn

    Kime:

    Diyarbekir Valisi’ne Saray Kapıcıbaşılarından ERGANİ Ma’den Emîni MustafaBey’e HÜKÜM

    Konu:

    Ergani Ma’den Emini Mustafa Bey ma’deni işletirken bazı ma’dencilere ma’den hazinesinden para yardımı yaparak hazineye borçlanır, birazını ödediği halde 510 kuruş borc üzerindeyken vefat eder, yetkililerden bu paranın mirasından alınması, karşı koyarlarsa tutuklayıp hapse koymaları, yine parayı almaları istenmektedir.



    HATT-I HÜMAYUN ÇEVİRİSİ:

    Diyarbekir Valisi’ne ve DERGÂH-I ÂLÎ KAFUCIBAŞILARINDAN OLUB ERGANİ MA’DENİ EMÎNİMUSTAFABEĞ dâme mecduhuya (büyüklüğü devam etsin) HÜKÜM Kİ

    Dergâh-ı muallam kapucubaşılarından olub hâlâ HATBAH-IÂMİRE(Saray mutfağı) Emîni olan HÜSEYİN dâme mecduhunun 1172 (1758) senesine mahsûben DARBHÂNE-İÂMİRE’m (para basılan yer)Nezareti ile Ma’denler Emâneti uhdesinde (üzerinde) olub sâdır olan Hatt-ı Hümâyûn-ı şevket-makrunım mûcibince hesabı rü’yet (görülünce) ve zimmetinde iktizâ iden meblâğ (para) tahsîl ve Hazine-i hümâyhunıma teslim olunub lâkin idare-i ma’den içün ba’z-ı kömürcü ve ma’denci tâifesine emîn olanlar taraflarından iânet (yardım) olınmak mu’tâd (âdet olmuş) olduğuna binaen ol vakit emîn-i mumâileyh (MustafaBey) tarafından MA’DENCİKANBEROĞLUHACI OSMAN nâm kimesneye mîri sermaye akçesinden bâ-temessük (sendle) virilen akçeden beş yüz on guruş (510 kş.) zimmetinde baki kalub kable-l-edâ (ödededikten sonra) fevt (vefat etmiş) olmağla meblâğ-ı mezbûr müteveffây-ı merkumun (ölenin) terekesine vaz’u-l,yed (elkoyma) veresinden (mirasından) yedinde olan temessük mûcibinde tamâmen tahsîl ve tekmîl kabzına (tüm parayı teslim alacak) me’mura teslîm olınmak ermânım olmağın hâssaten işbu emr-i şerıf-i âlî-şânım ısdâr ve (boşbırakılmış) irsâl olunmuşdur imdi Sen ki, Vezir-i Müşârün ileyhsin vushulinde kat’an te’hîr ve tevakkufa (Ferman eline ulaşınca sakın geçikip oyalanma) ruhsat ve cevâz göstermeksizin meblhağ-ı mezburı (parayı) icâb idenlerden tahsil ve eğer ola ki gavâil ve muhâlefet (bir zorluk çıkarırlarsa) iderler ise ahz (yakalayıp) habs ve te’dîb (terbiyesini verip) eyleyerek tekmîlen tahsile sarf-ı külli miknet (parayı almak için var güçle çalış) eyliyesin ve Sen ki, Ma’den-i mezbûre (Ergani ma’deni) Emîni mîr-i mûmâ ileyhsin Sen dahi işbu emr-i âlî-şânımın tenfiz ve icraâsına (Fermanın uygulanmasına) ihtimâm ve dikkat eylemen bâbında FERMAN-I ÂLÎ-ŞÂNIMSÂDIROLMIŞDIR.

    Fî 4 Şa’ban sene 1178 (Ocakla 1765)

    Belge:

    BOA – Cevdet Dahiliye, No 15303


    http://www.karacaahmet.com/Content.ASPX/17/32172/borçlu-olarak-ölen-ergani-maden-emini

    --------------------------------------------------------------------------------



    Re: Osmanlı Belgelerinde Dersim Tarihi_Ahmet Hezarfen

    dersim -

    KURUÇAY (Ilıç) YÖRESİNDE EŞKİYALAR




    KURUÇAY (Ilıç) YÖRESİNDE EŞKİYALAR



    Yazı:

    Selh-i (2. Rebiyülâh) 1182 (Ağustos 1768) yılı, Padişah 3. Mustafa dönemi, Sadrâzam: Silâhtar Mahir Hamza Paşa’dır.

    O yıl, Ekim’de Osmanlı -Rus savaşı başladı.

    Kimden:

    Padişahın Silâ-şör’ü Hâcı Süleyman’dan

    Kime:

    Divân-ı Hümâyûn a arîze - Dilekçe

    Konu:

    Kuruçay (İliç) ilçesi köylerinden KÜSKÜ köyü ahalisinde Seyid Mustafa’nın evini 600 kadar eşkiya basarak babasını öldürüp evde ne bulurlarsa para, mal, eşyalarını zorla aldıkları, bu olaya el koyan Sivas Valisi Abdi Paşa bu soygunculardan birazını ele geçirerek Sivas mahkemesinde yargılandıklarında katil oldukları, para cezasına çarptırıldıkları.



    BELGENİN ÇEVİRİSİ:

    Devletlü İnâyetlü amme-i İbadullah Merhametlü Veliyyü-n-niam Cezîlü-l-lütf ve-l-kerem Efendim SULTANIM hazretleri ve Devlet ve ikbâl ve İclâl ile sağ olsun

    Arz-ıhâl kullarıdır ki, bu kulları KURUÇAY (Ilıç) maddesine bâ-fermân-ı celîlü-ş-şân me’mûriyyetimiz olub bundan akdem KURUÇAY kazâsında vâki’ KÜSKİnâm karye sükkânından SEYYİD MUSTAFA arz-ıhâl sunub: “Yine karye-i mezbûr sâkinlerinden veKARA EŞKİYA’dan ŞEYSÜVAR OĞULLARI KÖR OSMAN ve SALİH ve MAMO ve karındaşı oğlu ÖMER ve TOGUNLU OĞLU ÖMER ve KAPUSUZ HACI NASUH ve ÇIRAĞI SÜLEYMAN ve karındaşı VELİ ve EKRADtâifesinden KOCURBÖLÜKBAŞI ve karındaşı ÖMER ve oğulları BEKİRve MEHMED ve karındaşı oğlu İBRAHİMve HÜSEYİN ve KARA MUSA karındaşı VELİ ve TELLİ OĞLU BEKİR ve MİLLİ BEKTAŞ ve karındaşı HASAN ve BOZU nâm şekavet-pîşeler (işi gücü hırsızlık) beş altı yüz neferden mütecâviz ekrâd eşkiyasını başlarına cem’ ve bin yüz yetmiş sekiz (1178/1764) senesinde karye-i mezbûreyi (adı geçen Küski köyü) üç gün muhâsara ve hânemi basub babam İSMAİL’i bi-gayr-i hakk (haksız yere) katl (öldürüp) ve yedi sekiz yüz kise (800 000) akçalık emvâl ve eşyamı garât (yağma) itdiler” deyû merkum SEYYİD MUSTAFA kulları mübârek rikâbkâm-yâba (padişaha) harz-ıhâl itdikde ERZURUM ve SİVASvalilerine hitâben mübâşir ma’rifetiyle emr ü celîlü-ş- şân sâdır olub SİVAS’a dahil olduğumuzda mefhûm-ı emr ü celîlü-ş- şân (yüce emirden anlaşılan) üzere suret-i fermânı ERZURUMValisi tarafına SİVASValisi ABDİPAŞA Hazretleri irsâl ve îsâl idüb müşârün ileyhler (iki vali) birbirleri ile haberleşüb iki tarafdan mübâşirler ta’yin olunub Ekrâd (Kürdler) taifelerinin CAD tarafını muhkem (sımsıkı) bend idüb vâfir eyyâm (günlerce) cenk ve muharebe idüb BENAMLU KOCUR EKRAD TAİFESİ SİVAS toprağında bulunub ekrâd tâifesinden ser-cem’iyyetlerinden (başlıca topluluk) işe yarayanlardan on beş nefer kimesne ele gelüb (yakalanıp) SİVAS’a ihzhar (mahkemeye çıkarma) ve mürâfa’ (duruşma) olındıkda şâhide havâle ve mezbûr ekrâd taifeleri KATİLLÜ ve KATİL (insan öldüren) oldukları SİVAS Valisi ABDİPAŞA hazretlerine cümle fukarânın haber virmeleriyle ma’lûmları olub katle müstahakk (öldürülmeye lâyık) olmalarıyle tahlhis-i giribânları (yakayı kurtarmak) içün yetmiş beş kise (75 000) akçaya cürmleri kat’ olunub yine kal’aya vâz’ (haps) olunub ol esnhada bâfermân-ı âlî müşârün ileyh hazretleri kapusuz levandât eşkiyasının def’i içün taşra çıkub taşrada iken azli haberi zuhûr idüb SİVAS’a bir saat mikarı mahalde vâki’ BERKENLİ nâm karyede meks ve kal’ada habs olunan Ekrâd Tâifelerinin SİVAS Müsellemi MEHMEDEMİN’den taleb olundukda KENAN OĞLU AHMED ve BEDESTAN KETHÜDASI MUHAMMED ve KAL’A-İ ATİK Dizdarı (kal’a muhafızı) iBRAHİMnâmûn (adında) kimesneler yek-dil ve yekcihet olub habsleri ABDİPAŞA hazretlerine virmeyüb cevabların redd itdiklerinde mübâşretimiz hesabiyle bu kullarını tekrâr müsellem tarafına gönderüb merkumûmlar cevab eylediler ki: “ABDİ PAŞA azildir kal’a pâdşâhın ve mahbuslar dahi pâd-şhahındır vâli-i memleket gelmedikçe habsler virilmez” deyû kat’-ı cevap itdiler vâfir müddetden sonra Mütesellem Mehmed Emin hidmetimizi yirmi üç buçuk kise (23 500) akçaya kesüb an-karîb (yakında) kat’ olunan akça tarafımıza teslim olunmakda iken hafîce (gizlice) kendileri ABDİPAŞA hazretlerinin kat’ eylediği yetmişbeş kise akçayı alub kal’a kapularını küşâd ve firâr itdirdiler firarlarından sonra EKRAD TAİFELERİ KURUÇAY (İliç) kazâsına varub yine tuğyhan (taşkınlık) üzere olub ahali-i kazâdan yedi sekiz nefer kimesneyi bilâ-âman (hiç acımadan) katl idüb mâl ve eşyalarını kazâ-i mezbhur fukarâlarının gasb u garât (yağmalama) eylemekden hâli olmayub el-ân bu minvâl üzere KÖROSMAN ve karındaşı SALİH ve TOĞUNLUOĞLUÖMERnâm kimesne firâr oldukları mahal haber alınub ERZURUMValisi İBRAHİM PAŞA hazretleri ve gerek SİVASValisi ABDİ PAŞa hazretleri tarafından üçer def’a buyurıldı gönderilüb ve hâkim-i şer’ tarafından dahi üç def’a mürâsele (mahkeme mektubu) tahîr olundukda bir dürlü itâat-ı şer’i- şerîf (mahkemeye) ve emr ü celîlü-ş-şâna ınkıyâd üzere olmayub tâği ve baği (azgın ve serseri) olmuşlardır bu kadarı badullahın hakkı üzerinde kalmışdır kanlı ve katil olan bu nâ-hem-vâre (uygunsuz) hareketde bulunan kimesneye mâlikâne ve tımar mahalli ve müstahakk olmadığı evliyây-ı veliyyü-n-niam Efendimizin ma’lum-ı devletleridir merahim-i aliyyelerinden merchudır ki, bu hususâtları MALATYA Mutasarrıfı MUSTAFA PAŞA ve CANİKLİHACIALİBEY kullarına başka başka birer emr ü celilü-ş- şân sâdır olunmasını ahali-i kazâ niyâz itmeleriyle EKRÂD TAİFESİ’nden ve BENAMLUAŞİRETİ’nden KOCUR BÖLÜKBAŞI ve oğulları ve BOZUve BEKTAŞ ve avaneleriyle KURUÇAY’a ihzâr ve MALATYAMutasarrıfı ve HACIALİBEŞ ma’rifetleriyle bu kulları mübâşeretiyle mürâfı’-ı şer’e (duruşmaya çıkan) ve ihkak-ı hakk olundakdan sonra bir dahi KURUÇAY’a gelmemek üzere RAKKA’Ya (Suriye) iskân ve bu def’a dahi KÖROSMAN ve karındaşı SALİH ve TOĞUNLU OĞLU ÖMER itâat-ı şer’ (mahkemeye) itmeyüb ahali-i fukarâ ile mürâfi’-i şer’ (mahkemeye çıkmazlarsa) olunmaz ise bulundukları mahalde cezâları tertîb ve mâlikâneleri (beylik arazi, köşk) ve tımarları (yılda ençok 19999 akçe gelir getiren ref’ (elinden alma) ve âhire tevcih (başkasına verme) ve mâl ve eşyaları fruht (satılma) ve eshab-ı hukukun malları geriye (çaldıklarını sahiplerine verme) istirdâr (ellerinden alma) olunması için hâk-i pây-ı evliyây-ı veliyyü-n-niam efendimize (padişah) mâ hüve-l-vâki arz-ı hale cesaret olundu husûs-ı mezkhurlar evliyây-ı veliyyü-n-ni’met Efendimizin ma’lumı devlet ve cihân-ı ârâları oldıkda başka başka zikr olunan mahallere müekkid (uyarıcı) emr ü celîlü-ş-şân sâdır ve bu kulları mübâşeretiyle rü’yet bulmak bâbında bakiyyü-l-emr ve ferman efendimiz Sultanımındır. Fî 2 Rebiyü-l-âhir 1182 (ağustos 1768) MÜHÜR yari (Silahşör-ı Şehr Hacı süleyman

    Belge:

    BOA – Cevdet Adliye, No 599


    http://img296.imageshack.us/img296/5603/171sv4.jpg



    http://img384.imageshack.us/my.php?image=172tk3.jpg




    http://www.karacaahmet.com/Content.ASPX/17/32173/kuruçay-yöresinde-eşkıyalar


    --------------------------------------------------------------------------------




    Mit folgendem Code, können Sie den Beitrag ganz bequem auf ihrer Homepage verlinken



    Weitere Beiträge aus dem Forum DERSİM-ZAZA ARŞİVİ

    Meleklerin Dersim dansı - gepostet von dersim am Sonntag 20.01.2008
    Miandonike - gepostet von dersim am Freitag 11.05.2007
    AIHM'in Içyer Karari ve Köye Dönüs Sorunu... Hüseyin AYGÜN - gepostet von dersim am Sonntag 17.06.2007
    ZAZALAR ve DERSİM ile İLGİLİ LİNKLER - gepostet von dersim am Donnerstag 31.05.2007
    Koê Milpeti_Milpet Dagi - gepostet von dersim am Sonntag 23.09.2007



    Ähnliche Beiträge wie "Osmanlı Belgelerinde Dersim Tarihi_Ahmet Hezarfen"

    Koloschiff - gepostet von Ice2b am Donnerstag 18.05.2006
    cafe gig (4.7.) - gepostet von lizstick am Montag 12.06.2006
    Epic- und Campion-Quest links - gepostet von Erris am Mittwoch 26.07.2006